bir yanları hep çocuk olan veya çocukluklarını gerektiği gibi yaşayamamış olan sözlük yazarlarıdır. bu sözlük yazarlarını bu yönleri ile sunay akın'a benzetebiliriz. zira o'nun da bir yanı hep çocuktur.
sosyolojik bir büyümeden bahsediyorsak bu benim efendim.
94 yaşıma gelsem ve emekli olamasam dahi birinin sağından geçerken sol omuzuna dokunurum. çok kandırıkçı bir huyum var efendim. üstelik o kişi sağa dönerken ben de inatla onun soluna geçmeye çalışırım. böyle de lanet bir insanım. nasıl bir duygudur bilmiyorum. içimde bir çocuk var ama hamile değilim. zaten hamile olmam imkansız. af edersiniz erkeğim. bakın hala büyüyememiş bir görüntü sergiliyorum. işte bunlar hep küçükken mahalle'nin muhtarlarını izlerken temel'in fadime'yi görüp çaydanlık'ı yere fırlatmasıyla başladı. ben o filmi çaydanlık için izlerken temel'in bir kadın için dava arkadaşını satması hiç etik değil. ama hata bendeydi evrensel ahlak yasalarını mahallenin muhtarları dizisinde aradım, immanuel kant bu diziyi daha önceden düşünüp ütopik bir eserle bilim hayatına sunsaydı fena mı olurdu? ayrıca günlük hayatta bir espri yaptığımda gülmeyen arkadaşlarıma sitem ederim. niye gülmüyorsun lan derim. rencide ederim onları.