hayır,psikologların "çocukluğunuza inelim." demeleriyle asıl sorunun bu yarışmaya katılmaları olduğu anlaşılacak ona yanıyorum.ne büyük travmadır yareppim.izlemedikçe bile bunalıyorum.
Medya maymunu, reyting malzemesi olmuş, yaşıtları kendi aralarında oyunlar oynarken gazinovari bir ortamda alkış kıyamet arasında kendilerini göstermeye çalışan çocukların (bkz: çocuk)bulunduğu program müsveddesi. Yaşlarına yakışmayan kıyafet ve makyajın ağırlığı altında kendilerine biçilen misyonları yerine geirmeye çalışan minik yüreklerin durumu gelecek için kaygı verici. Maalesef kendi anne-babam bile bu programı izleyip 8 yaşındaki yeğenime "bak bak çocuklara ne biçim söylüyorlar" deme gafletini gösterince olaya müdahele etmek zorunda kaldım. Zavallı yeğenim bir ekrana bir anneannesine alık alık bakarak ne diyeceğini bilemez vaziyetteydi. Benim ebeveynlerim gibi binlercesi aynı anda aynı cümleleri söylemekte hatta kendi çocuklarına kendi torunlarına aynı eziyeti yapmaktaydılar. "Bak çocuklara ne güzel türkü çığırıyorlar, ne güzel gerdan krıyorlar. sen ne yapıyorsun hiç sadece okula gidip, ders çalışıp, oyun oynuyorsun. yıkıl karşımdan" türü diyalogların türkiye'nin dört bir yanında döndüğünü duyar gibiydim. Yeğenimi bu soytarılıktan çıkarıp asıl onun normal olduğunu telkin ettim. Sonuç olarak madem bu çocuklar yetenekli ve başarılı olarak addediliyor o zaman bunun yeri tv ekranı değil yaşları geldiğinde konservatuar olmalıdır. Çocuk istismarı sadece çocuk pornosundan ibaret değildir.
çocuk istismarı. hele son bölümde, ibrahim tatlıses in mel gibson moduna girip, verdiği vatansever adam mesajları ülserimi azdırdı. bunlar b memelektin çocukları, bunlar bu memelektin çocukları nedir amk. biz orospu çocuğu demedik ki, sen niye kraldan çok kralcı oluyorsun forro.
el kadar bebelerin üzerinden reyting elde etmeye çalışan zavallıların binbir türlü şebekliklerine şahit olduğum, izledikçe üzüldüğüm, 9-10 yaşındaki çocukların ibrahim tatlıseslik sibel canlık yapmalarına tahammül edemediğim, bırakın çocukluklarını yaşasınlar diye haykırmak istediğim yarışmadır.
yayından kaldırılması gereken programdır. kücücük çocukları ekrana getirip,süsleyip püsleyip amaçsız hale getirmektedir program. rayting ugruna çocukları amaçsız hale gelmesine sebep vermektedir. eskiden çocuklara büyüyünce ne olmak istersin diye sorulur,cevabı da en bilindik şekliyle doktor,öğretmen,polis olurdu,ama malesef on - oniki yaşlardaki çocukları daha şimdiden hazıra kolaya tüketmeye,amaçsızlığa alıştırıyorlar.jurileri önemsedikleri kadar öğretmenlerini önemsediklerini sanmıyorum. işin daha da kötüsü evdeki çocuklarda bu tür programlara katılmaya daha şimdiden hayal etmeye başladılar.program yapımcıları hiç mi utanmıyorsunuz bu çocukların gelecekleriyle oynamaya
milli eğitim bakanı nimet çubukçu görev başına , bir vatandaş olarak sizi uyarıyorum, işinizi yapın.
ilave:ama durun bi dakka nimet hanım aklıma yeni geldi atv , damat ,recep tayyip erdoğan,bakanlık... tabi yaa. pardon ...pardon
geçen hafta disko kralı ında okan bayülgen in gazabına uğramış program.haklıdır okan bayülgen reyting uğruna küçücük çoçukların maymun edildiği bir progam tv artık nereye gidiyor dedirtiyor insana.
sürekli mucize sesli çocuklar diye reklamları dönen program. öyle sese sahip ben diyeyim siz deyin onbin, ben diyeyim bir milyon çocuk vardır sokakta. yapmacık tavırlar, makyajlar, kıyafetler.. yok kardeşim olmamış.
aycan çelik isimli ufaklığın mükemmel şarkılar söylediği yarışmadır. geçen hafta benim en sevdiğim eselerden birisi olan dönülmez akşamın ufkundayız'ı ve bu hafta da Annem isimli parçayı olağanüstü yorumladı. ay canım benim ya! severiz seni aycan!* ne de olsa aycan(!) yani. isimden kazanıyor bi kere.**
şimdiye kadar bir çok kişiden olumlu bir sürü yorum duymuş olmama rağmen geçtiğimiz cumartesi gününe kadar hiç izlememiştim bu programı. tesadüfen bir dakikalık bi kısmına şahit oldum programın. onda da çocuk mocuk değil resmen ablam gibi duran minik bir kızcağız şarkı söylemekteydi. gayet sıradan bir sesi ve vasat bir yorumu vardı. diğerlerini izlemedim bilemiyorum hepsi öyle mi. ama o kıza bakarak yorum yapmam gerekirse, programı izlediğim o kısacık sürede dikkatimi çeken tek şey utku bal oldu. düşünün artık kızın yeteneğini.
