o sehir istanbulsa eger ve eger donus, gelecegin karanliginda sislerin arasindan bile gozukmuyorsa, dunyadaki en zor seydir benim icin.* bogazin kenarinda oturup manzarayi izlediginiz her dakika gozyasi olarak geri doner insana. icini bir burukluk kaplar insanin, ve dogdugu sehirde gecirdigi iki uc haftasi da zehir olur ayriligin bilinciyle. bu sehirde dogduguna ve burada buyudugune kufreder insan. sanki gordugu her yuz tanidik gibidir, ama artik kimse tanimiyor gibidir onu. hayalet gibi dolasirsin etrafta, ve terk ettikten sonra istanbulu, sanki bir derin bir uykudan uyanmis gibi hissedersin, ama daha beter bir kabusa uyanmis gibi.
bir sehri birakmak zordur, hele o sehir istanbulsa. biraktim dersin, oyle zannedersin, kendini inandirmaya calisirsin, unutmaya calisirsin. ama istanbul unutmaz seni, istanbul birakmaz seni. su karsidaki agac bile gulumsuyordur sana aslinda, farkedersin. ayrilik boyledir iste.*
insan terkettiğinden cok gideceği şehri düşünür çoğu zaman. yeni sehrindeyken yalnız kaldığında aklına gelir terkedilen şehir. her anı her saniyesi dolu dolu geçerken şimdi sessiz sarı boyalı bir odada yapayalnızdır, dolar taşar ama birşey yapamaz, dertleşeceği karşısına alıp konuşacağı herkes terkedilmiştir o şehirle birlikte. aileni ya da sevgilini de terketmişsindir geride bıraktığın şehirle birlikte. bazen öyle özlersin ki kilometrelerce yol tepersin 1 gün için. zamanla yeni şehre alışacagını sanırsın kendini kandırırsın ama olmaz. zamanla yeni şehir de terkedilecek özlenecektir, çünkü hiçbiryer kalıcı değil ve her saniye iz bırakır...
etiyle kanıyla ardında bırakılır koca bir şehir. terkedensinizdir, zaman yalnızca sizinle değişip şekilleniyormuş gibi gelir, ya kin büyütürsünüz içinizde ya merhamet.. yarım kalmış hesaplar kalır ardınızda, içinizde bi yerde şehir kalır, tüm gürültüsüne rağmen anılara dokumaya has sessizlikle bir hayat kalır ardında. sevdiklerinle buluştuğun meydanlarıyla, dolaştığın caddeleriyle, soluklandığın pastaneleriyle, tarihiyle, coşkusuyla , şarkısıyla ... tüm merhametinize yada kininizle beraber içinizde hüzünle büyüyen ortak bi şey daha vardır, özlem.
"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam;
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada
gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın
aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın,
ne bir gemi var, ne de bir yol sana.
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
basılan damarlarınızın artık patlamaya yüz tutması sonucunda yapılabilecek eylemdir. fakat bilinmelidir ki tilkinin dönüp dolaşıp geleceği kürkçü dükkanıdır.
(bkz: tecrübeyle sabittir)
Ait olunan, benimsenen şehri bırakıp Yeni bir şehrin havasını soluyacak olmanın telaşı ve merakıyla, insanın içinde büyüyen yalnızlığına belki de bir anlam ekleme çabasının getirdiği eylemdir.. insanın ardında kocaman bir şehir kalmıştır ama yalnızlığı hep içinde aynı yerde durmaktadır..
bursayı terkettim iLk başta.. gözyaşLarım(ız)ı zor tuttuk.. istanbuL'a geLdim.. her şey iyiydi iLk zamanlarda.. sonra baktım, kaLabaLıkmış istanbuL.. karmaşa ve kargaşa.. biLdiğim ve aitLiğini üzerimde hissettiğim şeyLeri aradım burada.. buLamadım.. ben sessizLik aradım, sakinLik aradım, birini aradım ama en önemLisi "kendimi" aradım ama buLamadım.. "ne bakıyorsun" sorusunu çoğu kez sordum insanLara.. bakmaLarını, bana dokunmaLarını istemiyordum insanLarın -beni tanıyanLar biLir ki tanımadığım insanLarın bana dokunması bana huzursuzLuk verir-.. ve iLk kez kavga etmedim bir şehirde.. oysa ki bursa da çok kavga etmiştim..
