aga bunun ön koşulu aylak olmak ve sıkıcı bir hayata sahip olmak. şöyle bakıyorum da çoğumuz bu koşulları barındırıyoruz naçiz bünyelerimizde.
öğleden sonra, yine ölümüne bir sıkıcılıkla ilerliyordur gün. hayatlarımızdaki tek aksiyon ev arkadaşımıza "hacı akşam kızılay'a mı yürüsek" diye sorup "ne alaka amına koyim ya ankaraya biner giderik mal mısın?" cevabını aldıktan sonra akşamın çökmesiyle kızıla yürümektir.
işte böyle bir öğleden sonra, bastırır bu dürtü. napak napak diye 3-4 eleman papatya falı açarken birden bastırır, fark etmezsin bile. sinsiiii. o anki kara muratımız çıkar ve "halı saha maçı mı yapsak lan" der.
tereddütsüz "heee amına koyim", "evet aga evet", "ne zamandır da yapmıyoduk hee! hassiktir la benim ayakkabılar memlekette mi kaldı acaba. neyse birinden ayarlarız" cevapları gelir peşi sıra.
erkek öğreci yurtlarında bir araya gelen dört beş kişiden birine gelmesi durumunda "lan zaten beş kişiyiz eksikleri de tamamlarız hemen" denilerek halı sahada sonuçlandırılacak dürtüdür.