üniversite 1 de etkilendiğim hoş tatlı bir kız vardı. kendi halinde takılan ama endamlı, zarif, şaheser bir kızdı. bunun yanına oturdum. dersten 10 dakika önceydi. ders başlamadan bu kızla sohbet etmek istiyordum. bisküvi çıkardım önce kendi ağzıma attım sonra buna ikram ettim. teşekkür etti ve aldı. daha sonra benimle sohbet etmeye başladı. birkaç bir şey dedi. bende kızın konuşmasına sevinmiş olmalıyım ki ağzımda bisküvilerle cevap verirken kızın üstüne büskivi parçaları döktüm baya. rezil bir andı. bütün plan suya düştü. aşırı randıman düşürücü bir andı. neyseki kız mütevazi olmalı ki önemli değil dese de ben 1 hafta falan kendime sövmüştüm.
Çaycumada çalışırken kabız olmuştum,iki hafta sıcak çorba,su çay , yürüyüş her şeyi denedim olmadı neyse derse 10 dakika kala bir sıkıştırdı tam altı parça kolum kalınlığında diskilamistim.acayip rahatlamıştım.
eski sevgilime bir keresinde samimi olduğum kız arkadaşın adıyla hitap etmiştim saatlerce trip yiyip, izah etmiştim durumu. o kızın adını söylemem ile gözlerimi yumup şimdi sıçtın oğlum demiştim içimden.
sıçış değilde kusma ile ilgili bir hikaye anlatayım. ben takribi 5 yaşındayken bizim köyde ilkokul öğrencileri müze gezisine gidiyordu. ben okumsam da abim ve babam katıldığı için beni de götürdüler. sonra müze gezisi sırasında kapıda bir seyyar satıcı dondurmacı vardı. neredeyse tüm öğrenciler gidip ordan dondurma aldılar, biz de istedik babam bayattır ben paket alırım size deyip oradan almadı. iyi ki de almamış. dondurma bayatmış ve arabada gelirken -ki yol yaklaşık 1 saat- sırayla öğrencilerin mideleri bulanmaya başladı. bir iki tanesi tam otobüsün içine milletin üstüne kustu, diğerini zor yetiştik otobüsü durdurup yolun kenarıan kustu. otobüs adeta böyle kusma etkinliğine dönüşmüştü. pis pis kokusu hala aklımda amk. hayatımın en travmatik günlerinden biriydi. o gün bugündür açık dondurma ile aram mesafelidir.