başlığının açılmış olmasına şaşırdığım dize. (edit; sanırım ukte olarak kalmış. başlık sanmıştım. cahil ibneler. ne anlarsınız.
bülent ecevit'in 60'lı yılların sonunda tunceli'nin pülümür ilçesinde bir dağ köyüne seçim çalışmaları için gittiği zaman, 70'li yaşlarının sonunda, hafif kambur, belli ki hayatının tümü çalışmakla geçmiş bir kadın görür. akabinde ankara'ya döner, 'pülümür'ün yaşsız kadını' şiirini yazar.
ecevit'in şiirde vurguladığı 'türkiyelilik' kavramı önemlidir. zira bu topraklar geçmişten bugüne çokca medeniyete ve millete ev sahipliği yapmıştır. içinde türkler, ermeniler, kürtler ve daha nicesi vardır.
bu yüzden 'türkiyelilik' bana bugünkü gibi abartılı değil, aksine biraz da romantik gelir.
tam hali şöyledir;
'Pülümürün bir dağ köyünde gördüm onu
yaşını sordum bir giz gibi güldü
kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz
yüzüne baktım bir giz gibi güldü
bir asa vardı elinde
bir solmuş kırallığın
kadifeden harmanisi üzerinde
bir hititliydi o bir selçukluydu
bir ermeniydi bir kürttü
bir türk...
zamanı onda yitirdim ben
yitik zamanlara onda eriştim
en soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında
bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim.'