anılarınızı, sevinçlerinizi, acılarınızı, gülüşlerinizi, gözyaşlarınızı ve sizi "siz" yapmış olan pek çok şeyi, belki de her şeyi geride bırakmak demektir. bugün kaç kişinin bir şehri arkasında bırakmaya imkanı ya da cesareti var ki? lafa gelince kimse mangalda kül bırakmaz ama icraata gelindiğinde kuyruğunu bacaklarının ardına kıstırıp gider çoğu. daha önce de bir şehir bıraktım ardımda, hoş, büyük bir parçam o şehirde kaldı, dönüp ardıma bakmadım hiç o parçam ne yapıyordur diye, unuttum gitti orada, aklıma geldiğinde görmezden geldim, o geride kalan şey her neyse benden bir parça değildi artık, içim yanarak siktir ettim, bunca senenin sonunda da kurda kuşa yem olmuştur muhtemelen, arasam da bıraktığım yerde bulamam.
göçebe ruhum yine huzuru bulamıyor ve yakın zamanda bu şehri de geride bırakacak! hiç bilmediği caddelerin kaldırımlarında yürüyecek, tanıdığı bildiği her şeyden uzaklaşmayı kendisi seçtiği halde o yabancılığın ortasında yine kendisine eskiyi hatırlatacak bir şeyler bulmaya çalışacak, tanıdık bir şey bulamadıkça biraz daha kendini bulacak...
çok zordur. şehri terkedip gitsen bile aklın yüreğin kalır orda. bir yanın hep orada olacağı için tam anlamıyla terketmiş sayılmazsın hiçbir zaman. eğer ki ölüp gitmişsen işte o zaman terketmiş, geride bırakmış olursun bir şehri ve daha nicelerini.