para ve reyting uğruna okullarıyla, dersleriyle, oyunlarıyla ilgilenmeleri hatta zaman zaman aylaklık yapıp okuldan kaçması gereken çocukların toplanıp şarkı söylettirildiği ve bazı gerizekalıların bu çocukların üzerinden para kaldırmayı amaçladıkları saçma salak program.. sunucusundan mütevellit de ne olduğu anlaşılmaktadır zaten.. *
küçük ibo'ların, küçük onur'ların ne hallere düştüğünü, düşürüldüğünü, binbir buhran ve psikolojik sorunla uğraşmak zorunda kaldıklarını gördükten sonra insanın bu saçma salak programda yarıştırılan çocuklara acıyası gelmekte..
atv yi ne vakit açsam karşıma çıkan dandik program.
evet evet dandiktir. zira 2009 yılını yaşadığımız şu günlerde 80 li yılların küçük çocuklu arabesk dolu yıllarına geri dönüşün işaretleri beliriyor zihnimde bu programa denk geldikçe.
yahu arkadaş bundan 10-15 sene önce küçük ibo hülya avşar'ın kucağına oturdu diye yasaklanmamışmıydı bu ufak çocukların bu tür şov amaçlı kullanılmaları? bunun için kanunlar çıkarılmamışmıydı? ya bu nedir şimdi? kanun rafa mı kalktı yoksa başbakanın damadının ceosu olduğu şirket kanun falan takmıyor mu?
ya hiçbir sey degil de erol evgin'in her sarkının turkunun hikayesini anlatması yok mu cıldırtıyor insanı. zaten 5 karış boylardan gereksiz derecede kart sesler cıkıyor. bi de erol abimizin o konusmaları hiç cekilmiyor gercekten
bugün tesadüf eseri gördügüm ve beni soka sokan yarisma programi. agzim acik bir sekilde izledim. fakat cok begendigimden "aman ne tatli cocuklarmis bunlar" dedigimden degil tam aksine televizyonda izledigim seyin beni tamamen irite etmesinden kaynaklandi. cocuklar tahminimce daha ilkokul 5e gidebilecek yasta degiller böyle en tatli olmalari gereken cagdalar ama iki dakkada nefret ettim hepsinden, böyle bir yarismayi yayinlamaya karar verenlerden de tiksindim ayak üstü. lan böyle cocuk mu olur??? boylari bir karis, üzerlerinde barbie stil kiyafetler, suratlarinda boya küpüne düsmüs kadar makyaj... erkeklerden hic bahsetmicem zaten simdiden hepsinde böyle bir miroglu kurtlar vadisi havasi... cocuk degil mübarek canavar hepsi. ayrica bunlara ay cok tatli yerim bak ne güzelde dansediyo bidik falan diyen de bence normal degildir.
yarışan çocukların her ne olursa olsun götünü gereksiz yere kaldırıp psikolojilerini bozacak yarışmadır. onları o yarışmaya yollayıp milyonların önünde kıvırttıran ebeveynlere yazık olsun dediğim yarışmadır, bu kişilerin çocuklarının üzerinden para kazanma amaçları ise tam olarak aşağılanması gereken bir vakadır kanımca. yazıklar olsun.
suanda dinleyip bayildigimiz unlulerin hicbirinin gokten zembille simdiki yaslarinda inmediklerine parmak basan ve yetenekleri olan "genc"leri erkenden yetistirme yolunda ilerleyen programdir. ha turkiyede bu tarz yarismalarin sonlari pek parlak degildir o ayri konudur.
bacak kadar çocukların ağızlarına hiç yakışmayan ne olduklarını bile bilmedikleri kökünü anlayamadıkları şarkıları söylemesi ve etraftakilerin ağlamasıyla geçen yarışmadır. "ayy bıcırığım yerim seni" gibi cümleler araya serpilmiştir.
çocukların çocuklarını çalmak için ve onları çocuk yapmaktan çok yarış atı kıvamına getirmek için düzenlenen yarışma.
lütfen rahat durun artık çocuklardan bırakın çocukluklarını yaşasınlar. zaten sistem gençliklerini çalıyor bari bırakın çocuklukları onlara kalsın. bir birlerini severek büyüsünler. atamız bile çocukların kıymetini bilmiş ve onlara 23 nisanı armağan etmiş. peki biz ne yapıyoruz çocukların çocukluklarını rakabetle dolduruyoruz, yok sbs yok sınıf birncisi ol yok özel okullar bırakın nasıl istiyorlarsa öyle yaşasınlar.
