bir tartışmanın serencamı

entry1 galeri0
    1.
  1. Malum tartışmaya müdahil olmayan kimsenin kalmadığı durum.
    Mehmet Görmez, Mehmet Azimli, ihsan Eliaçık, Ebubekir Sifil, Alparslan Kuytul, Dücane Cündioğlu. Mehmet Görmez güzel konuştu fakat sadra şifa bir şey söylemedi. islam Tarihi’nde Kuran’ın manasının Allah’a, lafzının peygambere ait olduğunu Mustafa Öztürk dışında söyleyen çıkmadı dedi. Bunun hemen ardından Mustafa Öztürk Suyuti’nin el-itkan’ında geçen ilgili notu paylaşarak Görmez’in iddiasını çürüttü.

    Dücane Cündioğlu üç saatlik konuşmasında esasa müteallik bir şey söylemedi. Kısmen Mehmet Görmez’in dediklerini tekrar etti. Suyuti kaynak olarak Zerkeşi’yi, Zerkeşi bir Hanefi olan Semerkandi’yi gösteriyor. Ama bir Semerkandi uzmanı olan Görmez Semerkandi’de böyle bir kayıt olmadığını söylüyor. Kime ve neye güveneceğiz? Mesela Taberi, Maturidi, Gazali, Eb-u Hanife bu konuda ne demiş, kimse bir şey söylemedi.

    Mehmet Azimli ve ihsan Eliaçık Öztürk hocaya tam destek verdi. Hele ihsan Eliaçık hızını alamayarak vahyin hem manasının hem lafzının peygambere ait olduğu söyledi. Ebubekir Sifil ve Alparslan Kuytul doğal olarak ateşin muhalefet ettiler. Sifil’in konuşmasında telefonunu açıp Öztürk’ün montajlanmış iki dakikalık konuşmasını izleyicilerine dinlettikten sonra “bunlar küfür değil de nedir arkadaşlar?” demesi hiç şık değildi.

    Cündioğlu hariç hepsi tek ağızdan şunu söylüyordu: Bunlar islam Tarihi’nde yıllarca tartışılan malum şeyler. Ama buna rağmen hiçbiri bu tartışmaya ait bir metin ortaya koyamadı. Sözgelimi mihne meselesinde, kader meselesinde veya sıfatlar meselesinde yüzlerce metin görebiliyoruz ama bunun hakkında Öztürk’ün gösterdiği ‘mini’ ibare dışında bir şey göremiyoruz. Acaba çok metin var da biz mi bilmiyoruz?

    Eb-u Hanife, Taberi, Gazali, Kadı Abdulcebbar, Nazzam, Cahız, Zemahşeri, Cürcani bu konuda ne düşünmüş çok merak ediyorum. Keşke diyorum ileri seviyede bir Arapça bilseydim de bunları inceleyip tarama imkanım olsaydı! Bilebildiğim kadarıyla konuyla alakalı müstakil yazılmış iki eser var: Biri Abdülkerim Suruş’un “Nebevi Rüyaların Ravisi Hz. Muhammed”, diğeri Hamdi Tayfur’un “Vahyin Tarihsel Mahiyeti.” ilginçtir, ikisi de ilahiyatçı değil.

    Mustafa Öztürk’ü mezkûr yoruma iten saike gelince bu husus çok tartışmalı bence. Çünkü her şeyden münezzeh ezeli ve ebedi bir tanrı son sözündeki bütün kadrajını bir lavuk müşrik için mi sarf edecek dediğinizde bunun bir ileri aşaması her şeyden münezzeh ezeli ve ebedi bir tanrı bütün işini gücünü bırakacak, kainat içinde bir nokta bile yer kaplamayan insanın basit hareketleriyle meşgul olacak, onun için peygamberler gönderecek, sonsuz evreni yaratacak?

    Birinci soruyu mâkul bulup onun üzerinden yerleşik teolojiye muhalif çıkarımlar yapmaya çalışan uyanık bir zekanın ikinci soruyu görmemesi veya ıskalaması düşünülebilir mi? Halbuki bir açıdan ikinci soru birincisi sorudan daha önemli ve hayati bir soru. Onun için bir durum tespiti olarak daima diyorum tarihselci teolojinin bir adım ötesi deizm, iki adım ötesi ateizmdir.
    Edit : ek.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük