en güzelini yapan insandır. herkesle her şeyi konuşmasına gerek yoktur bunu bilmektedir. ama iyi anlaştığı panpalarıyla da goygoyun dibine vuruyordur eminim.
ya çok konuşmayı sevmeyen insan tipidir. yada sessiz sakin bir yapıya sahip utangaç çekingen insandır. bu tip insanlar konuşmaktansa dinlemeyi tercih ederler.
psikolojik sorunları olan insandır. zira normal olsa kimsenin kimseye normal olarak soru sormaması gerekir. böyle bir şey mümkün olmadığına göre anormal bir insandan bahsediyoruz demektir. altı üstü soru sormayan diğerlerinden farklı bir insan diye ayırmak da saçma olur. buna sebep olan şey kesinlikle psikolojik bir nedendir.
ağzından kerpetenle laf alınan insandır. böyle davranmasının çeşitli nedenleri olabilir. çekingendir, sohbetten hoşlanmıyordur, konuşulacak insan düşünüyordur vb.
genelde çekici insandır. ayrıca içerisinde kocaman bir dünya saklarlar. siz rahatsız olursunuz diye soru sormaktan da çekinebilir. o etrafa bakar, siz ona bakarsınız. eğer onunla göz göze gelirseniz gözlerini kaçırır sizden, halbuki onun hareketlerini takip eden sizsinizdir. 'hadi gel birlikte susalım' denilesi insandır. bir ömür gözlerinde kaybolunabilir.
"bir yığın tedirgin, kendinden sıkılmış var olandan başka bir şey değildik. burada bulunmamız için tek bir neden yoktu, hiçbirimiz böyle bir neden ileri süremezdi. utanç içinde bulunan ve belirsiz bir tedirginlik duyan her var olan, ötekilerin karşısında kendini fazlalık olarak hissediyordu. "fazlalık". bu ağaçlar, bu kapılar, bu çakıl taşları arasında kurabildiğim tek bağıntı işte buydu. atkestanelerini saymaya, onları velleda'ya göre konumlamaya, yüksekliklerini çınar ağaçlarının yüksekliğiyle karşılaştırmaya boşu boşuna uğraşıyordum. çünkü her biri, kendisini içine sokmak istediğim bağlantıdan kaçıyor, bir kenara çekiliyor, taşıyordu. bu bağlantıların benim tarafımdan uydurulduğunu hissediyordum; onlar nesnelere işlemiyorlardı. şurada karşımda, biraz solda duran atkestanesi fazlalıktı. velleda da fazlalıktı."
benimdir.
arkadas ortaminda dinleyiciyim,kalkip konusmak hem yorucu gelir -bu nasil bir usengeclikse- hem de genelde konustuklari seylerden haz etmem. yok o sunu yapmis, o suraya gitmis. bana ne? diyemiyorsun arkadasina, o ayri. oturup dinliyorum ben de guzel guzel.
fazla tanimadigim insanlarin yaninda genellikle nasilsin? sorusuna cevap veriyorum. gerisinde neredeyse hic konusmuyorum, icimden gelmez, sevmem yapmacik hal hatir sormalari.
hic tanimadigim insanin yaninda hic konusmam. zaten konussam ilginc olurdu.
sonuc olarak, bana soru gelirse cevap veririm. gerisine karismam, bir sozden, patavatsizliktan cok cani yanan bir insan olarak. dusunun, siz gereksiz bir laf ediyorsunuz, farkinda olmadan da kalp kiriyorsunuz.
en iyisi hic konusmamak. cok bunalirsan gel sozluge yaz!
biri ben olabilirim. her zaman olmasa da bazen böyleyimdir. istemediğim bir yerde bulunmak zorunda kalırsam, müdahale etme zorunluluğu hissetmediğim durumlarda konuşmam. şunun da farkına vardım, öyle bir ortamda susup birden konuştuğumda hem herkesin daha fazla dikkatini çekmiş oluyorum, hem de lafım boşa gitmiyor.
suskunluk alimin süsü, cahilin ise örtüsüdür. en iyisini yapıyor.
Anlamaya çalışan insandır. Böylece anlayış kazanır. her şeyin sırrının dinlemekte olduğunu çözmüş akıllı.