şimdi istanbuLdan da ayrıLıyorum.. bu sevmediğim şehirden ayrıLırken şimdi üzüLüyorum nedense.. "neden" ve "niçin" üzüLdüğümü anLamıyor(d)um.. sonradan bir söz kuLağımı tırmaLadı; "bir şehri güzeL kıLan içinde ki insanLardır".. ne kadar doğru bir sözmüş.. asLında istanbuL'u özLemeyeceğim.. sadece bu şehrin içinde buLunan bir kaç kişiyi özLeyeceğim..
bir kaç hafta sonra bursaya geri dönüyorum.. sevdiğim şehir'e.. ama insanoğLu kuş misaLi.. bir kaç yıL sonra başka bir şehirde buLunabiLirim.. kim biLir.. sadece mekanLar değişiyor.. zaman hep aynı..
terkedilecek sehirdeki son gormek istenilen insanlardan biri daha gorulur ve vedalasilir. *ev yakindir yavasca yurunulen sokaga. okyanusa dogru yurunur. tam kenarda bir bankta oturup sehrin isiklari izlenmeye koyunulur. koprunun karsisindaki ve bu taraftaki. ve koprunun isiklari. yilbasindaki havai fisek gosterileri hatirlanir. anilar...
ne cok zaman gecirilmistir. bu sehir terkedildiginin farkina varacak midir. hala o sokaklar, barlar, restorantlar, koylar, iskeleler, vapurlar, trenler, terkedilince de ayni kalacak midir. bu sehrin isiklarini bu banktan baska izleyip terkedenler de olacak midir. sehir hep isikli kalacak midir.
...
terkedisten sonra cok zaman gecmistir. isikli sehir bir ruya imis gibi hatirlanir. cok uzak bir ruya...
Özlemeyi özlediğiniz bir yerden garip duygularla ayrılmaktır. Üzülürsün ve mutlusundur aynı zamanda. Gitme zamanıdır, kendini yenilemek adına ya da bu kocaman bir yalandır sadece aynı sokakları görmekten, aynı kokuyu koklamaktan ve belkide ordaki kendinden sıkılmışsındır. Bir kaçıştır bu. Başka bir şehre götürürsün kendini ama bak götürdüğün yine kendindir. Sokaklardan kurtulursun, o aynı kokudan da ve artık simitçilerini bile gördüğünde hatırladığın o şehirden de. Benliğindense asla.
Tüm bunlara rağmen iyidir bir şehri terk etmek. Kendinden kurtulamasa da iyi gelir insana. Yeniler, tazeler ve özletir bir şeyleri. Amacına ulaştırır yani özlemeyi özler ve mutlu olursun.
Şimdi ben de özlemeyi özleyip, okul bahanesiyle de olsa yaklaşık 9 ay önce terk ettiğim şehrime, Antalya'ya geri dönüyorum. Denizim, sıcağım, tuz ve ter kokan göğüm, ailem, kedim ve nefret edilesi nemim. Bir süreliğine yine kollarınıza bırakıyorum kendimi, hem de deli bir özlemle.
bazen bir tayindir sebep memur için, ya da askerliğin bitmiş olmasıdır genç bünye için.
bazen de benim gibi okulun bitmesidir.
bursa'yı terk ediyorum diyorum ama aslında göçebe yaşamımın yeni bir haklası olacak bu. zaman neyi getirecek önüme bilinmez ama göçebe olarak yaşamaya bi süre daha devam edeceğim kesin.
önce askerlik, sonra iş arama telaşında belki yeniden yolumuz kesişecek terk ettiğim şehirle...
insanın tıkandığı anlarda bazen yapası eylemdir. düşünür insan lanet olsun çekip gideyim buralardan, bu insanlardan ,olaylardan, düşüncelerden herşeyden uzaklaşayım diye.. belki mutlu olacaktır, farklı bir yerin havasını soluyarak, yeni yaşama , yeni insanlara alışarak.. belki de mutsuz olacaktır kaçmanın uzaklaşmanın içteki acıları değiştiremeyeceğini, faydasız olduğunu anlayarak.
ya da şunu diyecektir; ne olursa olsun beni ben yapan, gerçek beni yaratan bu şehir, iyi ya da kötü buranın insanları, burada yaşadığım anılar.. ve gülümseyerek yolundan dönecektir.
bir şehri terk etmek yeni bir şehirde mutlu olacağına inanmaktır.
bir şehri terk etmek o şehirde yaptığın hataları unutmaya çalışmaktır.
bir şehri terk etmek artık sevemediklerini o şehirde, geçmişte bırakmaktır.
bir şehri terk etmek yeni bir güne umutla başlamaktır.
bir şehri terk etmek yeni bir şehirde yine kendini bulmaktır.
bir şehri terk etmek mucizelere inanmak istemek, fakat sonunda kendinden kaçamayacağını öğrenmektir.
bir şehri terk etmek -kendini değiştiremediğin sürece- hiçbir şeydir!
muhtemelen üniversitenin bitmesi sonucu yapılacak iş.(edit:bi gezip görseydin hayırsız.7 yılda bi heykele bi de garajlar özel işlemler şubesine gitmişsin.)