bir uçurumun kenarındayım. bir yanım uçurum diğer yanım sen... sana bakıyorum; arkanı dönmüşsün. görmüyorsun bile beni. uçuruma bakıyorum; o da bana bakıyor. "haydi gel. atla. özgür bırak ruhunu" diyor.
tökezliyorum. düşecek gibi oluyorum. belki dikkatini çekmek için; belki de sadece bir anlığına da olsa uçurumun söyledikleri kulağıma hoş geldiğinden. yine bakmıyorsun. umrunda değilim.
o an fark ediyorum bana söylediğin her şeyin yalan olduğunu. tekrar tökezliyorum uçurumun kenarında. tek başıma rus ruleti oynuyorum sanki. kaybeden belli ama ben sadece biraz heyecan ve drama katmaya çalışıyorum ölümüme. belki de seni varlığımdan haberdar etmemin tek yolu yokluğumla terbiye etmektir. kim bilir; belki de hayattayken benim için akıtmadığın göz yaşlarını, cesedimin üzerine akıtırsın...
düşerken fark ediyorum ne kadar bencil olduğumu. "ben düşerken onun sırtı yine bana, yüzü de başka adamlara dönük olsun. hiç göz yaşı akıtmasın ardımdan; sadece gülsün" diye dua ederek düşüyorum...