duygusal olan dizidir.çok klasik bir konu olmasına rağmen ayrıntıları çok etkileyicidir.mine nin sinanla anılarını hatırlamasından,babasıyla diyaloglarına,bakışlarına kadar...
fatmagül'ün suçu ne dizisindeki senaryonun gönüllü olarak uyarlanmış halidir. fatmagül gönülsüz, bu gönüllü. ayrıca baba karakteri de ali rıza beyden daha kuvvetli ve sabırlısı adam varmış helal olsun dedirten kanal d dizisidir.
Gördüğün görebileceğin en gerizekalı dizidir. "evlenirim ama altına yatmam" ne demektir? pazarlık yapabilecek durumda mısın kızım sen? Ayrıca o kız oyuncu mudur yoksa pazarda alışveriş yaparken mi bulunmuştur? Yeteneksiz, soğuk, donuk ve bir o kadar cırt bir ses. Üstüne bir de Bülent inal isimli kişiyi ekleyin. Of çetin tekindor çetin tekindor olalı hiç böyle kalitesiz işte görülmedi.
az önce tesadüf eseri dizideki ağlak kızın abla karakterinin rüyasında ki abuk fantazilerini* görünce iyice sinir olduğum gereksiz mi gereksiz, senaristinin nasıl bir kişilik olduğunu merak ettiğim dizi.
zaping sırasında kızın biri "evleneceğim ama karın olmayacağım" dedi bir adama. sonra bi an sessizlik oldu. adam mal mal bakıyordu ki kız "yani beraber yatmayacağız" diye izahata bulunma gereği hissetti. bi de bardaki çapkının tekniği hoşuma gitti. asil kızlar viski içermiş öğrendik.
en abazasından bir abla karakteri barındıran dizi.
3-4 bölümdür trip atmakta ama artık zirveye çıkmıştır.
-neden kimse beni de kardeşim gibi bafilemiyor.
-neden kimse beni de kardeşim kadar sevmiyor.
-neden 50 tane talibim çıkmıyor.
başlıkları altında trip atmakta. arkadaşım, madem abazansın bu kadar git seviş birileri ile, türkiye şartlarında bu pek gerçekçi olmamış.
dizideki mantık hataları saymakla bitmez ama büyük mantık hatası bana göre, baba adayı sinan'a ulaşılamaması. Hadi ulaşılamıyor bu herife. Bunun msn adresi de mi yok facebook hesabı falan, hiç yonja hesabı da mı olmamış yani..
son yıllarda türk televizyonlarında, ipini koparmış, adeta bir nevi genel izleyici pornosu haline gelmiş dizilerden biri. 2 bölüm sonra başlar arabaya dayamalar, ormana kaçırmalar. sübyancılık kokuyor. reyting işte ne yaparsın?
yine bir "elem", yine bir "böğrüme böğrüme", yine bir "sol yanım" dizisi. eşimle seyrediyoruz ama ne hikmetse.*
dünkü bölümde dikkatimi çeken bir kaç şey oldu:
--spoiler--
1) Mine, pasaportunu geri istemek üzere Bülent inal'ın köşküne gitti.* Sonra adam içeri gitti döndü, "sana taksi çağırdım" dedi. Taksi parası Mine'ye mi kaçtı orada?
2) Mine hamile kaldı, sevgilisini Amerika'Ya yolladılar. Çocuk aslında Mine'den kaçmadı, Mine öyle sandı, bütün bu elemler, kederlerin temelinde de bu var di mi? Kız sevgilisine "neden gittin" diyecek? "neden beni bebeğimle yalnız bıraktın" diyecek falan. oğlan cephesinde ise durum güzel. aslında çocuk mine'ye deli gibi aşık, dönecek ona sahip çıkacak karakterde. bunu izleyici biliyor ama mine bilmiyor. güzel. e be arkadaş, msn? twitter? facebook? a.k her dakkası bu nanelerle geçiyor bu ülkenin? hani? nerde bunlar?
3) Bülent inal'ın zarları var... Onlar hiçbir zaman ustasını da, bülent inal'I da yanıltmadı. e be döşü kıllı, yapsana şöyle güzel bi kupon kendine... at zarları, üstüyse üstü, altıysa altı, ilk yarısıysa ilk yarısı...normalde böyle bi imkan versen ilk o gelmez mi aklına?
millet ne diyecek ne olacak sorulariyla yanıp tutuşan bir aile, aptal aptal konuşan komşular, beyninini iki saniye calıştırmayan bir kız'dan oluşan aslında gayetde gercekci bir dizi.
edit: birde okuldan hamile diye atılır mi insan, herkes ahlak polisi mi?*
neden kimse bu çocuğu doğurmaktan başka çare yok diye ağlanıyor diye merak ederdim kiiiii.. sonunda birileri aldırabileceklerini akıl etti..
he bi de okul müdürü çağırdığında ne dedi çok merak ettim;
-oo beyim sizin kadırgalı liseli kıza kaymışlar, hamile.. alın bunu okuldan mı dedi? nasıl bi kafa bu..
ayrıca mine nin hamile olduğunu tuvalette öğrenen şişko kızın, tuvaletten çıkıp ayna karşısında verdiği tepki baya inandırıcıydı, kantinde bedava çikolata dağıtıyolar deselerdi eminim çok daha inandırıcı bi oyunculukla koşarak uzaklaşırdı o sahneden..
fazla sürmeyecek olan dizidir. kısır bir konu kız zaten ilk bölümden hamile kalmış bu saçma iştir. olan çetin tekindor gibi ustaya olur adam büyük oyuncu böyle dizide oynar mı ya yazık.
dedikodu illetinin toplumu nasıl pençesine aldığını dün gece başarılı bir şekilde ekrana yansıtmıştır. dizideki diyaloglardan duyduklarım üzerine maçı bıraktım, olayı idrak ettim ve resmen kilitlendim. samimiyetle konuşuyorum, o laf sokan kara kıza hak ettiği muameleyi yapacaksın, o nursuz suratlı koca karıya da izleteceksin. ondan sonra istedikleri kadar kendi dedikodularını yapsınlar. onun dışında bir boka benzemeyen bir dizidir. araya eklenen "çakma solculuk sosu" kekremsi bir tat bırakmıştır.
"ergen hamileliği" geyiğine ise girmeye lüzum yok, toplumun temelinde var olan bir sapkınlığı zaten o'na daha fazla özendiremezsiniz.
bu dizideki ergen liseli kız, türk ve balkan televizyonlarının görüp görebileceği en ağır abazandır.
izlediğim geçen haftaki bölümünde olanlar;
- babası kalp krizi geçirip yataklara düşmüştür.
- annesi arada kalmış ne yapacağını şaşırmış vaziyettedir.
- abisi(ağabey ne amk?) ''nasıl öldürsem şu uruspuyu?'' planları yapmaktadır.
- ablası ise, evde kalmışlığının acısını kendisinden çıkarmaktadır.
şartlar böyleyken bu kızımızın yaptığı;
- bana telefon verin sevdiceğimi arayacağım:(((((
kızım mal mısın lan? yaprak dökümünden beri görmediğimiz bir kaos var evde, sevdiceğin sırası mı şimdi. dayan iki dakika, ölmezsin.
ne zaman televizyonda görsem dönem dizisi sandığım dizidir. karakterler fazla zorlama olmuş ayrıca.iyiler çok iyi çok melek, kötüler çok kötü çok acımsız.