arkada$ bulu$malarını 'birer bira içeriz' düsturundan hareketle gerçekle$tiren bir neslin evlatları için önemi büyüktür biranın.
ortamı $enlendirecek yegâne unsur olma görevini lâyıkıyla yerine getiren bira, 'güzel bir ortam' ba$latma replikleriyle doludur. sizler onu bira mayası ve alkol sanıyorsunuz, yalan o. son zamanlarda gözde olan mottolardan birini uyarlarsak: 'bira, sadece 'bira' değildir'.
çeyrek asırlık bir ya$am boyunca biranın hayatımızda doldurduğu zaman aralığı ile dünyanın kitabını okuyup donanım manyağı bir birey olabilmemiz gerçeği ve bu süreç boyunca harcadığımız tomarla parayı vadeli banka hesabında değerlendirme fikirleri bir yana dursun, sadece tuvalete yaptığımız gel-gitlerin ederi kilometrelerce uzaklıktaki ay'ın dünyaya yaptığından yıl bazında değerlendirildiğinde eminim daha çoktur. (kaynak: kıçım)
..telefonumun hafızasına yüklediğim müzikler ile oyna$ırken yaptığım bir 'hata' neticesinde, ak$amdan kalmı$ ve henüz yakla$ık 3,5 saattir uyuyan mâsum bir insanevladı olarak, kulağımın dibindeki telefonumdan yükselen çildırın of bodom - leyk bodom ile yataktan zıpladım. aramasını kırk yılda bir beklediğim, ama aslında aramasını asla beklemeyeceğim ki$ilerden biri 40 yıllık döngünün sona ermesi neticesinde arıyordu. telefonu açmakla açmamak arasında gidip gelirken nedenini bilmediğim bir $ekilde açmı$ bulundum. kar$ımda gülü$meler yığının arasından baskın çıkmaya çalı$an distor$ınlı bir müzik sesi ve kedi miyavlamasından hallice bir volümle kendisini anlamamı bekleyen '40 yılda 1' vardı. '40 yılda 1'e her uykusunu alamamı$ insan gibi en 'sersem' ve bu sersemliğin üzerine bu kadar gürültüyü fazla bulan hâlimle 'sesin gelmiyo, nerdeysen dı$arı çık' dedim. içimden 'lan çok sert bir emir kipli cümle oldu bu sanki' diye dü$ünüp ardından 'ya sikerler, zaten daha saat 12, aramasaydı ibne! hem alınmazki yüzsüz!' diye ekledim. cevap suratıma kapanmı$ bir telefondu.
uyumak istiyordum, sadece uyumak. ba$ımda bitmek tükenmek bilmeyen, dayanılmaz bir ağrı vardı. uykumu alsamda almasamda uyandığım an bu ağrıyla yüzle$eceğimi biliyordum. her zaman i$e yarama konusunda dirayet gösteren aktivitemi aklımdan geçirerek 'en güzeli bir 5-6 saat sonra uyanıp du$a girmek ve ardından bir kahve içmek' diye dü$ünüp gözlerimi kapamı$tımki telefon tekrar kükredi. buna artık bir son vermeliyim diyerek telefonun 'no' tu$una uzunca bastım. odamın panjurları ve perdeleride zaten kapalı olduğundan artık beni rahatsız edebilecek hiçbir $ey yoktu. kedi gibi yatakta dönüp durarak o an en ho$uma giden pozisyonu seçip birazcık sonra uykuya daldım. uyandığımda hesap ettiğim saat limiti dolmu$tu. üstüne 1 saat 15 dakika fazla uyumu$tum. metabolizmamın garip bir özelliği olarak eğer toplamda hesap ettiğim 8 saatten eksik ya da fazla uyuduğum vakit o dayanılmaz ba$ağrısı geçmek bir kenara, bonus kazanarak artıyordu. bense hesaplarımdan çok daha fazla uyumu$tum. yataktan kalktım. ayaklarıma basıp topuklarımın acıdığını hissettim. yataktan kalktığımda çoğu zaman böyle oluyordu. ortopedik terliklerimi giyip i$emeye gittim.
uzun bir i$emenin ardından du$a girmi$ hatta kahve keyfine geçmi$tim ki telefonumun kapalı olduğunu hatırladım. güzelim pazar günümü telefonumu açarak görü$mek istemediğim kimseye ula$ılabilir olmak istemiyordum. sonucunda pi$man olacağımı bildiğim $eyleri inadına yapmak gibi bir hobim olduğundan yine aynısını yapıp telefonu açtım. açmamla çalması bir oldu, sabah arayan arkada$ım inanılmaz bir özveriyle tekrar arıyor, zaten yeterince gürültü yapan melodinin üzerine, telefon çıplak masada olduğu için, titre$im sayesinde bir de combo kazandırıyordu.
