Soğuktur hastane odaları, buz gibidir.
ilaç kokusu midenizi bulandırır. En kötüsü yalnızdır hastane odaları. Duvarları gibi çırılçıplak hissedersiniz kendinizi.
Küçük bir çocuk gelir yanınıza. Elinde sayamadığınız kadar şişe. iğneden korkarsınız, tıpkı küçük bir çocuk gibi. gözleriniz dolar.
Canınızın acısını hissetmezsiniz o anda. Bir tane, bir tane daha....
Korkudan sımsıkı kaparsınız gözlerinizi ve hastane odasının tüm o soğuk ilaç kokan havasını derince ciğerlerinize çeker, sanki son nefesinizmiş gibi sindirirsiniz tüm broşlarınızda. Sonra bırakmak istemediğiniz bir dost, bir sevgili gibi yavaş yavaş titreyerek verirsiniz nefesinizi.
Bir tane, bir tane daha...
Ilık kanınız şişelere doldurulurken bir tane daha.
işini bitirir çocuk. Adınızın yazılı olduğu şişeleri elindeki tepsiye koyarken birşey isteyip istemediğinizi sorar.
Sanki tüm sıkıntıları da şişelere doldurmuştur, babam gibi vakur, annem gibi şefkatli. Bir ömür boyu minneti duyulacak bir huzuru yanınızda bırakıp yeni acıları şırıngalara doldurmaya gider....