ard ardına olup insanın sinirlerini altüst eden olaylar yumağıdır.
ishal olmak, ilk molaya zor yetişip geldiğinde yeni aldığın ceketinin yerinde yeller esmesi. uzun yolculukta olduğun için açtıkları programları izlemek zorunda olmak.
ne gibi mi? önce var mısın yok musun( bit artıkta kurtulalım yarışması) ardından küçük kadınlar (kadınlığa geçiş dönemi dizisi!!) son olarak fox tv amerikan güreşi(..........)
(bkz: ağlamak istiyorum sayın seyirciler)
yanınıza kusmaktan çekinmeyen bir bebekle annesinin oturması. yavrucaağı önce "anüüm" tarzlarında sevseniz de, 1-2 dakika içinde onun sizi sevmediğini "bröaaah" şeklinde öğrenebileceksinizdir.
(bkz: yaşayarak öğrenmek)
haftalar önce ayırttığınız cam kenarı temalı biletinizin otogara gittiğiniz an sümüklü bir peçete kadar değersiz olması. zira; bileti aldığınız otobüs firması seferi iptal etmiştir. zaten 24 saat! (uçak sevmiyorum ben yaa) sürecek olan yolculuğu aktarmalı gideceğinizi öğrenmek ve bir anda çıkagelen otobüse bindiğinizde tek boş yerin amca yanı olması. **
neyse ki acıyan bir çift koltukları değiştirir. her zaman bu kadar şanslı değiilimdir. tecrübeyle sabit
ama sevmiyorum uçakları gerçekten.
tabiikide götü durmayan yolcularla bir arada gitmektir.Soluyacak hava bırakmıyorlar insana.Ama o elinden öpülesi muavin yokmu ahhh o muavinin daha koku yayılmadan oda parfümüyle sahaya çıkıp otobüste bir tur atması insanı öyle rahatlatır ki..
yaklasık 5-6 saat önce başıma gelen olaydır.uçak türbülansa girdi ve yanımdaki teyze bağıra bağıra kelime i şahadet, kelime i tevhid ne var ne yok getirdi.inene kadar boncuk boncuk terledim.
gece yolculugunda yaniniza oturan, gözleriniz kapali uyumaya calisiyorken bile sizi dürtüp hadi kalk konusalim diyen, ben gece otobüste uyuyamiyorum diyip yukardaki isigi acan, 2li koltugun 3te 2sini kaplayarak sizi pencere kenarina sikistiran yasli teyzedir.
e be teyze madem ne diye gece yolculuk yaparsin???
hangi birini anlatsam acaba diye düşündüğüm durum.
13 saatlik samsun-bursa yolculuğu sırasında trabzondan gelen araçta tek samsunlu olduğumu farkettim. yanımdaki tombul teyzemin hem ağzı hem wücudu 1500 yıllık ceset gibi kokuyordu. kendisine hiçbir şey demedim ama o açıklama ihtiyacında bulunup böyle bir koku hastalığı olduğunu açıkladı. eyvallah dedim koydum kafamı cama. bütün yol boyunca belgelerle kanıtlayarak hayatını anlattı. kızı evlenmiş antalya da oturuyomuş 3 tane oğlu varmış ıvır zıvır bok püsür. yolculuk sırasında hiçir şey okuyamam çünkü midem bulanır ama o gün şansa yanımda kitap vardı. dedim denize düşen yılana sarılır. başladım okumaya ama teyzem beni sağ koluyla dürterek sürekli yeni muhabbetler peşine düştü. sonra kitap okurken muavinin beni kestiğini farkettim. teyzemde farketmiş olacak ki mükemmel kemikli dirsekleriyle bana bi koydu kaş göz işaretleriyle ve piç çocuk ifadesiyle sırıtarak bir bana bir de muavine baktı. bunun üstüne köydeki bilmem kimin kızıyla bilmem kimin oğlunun böyle kesişerek evlendiğini anlatmaya başladı. orhangazi ye geldiğimizde teyzem inerken beynimin ve ruhumun bir kısmınıda yanında götürdü sağolsun.
gecenin bir vakti güzelim bir şehir merkezini geçip, köylerini ıssız tek tuk evler olan bölgelerini geçip diger bir şehre kilometrelerce kaldığını tabelada görüp gaza yüklendiğin anda o daglık bölgede bir anda arabanın burnunu yere yapıştırması kerkinmeye başlaması ve hopp güm. in yok cin yok ses yok yoldan geçen yok. belki tamir ederim bi bakayım dersin içinden ama kıç yemez inmeye. en iyisi polisi aramak der sarılırsın telefonuna birde bakarsın hat yok. neyseki acil aramalar düşünülmüş. Birde çekim gücü reklamı yapar denyolar.