kendi yatağından kendi ailesinden çevresinden uzak herhangi bir yere alışmak zordur. hele ki farklı bir ülke sınırlarındaki şehirse gurbette olmanın verdiği özlemle harmanlanınca bu durum daha da zorlaşır.
öncesinde yaşanılan şehirden, ne kadar güzel de olsa; ilk başlarda ister istemez zorluk çekilir. ama zamanla; * o şehre de alışılır. çoğu zaman ayrılırken hüzünlenir bile insan.
ancak ilk evrelerde yaşar kurt - alışamadım dinlenilmesi tavsiye edilmez. *
o şehri bırakamamaktır.
istanbulda yaşadığı halde üniversiteyi izmirde güzel bir yerde tutturmuş olan biri 4 sene orda mutlu mesut yaşadıktan sonra orayı bırakabilirmi lan? o mutlu mesut günleri arkasında bırakıp nasıl gelsin bu kalabalık şehre...
asla alıştığını anlayamazsın.hep yabancı hisseder heran gidecekmiş gibi diken üstünde durursun.
o şehre alıştığını ise; tamamen oradan ayrılırken anlarsın.
insan her yere kendi düşünceleri, sorunları, zevkleri ile beraber gidiyor. Nereye giderse gitsin yine kendisi oluyor. Eski yaşadığı yerde nasıl yaşıyorsa yeni yerinde de aynı yaşantıyı hemencecik kuruyor. Mutsuzsa yine mutsuz, neseliyse yine neşeli sadece biraz zaman alıyor. Kafa degismedikten sonra aynı kişinin farklı mekandaki versiyonu oluyor.