bir yaşanmışlık hikayesi

entry1 galeri0
    1.
  1. şöyle ki;

    üniversitede gençliğin fütursuzca skor peşinde koştuğu dönemlerdir. henüz yeni sayılabilecek kız arkadaşımla ilk günlerin getirdiği liseli heyecanı azalmış ufaktan rutine bağlanmış günlere geçilmiştir. duygusal açıdan bakıldığında ilişkide hissedilenlerin aynı olmadığını düşünmekteyim. kız arkadaşım önem verdiğim ve saygı duyduğum bir insan olduğu için ilişkinin geleceğini düşünmekteyim.

    kız arkadaşımın benim üzerimdeki en büyük etki oluşturan yönü. gerçekten çok samimi olması ve çok çekici olması. çekicilik konusunda beni her seferinde çok zorluyordu. kalbi olarak çok saygı duymama rağmen cinsel anlamda birlikte olmak için deli oluyordum.

    o beni, benim ona olduğundan daha yakın hissediyordu. ve bunu bana her fırsatta gösteriyordu. çünkü ilişkiyi hep bir adım ileri götürme çabasındaydı. günler böyle akıp gidiyordu. level atlamak isteyen sevgilime karşılık vermeli miydim...?

    ev arkadaşları ile geçirilen klasik bir batak akşamında bulaşıkların bana kalmaması ve kola cips gibi nevalelerin alınmaması için mücadele veriyordum. tam o sırada sevgiliden gelen telefon dikkati kesti. arayan sevgili benden 2 sokak ileride oturuyordu. ve yarın börek yapacağını ve bize de getireceğini söyledi. bu mutlu haberi, oyun bana kalırsa bulaşıktan yırtmak şartı ile ev arkadaşlarıma ilettim. yüzlerindeki gülümseme ve hoşnutluk gönlümdeki merhameti kabarttı onları sevdiğimi düşündüm. ihaleyi emir ve yusuf'a kitledikten sonra rosey love yanında sigara ile birlikte dinlenerek 4 dk. süresince ufuklara dalınır ve sonra yatılır...

    sabah uykulu, tatlı, hafif çekik, şişik gözlerle sevgiliye kapıyı açtığımda aklımdan geçen, bir insan gözleri ile nasıl bu kadar güzel gülebilirdi. çay ile birlikte börekleri yedik ve yine sigara faslına geçtik. slow arşivden kıraç gülmek için yaratılmış gözlerde yaşlar niye, parçası eşliğinde bambaşka modlara girmiştik. önceki bir kaç seferde olduğu gibi yine benimle birlikte olmak istediğini hissetmeye başladım. yüzeysel sevişmelerimizde bile kendini kaptırıyordu. ben ise daha çok istememe rağmen hep dikkat etmek zorunda kalıyordum...

    çünkü ben şuna inanıyordum... birinin aşkı sonuna kadar hakettiğini inanıyorsam üstüne basarak söylüyorum aşkı hakettiğine inanıyorsam, ''ben'' sebepli bir üzüntüye sebep olmak istemem. ancak kendi kendine yaparsa ve beni araç yaparsa buna da engel olamam. biriyle cinsel anlamda birlikte olursan insan istemesede bir söz verir beden dili ile verilmiş bir söz vardır... ve ben aşkı hakeden biri olduğunu bu insana bu sözü güvenilir bir şekilde verememe endişesi taşıyordum.

    işte ben bu düşüncelerde iken sevgili bu sefer kararlı idi. sanki benimle birlikte olmayı kafaya koymuş gibiydi. çok heyecanlıydı ve çok mutlu görünüyordu. o gülen gözler varya iz bırakıp duruyordu. defalarca yapmak istediğine emin misin? gibi sorularım karşısında sevgili dedi ki, bilmiyorum ileride ne olur ama ben bunu seninle yaşamayı o kadar istiyorum ki çok üzüleceğimi bilsem bile olsun diyorum dedi. işin cinsel boyutunu ben ondan daha çok istiyorum ancak vücudun söz vermesini istemiyorum...

    ancak o nasıl şirinlik ve çekicilik harmanlamasıdır. saçlarının boynumu gıdıkladığı bir andan kararımı verdim. vücudumla, sevgilimin neşesini o anda bozmamak, ve daha mutlu olmasını düşündüğüm için kendimce o sözü verdim. ancak kafada o söz yerine oturmamıştı. dünyanın en mutlu insanları olduğumuzu düşündüğümüz 3 ayın sonunda ayrıldığımızda o benden çok defa fazla üzülmüştü ancak ben vicdanen çok rahattım. hiç bir zaman saygısızlık yapmadım. yalancı olmadım aldatmadım. ve bana ayrılığın üzerinden çokça zaman geçtiğinden senin olman yetiyordu başka bir beklenti içine girmedim demişti. içimi sızlatmaya yetmişti.

    karşımdaki insanı düşünerek sevişmek istemedim.

    sürekli karşı tarafın duygularını düşünerek yaşamak çok zor.

    aradan yıllar geçti acaba ben hala aynı mıyım bilmiyorum...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük