ahmet kaya nın dinleyeni melankolinin doruklarına ittiği, acımasız derecede güzel, mükemmel parçası. bunları hissedip söylemek kimseye nasip olmasın, dinlenmeye söylenmeye korkulan şarkıdır, ızdırap verir ama bir o kadar da estetiktir. ahmet kaya dan sonra en iyi versiyonu kanımca servet kocakaya nın performansıdır.
gözünden değil insanın yüreğinden yaş akıtmasına neden olan ayrılığı en güzel anlatan şarkı. ister ahmet kaya ister kıraç söylesin aslında şarkıyı söyleyen ayrılığı kabullenmek zorunda kalan yürektir.
"kalacak tüm izlerin hayatımda
gözümden bir damla yaş aktığında
bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
kan tarlası gelincik şafağında"
ahmet kaya'nın gözden yaş getirici etki yaratan nadide parçalarından biridir. canınızdan çok sevdiğiniz, gözünüzün nuru sevdiceğiniz gideceği gün söylemişse bu şarkıyı size kalbi sızlatır her dinleyişte o günün acısını hissettirir her daim...
..ayrılalı yaklaşık 8 ay kadar bir süre geçmiştir.özlemişsinizdir.üstelik bir de bunu birbirinize itiraf da etmişsinizdir.sonrasında bazı gerçekler vardır.engel? evet evet ondan işte.yollar,yıllar,insanlar! beraber şarkı söylemek gelmiştir içinizde."bir veda havası".. burnunuz sızlamaya başlamıştır bile.aman allahım hayır görmemeli o an yüzünüzü.boğazınıza gelip oturan düğümü farketmemeli tek kelime etse süzülecek gözyaşlarınıza şahit olmamalı.tanrııım yardım et.bitsin bu şarkı artık.fazla uzadı sanki....
'kalacak tüm izlerin hayatımda
gözümden bir damla yaş aktığında
bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
kan tarlası gelincik şafağında'
can yakar, süründürür, ''niye lan niye'' dedirtir. bünyede önce keskin bir acı, sonra çaresizlik dalgası ve en sonunda boşluk hissi uyandırır.sözleri başka bir güzel, müziği başka bir güzel, ahmet kaya'nın yorumu bambaşka güzel efsane eserlerden biridir.
insanı sırtından bıçaklar bu şarkı. hiç ummadığı anda, beklemediği şekilde. sakin sakin yürürken, mutluyken, ellerin cebindeyken...gelir kulağına bir yerden, sızlar için, kanar gözlerin, düşersin olduğu yere, sözleri akıp gider üstünden kaldırıma, kan edasında...
"vakit tamam seni terk ediyorum
bu incecik bir veda havasıdır..."
yok hayır, bu incecik bir kesiğin iyileşmeyen yarasıdır. (bkz: sızı)
sesine hayran dedirtir bir çok yerde ahmet kaya, kalemine sağlık dedirtir bu seslerde yusuf hayaloğlu, birliktelik böyle güzellik doğurur dedirtir bunca yavru şarkı.
Hoşça kalın dostlarım benim hoşça kalın!
Sizi canımda canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşça kalın dostlarım benim hoşça kalın...
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana. istemez...
Ben dostların gözünde kendimi
boylu boyumca görüyorum...
A dostlar a kavga dostu
iş kardeşi a yoldaşlar a..!!.
Tek hecesiz elveda..
Geceler sürecek kapımın sürgüsünü,
pencerelerde yıllar örecek örgüsünü.
Ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım
mapusane türküsünü.
Yine görüşürüz dostlarım benim
yine görüşürüz...
Beraber güneşe güler,
beraber dövüşürüz...
A dostlar a kavga dostu
iş kardeşi a yoldaşlar a..!!.
ELVEDA..!
nazım hikmet
kalacak tüm izlerin hayatımda
gözümden bir damla yaş aktığında
bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
kan tarlası gelincik şafağında
ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
vur kendini korkularda hadi al
sen bir suydun sen bir ilaçtın
hoşçakal gözümün nuru hoşçakal
hoşçakal canımın içi hoşçakal
ayrlılığa dönüşmek zorunda olan bir sevginin can cekişerek bitişi...
vaktin tamam olduğunu duymak bir aşkı nasıl ağ(n)latabilir ki- aşk zamanın ötesinde birşey değil miydi yoksa ben mi yanlış aşkta konaklamışım-
birini severek uğurlamak-bir daha görmemek,dokunmamak adını koymayarak adını çağırmayarak- zor muş
yinede susmak kişinin bireysel adaleti oluyor. çünkü en fazla suskunluk biriktiriyor insanı...
vakit tamam seni terk ediyorum
bütün alışkanlıklardan öteye
yorumsuz bir hayatı seçiyorum
doymadım inan kanmadım sevgiye
korkulu geceleri sayar gibi
birdenbire bir yıldız kayar gibi
ellerim kurtulacak ellerinden
bir kuru dal ağaçtan kopar gibi
aşksa bitti gülse hiç dermedik
bul kendini kuytularda hadi dal
seninle bir bütün olabilirdik
hoşçakal gözümün nuru hoşçakal
hoşçakal canımın içi hoşçakal
vakit tamam seni terk ediyorum
bu incecik bir veda havasıdır
parmak uçlarına değen sıcaklığın
incinen bir hayatın yarasıdır
kalacak tüm izlerin hayatımda
gözümden bir damla yaş aktığında
bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
kan tarlası gelincik şafağında
ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
vur kendini korkularda hadi al
sen bir suydun sen bir ilaçtın
hoşçakal canımın içi hoşçakal
hoşçakal gözümün nuru hoşçakal