ilgili toplumun başına gelebilecek en beter durumdur bireylerin birbirlerine olan saygılarını kaybetmeleri. ne yazık ki son zamanlarda çokça örneği var bu durumun yakın çevremde. üzülüyorum, düşünüyorum, dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum ama nafile... vazgeçtim artık savaşmaktan, insanlara saygının bir mecburiyet olduğunu anlatmaktan vazgeçtim. lalelere anlatıyorum artık... "bak" diyorum, "herşeyin temeli saygıdır" diyorum karşımda boynunu büküyor öylece. ve sanki anlıyor ne demek istediğimi... ancak ne yazıktır ki kafamı çevirip de baktığım hiç bir insanda göremiyorum artık saygıyı. hırs görüyorum damarlarında, gözlerinde ölesiye bir nefret görüyorum, ellerinde şiddetli bir titreme yoğun sinir ve strese işaret edercesine... peki ya saygı nerede? kimileri öğle namazına müteakip gömüldü diyor, kimileri ise külleri yakıldı ve kızılırmağa döküldü diyor. yeni nesil hiç bilmiyor, hem de hiç... bütün maneviyatımı kuşanarak arıyorum, bulamıyorum... bulan varsa beri gelsin!
saygının,zoraki bir örf gibi benimde dahil olduğum yeni nesillere aktarılmasındandır ki; saygı kalıbı içinde durmayıp,saygı göstermenin nedenini arayan, saygı gösterecek bir hede bulamayan gençlerin tavrını, düşünüp anlamak yerine,gençlik bitmiş efendim diye kestirip atmakla beraber sevgisinide yitirmiş kendi deyimleriyle eski kafalıların çemkirişidir.
endişe etmesi gereken, saygı görmeyen değil saygı gösteremeyendir.bu sebebten yerli endişelere hak veriyorum.
neticesinde insanın görmek istediği saygıyı görebilmesi, o saygıyı haketmesiyle alakalıdır.zira haketmediği bir saygıyı
birine göstermek,olayın özünde saygısızlıktır.saygı gördüğünü (z)sannetmektir.kandırılmaktır.
kuşak çatışmalarının asli sebeblerinden biridir.ezikliktir gereksiz örflerin kültür olarak sineye çekilmesinden
mütevellit.
çuvaldızı önce bi kendine sok,sonra gel inğeyle beni parçala.