çocukların ruh sağlığı hakkında tv ekranına dayalı incelemeler yapıp her türlü dizi film sahnesini kritize ederek marketten meyve suyu alır gibi,şu faydalı-şu faydasız düzeyinde öneri ve sakınırmalar üstlenen sosyolog-psikolog ünvanlı tavsiyetörlerin vird-i zeban edindikleri kurtlar vadisi dizisi (sevmediğim bir izi filmdir) herkesçe malumdur ki büyükleri ekrana kilitleyen (kitleyen de denebilir valla) bir arkası haftayadır.dolayısıyla küçüklere hitap etmemesi noktasında,onları direkt etki altına almak gibi bir amacı olmamakla beraber, çocuk ruh sağlığının sadece vurdulu kırdılı sahnelerle bozulduğunu zanneden türkiye insanının çocuğuna izletmemek gibi inisiyatife sahip olan yaş grubuna hitap etmektedir.haa gençlerin olumsuz tesirini gördüğü bir dizi değil midir?öyledir elbette..fakat kurtlar vadisi çocukları-gençleri şiddete yönlendiriyor cümlesinden öteye geçmeyen eleştiri bombadımancıları aynı müdafa hakkını üstlendikleri çocukların ruh sağlıklarını (cinselliğe dayanan problemlerin hareketlenmesi açısından) deforme eden öpüşme-sevişme sahneli diziler hakkında aynı yoğunlukta kaç eleştiri dillendirdiler acaba?yüzeysel modernlistlikleriyle altyapısız rasyonalizmin sancaktarlığını duygulandırıcı bir hünerle yapan,ilericilik-dejenere denklemi üzerine konuşlandırdıkları yavşaklığı ne kadar görebiliyor ve tüm şeffaflığıyla ne kadar gösterebiliyorlar?bir öpüşme sahnesine şahit olan çocuğun ruh dünyasında ne denli tahribaların olabileceği konusunda henüz aydınlatıcı psikolojik analizler yapmamış kibar halk imalatçısı eleştiristlerin görmedikleri, büyükleri dahi sapıklaştırabilen sahneler, kafayı taktıkları çatışma sahnelerinin (eleştirilmemelidir demiyorum) sebep olduğu problemden aşağı kalıyor mu acaba?
bir şarkısın sen programında şarkı söyleyen çocukların onlara pek örnek teşkil eden pınar ablalarının sunuculuğuyla icra ettikleri bir kaç saatlik sanat, kendileri ve izleyenlerin bir çoğu açısından eğlenceli dakikalar olarak tanımlanırken işin özü itibariyle durumdan bihaber zavallı çocukların milyonlara pazarlanması hadisesidir.çocuk satıcılarını,çocuk dilendiricilerini haber programlarına konu edip,bir kaç dakikalığına evlere küfürlerle yoğrulmuş hayret ve hüzün pompalayan bir tv kanalının çocuklar üzerinden para kazanmasını eğlence ve heyecana dönüştürmesi ikiyüzlülüğünü hangi ilericilik izah edebilir,hangi modernlik bu ahlaksızlığı çocukların ve ailelerinin lehine gösterebilir?karaktersizleştirici bir özentiden başka bir niteliği olmayan bu görsel ve işitsel şovun böylesine akıl almaz takdirlerle taltif edilmesi ,güya sanat camiazmısın entelektüellerinin ve birikim sahibi yüzlerinin konuk edilerek toplumsal bir kabul gördüğü saçmalığını görünce,türkçe olimpiyatlar adı altındaki saçmalığa daha bir sempatiyle bakmaya başlıyorum maalesef.şırnak kömürü cildiyle istiklal marşı okuyan zenci çocuğun verdiği pozlar beni duygulandırmıyor belki ama yüzüne iki kilo boya sürülerek minicik eteklerle dans ettirip şarkılar söyletilmesi küfretmeme sebep oluyor.ikisinde de özünden koparılma hadisesinin yanında ait olmadığı kültürlerle kodlanmaya çalışılan çocuklar var fakat birindeki tahribat kazanca dayalı iki yüzlülüğü ifşa ederken diğerinde bu denli dejenere alt yapısı yok.
atv jeneriklerini izlerken nil burak,selçuk ural ve hakkı devrim'in katılacağı belirtilen programdır, fakat tanıtımda gözüken Haldun Dormen'in ismi hiç telaffuz edilmemektedir,,enteresan olan Soner Yalçın'ın geçtiğimiz hafta Haldun Dormen'in muhalif kişiliğine vurgu yaparak Türkan Saylan'dan bahsetmesi ve sayfasına taşımasıydı,komplocu diyebilirsiniz ama bura türkiye.
ekranların son rezaletlerindendir. zapping yaparken denk geldiğim bir anda 10 yaşındaki bir çocuk "çapkınım hovardayım , 24 ayardayım, her gece bir bardayım" diye şarkı söylüyordu. başta erol evgin olmak üzere yılların sanatçıları da çıkmışlar çocuklara puan verip, alkışlıyorlardı. yazık değil mi eğitim yaşındaki o çocuklara? nedir bu kısa yoldan şöhret sevdası, üç kuruş para tutkusu?