daha fazla dayanamayıp adeta yaydığı ritmlerle extreme bir dans stili sergileyen telefonumu açtım. 'lan olm naber?'e cevaben 'iyiyim lan senden naber?' deyince o da, 'iyilik ya babo izmir'deyim' dedi. arkada$ım olduğunu dü$ünmediğim 'arkada$ım' ba$ka bir $ehirde okuyormu$ gibi yapan, aslında sadece içip sıçıp babasının parasını yiyen, arkada$ muhabbetlerinde sosyalizm, halkların karde$liği ve e$itlik'ten dem vurup 'erkek erkeğe' kaldığımızda 'bro $u dergi dağıtan tipini s.ktiklerime çok tav oluyorum' ve 'o komünist kızı bir s.ktim hacı' insanlarına dahil oluyordu. ailesinin ne kadar varlıklı olduğunu her cümlesinde araya sıkı$tırması ama ne zaman dı$arıda eli cebine gitmesi gerekse ortadan sıvı$maya çalı$ması ise ironiler cenneti memleketimin 'güzel insanlar'ı hanesine adını altın harflerle yazmasına yarıyordu. bense sıkılmı$tım memleketimin bu hallerinden. ama yinede seviyordum..
arkada$ım, yanında 'verici iki kız' olduğunu söyleyip alsancak'ta 'birer bira içmeye' çağırıyordu. gitmek istemiyordum. alkol kullanmadığımdan, aseksüel ya da homoseksüel olduğumdan dolayı değildi, onunla ve onun çapındaki kızlarla muhattap olup bir günlüğüne de olsa 'yav$ak' bir adama evrilmek dü$üncesi cazip gelmiyordu. 'ya ak$amdan kalmayım hacı, ba$ka zaman $eyetsek' gibi oval cümlelerime sert bir 'lan yörrü olm' ve 'ya bak konu$amıyorum $uan.. gelmen lâzım..' gibi $üpheli bir cevap almı$tım. istemeye istemeye, merak tohumları da bünyeme ekildiğinden, 'iyi tamam geliyorum' demi$ bulundum..
gittiğimde gördüğüm manzara tek kelimeyle iğrençti. banelin de baneli ucuz bir rock barda (klas rock barları tenzih ederim) ya$ları henüz 18 bile olmayan ergenlik dönemi mağduresi 2 kız ve bir 'dostoyevski'den öykünme küçük burjuva' kar$ımda duruyordu. sol koluyla, orada gâyet onu sevdiği için bulunduğu belli olsa da salaklığından ötürü 'kaliteli' biri olmadığı da belli olan hanımkızımıza sımsıkı sarılmı$tı. sol kolunu seviyordu. kızı seviyor olması ise dünyanın batıdan doğmasına neden te$kil ederdi. diğer kız ise anladığım üzere beni bekliyordu ama ben onu hiç beklemiyordum. böyle 'istenilen adam' olma durumu tuhaf bir tiksinti olu$tursa da her insan gibi bu duruma 'dü$mü$' olmayı seviyordum.
mekanı ve ortamı zerre hazetmesemde mecburen o geceki partneri olmam beklenen kızın yanına oturup bir bira söyledim. arkada$ım(!) kar$ımda oturmu$ vatanı bölüp kızların kar$ısında anar$istim ben cakası satarak arada 'kızı'na yumulurken ben sıkıntıdan patlıyor, nezâketen konu$maların arasına anlamsız 'ehe'ler serpi$tiriyorum. neden yaptığımı bilmiyorum. 'kalkıp $u dakika s.ktirip gideyim' diyorum. komutlarım beynime i$lemiyor, kar$ımda arkada$ım(!) 'kürdistan' kelimesini zikrederken resmen g.tüm ve ayaklarım bağımsızlıklarını ilan ediyor, söz dinletemiyorum..
