sevgili günlük,
artık o lanet olası antidepresan ve antipsikotik furyasından kurtuldum.
türlü uyuşturucularla irtibatı kestim 44 dakika sonra 11. gün olacak.
çok mutluyum be sözlük.
amma velakin ailem dağıldı sevdiceğim arkamdan vurdu.
yine de mutluyum amına koyim dünyaya acı çekmeye mi geldim lan yeter sikicem.
herkes şizofren, herkes hasta, herkes farklı amına koyim.
özetle sevgili günlük şizofreni hastalığını zeka belirtisine denk düşüren, "çok farklıyım amk" diyen 27 yaşındaki ergenlerle aynı havayı solumak gerçekten çok zor. yazık amk!
kendisini normal sanan bi dünya şizofrenle yaşamanın ne demek olduğunu tahmin bile edemezsin. insan vasfını yitirmiş ve makineleşmiş sanırım artık dağların yıkılması gerek, güneşin de batıdan doğması, zira insanın insana yaptığı bunca tarif edilemez hadise varken artık dünyanın dönmesinin de bir manası yok.
yok yok yaşamak güzel şey aslında, niye güneşi bir kez daha görmeyelim. bence en akıllıcası önce içimizdeki şeytanı psikopatları kıskandırırcasına öldürüp sonra da dünyanın içine eden ve beynimizi ele geçirmiş bu zavallı insancıkları yok edelim. aklımızla, benliğimizle, canımızla ve kanımızla yapalım bunu ve sana şunu da itiraf edeyim; bunları söyleyen ben, şizofren değil miyim sanıyorsun?
sevgili günlük, bugün yine evde irlandalı kız arkadaşım ile evdeydim başka bir şey yapmadım. çok eğlendik, katie de eğlendi.
Akşam olunca Katie evine gitti ancak yarın yine Dublin'den geleceğini söyleyince çok sevindim, yarını heyecanla bekliyorum.
sevgili günlük, bugün yine meksikalı kız arkadaşımın yanındaydım, dün gece ve bu sabaha kadar, sonra donu monu toplayıp çıktım ev den, eğlendik, güldük, pompaladık bilmem ne derken, faturalar geldi aklıma birden, yarın meksika lı kız arkadaşımın, dublin den kuzeni geliyor, kuzeninin kız ve güzel olması benim için avantaj oldu diye düşünüyorum.
giydim, kendimi en güzel hissettiğim giysilerimi.
sokağa çıktım, kapıyı kapattım. odamdan çıkar gibi.
hızlı adımlarla yürüdüm otobüs durağına,
sanki acelem varmış gibi.
otobüsü bekledim dakikalarca,
telefonun saatine baktım kaç kere.
sanki beni bekleyen varmış gibi.
yine kalabalıktı otobüs.
ne zaman dolu olmadı ki zaten.
insanların gözlerine bakıyorum,
sanki kendime bakıyormuşum gibi hissediyorum.
indim otobüsten.
konak meydanı, cumhuriyet meydanı derken kordona geldim.
yürüdüm hiç durmadan.
çöpçüye "kolay gelsin" dedim, sanki onu umursuyormuşum gibi.
boydan boya geçtim kordonu hiç durmadan, hızlı hızlı yürüyerek.
alsancak garına geldim.
sanki bir yerde bir işimi halletmişim de geri dönüyormuşum gibi,
otobüs beklemeye başaldım yine.
gelen otobüse bindim, evin yolunu tuttum.
sanki beni umursayan biri varmış gibi.
kendimi bir süreliğine de olsa "sizden" hissettim.
eve girdim, odamın kapısını kapattım;
girdim mezarıma, sanki ölmüşüm gibi...
başım ellerimin arasında, gözlerimi kapadım.
biraz dinginlik, kendimi dinlemekti amacım.
eskiden içimdeki sesleri susturmak zordu,
bir şey düşünmeden durabilmeyi merak ederim o zamanlarda.
şimdi baktım da kafam tamtakır, bomboş.
çok da merak edilecek bir şey yokmuş.
gençken bana şakalar yapan aklım,
şimdilerde bana boşmuş.
yanımda olmak istemeyen biri gibi sessiz.
önüne bakıyor öyle.
eh, başımı önüme aldım, gözlerimi açtım ben de.
bir şeyler düşünmenin zamanı geldi herhalde..
ben de ileride, belediye başkan adayı olmak istiyorum.
kolay iş, ilk başta çevredeki tüm kaldırımları sökmek lazım.
inşaat süresince, insanlar nereden yürüsün bilemem, her şeyi ben düşünemem.
sonra tüm kaldırımları bir öncekinden farksız olarak yeniden yapmak lazım.
arabalar çıkmasın diye, kenarlara babalar dizmek güzel bir dokunuş olabilir.
ama en görünmez şekilde yapmak lazım ki babaları,
insanlarda bir iz bırakabileyim.
zaman kalırsa eğer,
parkları yıkıp, daha kullanışsız şekilde, bir daha yapmak isterdim.
başka da bir görev yok, good job. oylarınızı beklerim.
hayatta her şeyden sürekli endişe duyuyorum.
ocağı açık mı bıraktım, yoksa anahtarları mı unuttum?
cep telefonunu aldıysam cüzdanı kaybetmişimdir.
kötü bir his var içinde, hasta mı oluyorum yoksa?
hasta değilsem, işten kovulacağım yarın kesin.
metroda kimse kendini patlatmaz umarım.
beklediğim kargo ben evde yokken mi gelmiş acaba?
kötü şeyler olunca da haklı çıkmak, hayattaki yegane zevkim mi acaba?