hür bir adam bir köleyi öldürdüğünde hür adamı kısas edemiyorsunuz.
anlaşılan takılınan nokta bu.
öldüren kişinin müslüman olduğunu varsayalım:
öldürmenin sebebi şahitler varsa irdelenir. şahitler yoksa kişinin kendisi bizzat dinlenilir.
şüpheniz varsa aranıza mesafe koyarsınız.
haksız yere köleyi öldürenin günahı kendinedir. yemin ediyorsa zaten yalan söylemesi durumunda allah'ın lanetini üzerine kabul etmiştir. gerçekten inanan kişi mahşer gününe de iman ettiği için olayın daha fazla üzerine gitmez. esasen müslüman "intikam almak ve kin gütmek konusunda" allah tarafından zaten uyarılmıştır. "hakkında şüphe içinde olduğunuz kişilerin işini bana bırakın" türünden birçok ayet vardır.
klişe olacak ama kur'an'ı bir bütün olarak ele alırsanız bu tür "açık" ayetlerin müteşabih olmadığını anlarsınız. müteşabih ayetler daha çok "onlar kur'an'ı okur ama yine de anlamazlar" yada "sen tarık'ın ne olduğunu nereden bileceksin" gibi ayetlerdir... zira nasıl olurda bir insan bir şekilde kur'an'ı okumaya karar verip yine de allah tarafından kalbine iman işlenmez diye düşünebiliriz ve bunun mantıklı hiçbir açıklaması yoktur, imtihansa imtihan, kitabı okumaksa okumak... işte bu gaybdır ve bu ayete bile iman ettiğinizde gerçekten iman etmişsinizdir. tarık ile ilgili ayetler de aynı şekilde. fikir sahibi olabilirsiniz ama esasen tam olarak anlamayacağınız bir konudur. bunu da hadisle açıklamaya çalışmak aymazlıktır, sapıklıktır. ya ayete iman edersiniz, ya da etmezsiniz, ayetin yetersiz olupta hadisle tamamlanması gibi bir iddiada bulunmak düpedüz şirktir. her ayet "o haliyle yeterlidir" bunun dışındaki kaynaklar sizin örf-adet-geleneklerinize bağlı olarak seçtiğiniz şahsi şeylerdir ve genelde uygulamada farklılıklar gösterirler. yok eğer o şahsi seçimleri "ehli sünnet" yada "farz mezhep" gibi kavramlarla şirke dönüştürüyorsanız zaten müslümanın müslümanla kardeş olması durumunu tamamen rafa kaldırıyorsunuz demektir.
iÇLERiNDE şüphe bulunan samimiyet yoksunu kişilerin kasten yada bilgi yetersizliği olan kişilerin hataya düşerek yanlış anladıkları ayetler olabilir.
(bkz: ali imran 7):"O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. ilimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar."
insan en üst perdeden allah'ın varlığını inkar edebilmişken kuran ın bazı ayetlerini yukarıda saydığımız benzeri nedenlerden yanlış anlayabilmesi yine insanın beşer-şaşar özelliğinin sonucudur.
tabi şaşmayanların varlığı şaşanların mazeretlerinin geçersizliğini gösterir.
yapanlar yapmayanlar için bir şahitliktir.
allah(c.c) kuluna dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak doğru yolu göstermiştir. kulun yanlışa gitmesi-gidebilmesi imtihanın bir gereğidir.
misalen, "su" ya hayat kaynağı bir nimet olarak bakmazsanız "su" dan istifade edemez ölürsünüz.
bir kur'an'cı olarak ayetin apaçık olduğunu ve tartışmaya kapalı olduğunu düşünüyorum. ha mezhepçiler illa tartışacaksa, ateistlerle tartışabilirler benden uzak dursunlar da... "bazı ayetler şüphelidir o yüzden hadislere ihtiyacımız var" diyen sapıklar mümkünse kendilerine başka bir din bulsunlar.
müslümanların "allah sizi sınıyor" ifadelerine maruz kalacağımız durumdur. bir çok ayette soru işareti vardır hatta soru işareti bile yok apaçık yalanlar, cahillikler vardır. ve buna rağmen kur'anın bir çok yerinde allahın ayetleri çok iyi açıkladığı iddia edilir. biz de yedik dimi?
Ünlü bir düşünür 'dünyanın en iyi insanına 7 satır yazı yazdırın onu darağacına götürecek cümleler çıkarayım' demiş. Yani sizin olaya nasıl baktığınız önemli. Kur'an ki o ne güzel kitaptır tabi kendisine pay çıkarabilene. Küçük bir örnek vermek gerekirse ; çok sevdiğiniz bir arkadaşınızdan soğudunuz diyelim artık onun diyeceği her güzel söz size nefret içeren sözler gibi gelecektir.