yanımdaki kızla muhabbet kurmaktan kaçındıkça kızın gözleri üzerime kilitleniyor, kaçamak bakı$larla bana bakarken yakalıyordum. hayatta en nefret ettiğim kız tiplerinden biri olması ona 'acıyor olduğum' gerçeğini deği$tirmiyor aksine körüklüyordu. geleli 45 dakika olmu$tu, daha fazla dayanamayıp 'abi ben kalkıyorum' dedim. panikle ayağa kalktı, 'gel bi$ey konu$ucaz' dedi. küçük odacıklardan olu$an bu dandik barın bo$ olan odalarından birine geçtik. bana söylediği 'abi kıza yumulsana nereye gidiyosun, otur oturduğun yere'sine 'yok abi, istemiyorum' diye kar$ılık versem de, 'olm kızlar süzme salak, iki çift kelâm et, bak yatakta neler yapıyor' demekten çekinmedi. tepemin tası tepemle bağını koparmı$tı. 'sen ne kadar iğrenç bi' adamsın lan kızlar daha 18 bile değil!' yerine 'ya yok olm siktir et, beğenmedim hatunu' diyebildim. dudaklarım da ana kumanda merkezine itaat etmiyordu artık. gözlerim de kararıyordu, artık gecenin gidi$atını göremiyordum. hem söylediklerim yalandı, kız gâyet güzeldi ama arkada$ım gibi yav$ak bir insan olmak istemiyordum. ettiği iki çift kelâmın üzerine kolumu sıkarak bir karambol olu$turdu ve kendimi yeniden masada buldum. böyle kandırılıp bir girdaba sürüklenmek çok rahatsız ediyordu ama anlamsızca böyle girdapları seviyordum.
saatler ilerlemi$, sıkıntıdan 3. birama geçmi$tim. arkada$ım kaçıncıyı içiyordu bilmiyorum. tanıdık vasıtasıyla bara soktuğu 17 ya$ındaki 'çıtır'ına da zorla içiriyor, kız ise içtikçe tipi kayıyordu. yanımda benden ufak bir kıvılcım beklemekte olan kız ise geldiğimden beri 1 birayı yava$ yava$ içmi$ fakat yarım paket sigarayı rahatlıkla bitirmi$ti. arkada$ım(!) kar$ıdan ka$ göz i$aretleriyle 'yumul' gibi talimâtlar veriyor, kızlar bu talimatları görüyordu. görmeyen tek ki$i bendim. görmek istemiyor, gördükçe bulunduğum ortamdam, arkada$ımdan ve bu küçük, aptal kızlardan daha çok tiksiniyordum. 3 saat geçmi$ti, benden tık yoktu, kar$ımda 'yiyi$en bir çift' ve yanımda 'yiyi$mek isteyen bir kız' vardı. ama hâlâ oturmu$ mal gibi içiyordum. arkada$ımın hatuna yumulduğu bir anda me$hur ani reflekslerimden bir tanesiyle, çaktırmadan hesabı masaya bırakıp 'ne i$im var lan benim burda' temalı bir kalkı$ yaptım. ani refleksler çoğu zaman zararlı olabilse de yapmayı çok ama çok seviyordum.
dı$arı çıktığımda yağmur çiliyordu. yağmura rağmen bir sigara yaktım. hızlı adımlarla kıbrıs $ehitlerinde yürüyordum. ıslanmamak için ko$u$an insanların arasından, iyi bir tercih olmasa bile, o an için gözüme çok iyi bir tercihmi$ gibi gözüktüğünden bornova sokağına; pantolonuma bula$an balçık çamur ve ıslanmasına rağmen içmeye çalı$tığım sigara gibi badireler atlatarak girdim. telefonum cebimde titriyor ben oralı olmadan hızlıca yürüyordum. ara sıra telefonumu yokluyor, 'titriyor mu hâlâ?' diye kontrol ediyordum. 3.den sonra açmayınca artık titremiyordu. gar'ın oradaki durağın arkasında, ağaçların dibine i$erken bir sigara daha yaktım. bardan çıkarken son çalan $arkıyı içimden 'don't wanna fall asleep i don't wanna miss a thing' diye mırıldanırken sigaramdan derin bir nefes çektim. yağmurun toprağa dü$mesiyle yükselen o bakteri kokusunu içime çekerken sigara içmeyi çok seviyordum.
kafamı paldır küldür giden otobüsün camına dayadım. kafam cama çarpıyor, içimden gülüyorum. ba$ım çok ağrıyor ama artık umursamıyorum. 'berbat bir gün geçirdim' diyorum içimden. sonra 'olsun yahu, bi' kaç bira içtik i$te. ehe.' diyorum. kafamda, bir kaç kelimenin süzüldüğü bir bulut olu$turup 'anlamlı bir cümle kurmaca' oyunu oynuyorum. görevliler tarafından gecenin 3'ünde otobüs $antiyesinde farkedilip uyandırılmadan bir kaç saat evvel, uykuya dalmadan az önce bir $ey buluyorum: 'bira, sadece 'bira' değildir'. ironiler cenneti memleketimde adımı hâneye 'altın harfler'le yazdırıp, bunun haklı gururunu ya$ıyorum. mutluyum. belki bazen hiçbir $eyi değil ama, birayı çok seviyorum.