Bir zamanlar eğittiği minimini çocukların yıllar sonra eylemleri , fikirleri ,kitapları ,ideolojileri ile ülkelerin ve halkların kardeşliği için çalışan , üreten , paylaşımcı , özgürlüklerden yana , demokrat büyük devrimciler olduğunu görmek.
ödevlerini çoğunlukla yapmayan, yapsa bile sırf artı veya not almak için baştan savma yapan öğrencilere bir gün öğretmenin, "bu ödevi yapmanızı çok istiyorum, sizin için çok yararlı olacağına inanıyorum. eğer yapmazsanız çok üzüleceğimden emin olabilirsiniz." demesi üzerine ertesi gün sınıftaki bütün öğrencilerin ödevlerini yaptığını görmek. üstelik baştan savma bile değil, emek kokan ödevler.. üstelik öğretmen ödevleri kontrol edeceğini, not vereceğini söylememişken yapılan ödevler..
bir öğretmenin en mutlu olduğu, en azından benim en mutlu olduğum, öğrencilerimle gurur duyduğum anlardan biridir.
aradan 15 yıl geçtikten sonra öğretmenler gününde ya da doğum gününde eski öğrencisinin çiçekle ya da bir hediyeyle sınıfın içerisine gelip kendisini kutlamasıdır.
ergenliğin ilk safhasında 200 tane öğrenciye öğretmenlik yapıyorsan, fazlaca kapris çekeceksin demektir ki her gün bir tanesi kapris yapsa (bu polyannacı bakış açısıdır) 200 gün eve canın sıkılmış bir halde gidersin. kısaca böyle bir an yoktur, olsa da başka bir öğrenci o mutlu anı öğretmenin burnundan fitil fitil getirecektir. öğrenciler düşündüğünüz kadar masum değiller ne yazık ki.
kadrolu öğretmen olabilme hayalini(bu ülke için büyük hayal, hatta başbakanın deyimiyle çılgın proje) gerçekleştirdiği gün.
(bkz: öğretmenlerin çılgın projeleri)
bir öğretmenin en mutlu anı nedir bilmiyorum ama öğretmen lisesinde okuduğum için stajda beni en mutlu eden şeylerden birisini anlatmak istiyorum;
'öğretmenim ben seni çok sevdim. bunu sana getirdim' diyen minik öğrencimin avuçlarını yavaşça açıp ellerini ellerimle buluşturduğunda elime düşen hilal şeklindeki kolye ucuyla karşılaşıp gözyaşlarımı tutamadığım andır. 'bunu al hep sakla sakın çöpe atma tamam mı' demesinden sonra ise hıçkırıklara boğulup ona sımsıkı sarılmıştım. ismimin hilal olmasından dolayı bana gelen bu anlamlı hediyenin sahibi yalnızca birinci sınıf öğrencisiydi... canım kızım, canım öğrencim.. böylesine sevgi dolu bu çocuklar işte.
ayın on beşinde maaşını aldığı andır. hatta ek derslerin daha hesaba yatmadan öğretmenler odasındaki panoya asıldığı andır. maaşlara zam yapıldığı andır. bir de her 24 kasımdan önce ek ders 12 lira olacak, her öğretmene bir maaş hediye verilecek diye kandırıldığı andır.
bunların dışında bir öğrencisinin "hocam cuma günü yoktunuz, pazartesi de kazanım değerlendirme vardı sizi göremedim ben de özlemişim heralde sizi rüyamda gördüm" dediği andır.
sınıfa giden öğrencinin kopardığı bir sümbülü eline verdiği andır.
fakir bir öğrencisinin ördüğü lifi verdiği andır.
çok kardeşli bir öğrencinin babası tarafından terkedilen annesinin ördüğü şalı getirip annem size hediye gönderdi dediği andır.
bir veli toplantısının ardından öğrenci velisinin bir anne gibi onu öptüğü andır.
en mutlu olduğu ilk an atandığını öğrendiği andır.