akraba evliliği gibidir.
hem kardeş kardeşe bunu yaparsa elalemin sözlükçüleri ne yapmaz. randevu evine dönüşür mazallah. bu durumun engellenmesi için entrylere şap atılmasını istiyorum.
gereğinin yapılmasını arz ederim.
şanstır. hatun kişiye önce yazgığın entrylerle bir nevi ayar vericeksin ortamı hazırlıyacaksın sonrasında hatun kişi sana vericek. uzun ve yorucu bir yoldur aynı zamanda. yani illaki sözlükten sevişmek isteniyorsa denenebilir de. ha unutmadan kültürlü bir hatunla sevişmek sperm miktarını da arttırıyormuş. peki o zaman ilk sıraya giriyorum. (bkz: sevişmek isteyen yazarlar)
asosyalliğin dibine vurduğum bir gece, kendimi son derece yalnız hissederken sol frame in hızına kapılmış sürükleniyordum. bir o başlıkta, bir bu başlıkta meze oluyordum kucaktan kucağa... saçma sapan entryler giriyor, iğrenç espriler yapıyor ve eğleniyordum kendimce. zerre edebi değeri olmayan, bir gram bilgi içermeyen yazılar karalıyordum. ne oylanıyordu, ne okunuyordu. "tanrım nasıl bir yer burası?" diye düşünürken aniden yandı özel mesaj kutumun ışığı. korkudan yerimden sıçradım, o zamana kadar özel mesaj atan olmamıştı hiç bana. acaba hangi mesajım beğenilmişti? ya da hangisi eleştirilecekti? saçmaladığım için uyarı mı alacaktım? bu sorularla mouse'un okunu ürkek hareketlerle sağ üst tarafa yönelttim.
entry numarasına tıkladım. ben de çok güldüm. adam güzel yazmıştı. iyi de yazar ben değildim. neden bu mesajı benimle paylaşmıştı ki?
+ ben de güldüm. teşekkür ederim paylaştığın için. ama sizi tanımıyorum bile neden bu mesajı bana gönderdiniz?
- ya yanlış anlama, birkaç yazına denk geldim, berbat yazıyorsun, biraz feyz al diye gönderdim. hihihihi
evet aşağılanmıştım. tamam saçmaladığımı ben de biliyordum ama gururum, haysiyetim ayaklar altına alınmıştı. bunun intikamını almalıydım.
+ sen tecrübelisin galiba. ışığından faydalanmak isterim. malum yeniyim. bana yol gösterir misin? burası kasar ama msn var mı?
hemen msn adresini gönderdi. o gece sabaha kadar konuştuk. ukala tavırlarıyla beni yerin dibine soktu. güzel yazabilmem için örnek almam gereken yazarların sıralı tam listesini verdi. ertesi gün evden hiç çıkmadım, sürekli o yazarları okudum. hiçbir şey anlamadım.
bir hafta boyunca konuştuk. bırak saçmalamayı hiç yazmıyordum artık. sürekli msn de onunla konuşuyordum. artık sözlük dışında, gündelik hayatla, ilişkilerle ilgili de konuşmaya başlamıştık. sürekli sorular yöneltiyordu; "bir erkeği elde tutmanın yolları nedir sence?", "soğuyan erkeği döndürme yolu nedir?", "en komik anını anlatsana bana", "aşk hakkında ne düşünüyorsun?", "unutumadığın bir ilişkin var mı, varsa neden ve unutmak için neler yaptın?" ve benzeri... hepsine cevap veriyordum, saatlerce konuşuyorduk. bu süre zarfında sözlüğe hiç girmedim.
bir gece bu arkadaş hiç gelmedi msn'e. gireyim bari biraz sözlüğe takılayım dedim. geçen haftanın beğenilen istatistiklerine baktım. listeyi domine etmişti. 5 tane entry'si vardı. tek tek okudum. fakat... lan?! bunlar hep benim anlattığım hikayeler, yaptığım yorumlardı. msn de anlattığım ne kadar şey varsa, hepsini sözlüğe kendi yaşamış gibi aktarmıştı. karması tavan yapmıştı. işte şimdi gerçekten çok sinirlenmiştim.
bu kez ona anlatmadığım anılarımı yazdım. yine okunmadı ve oylanmadı. aynı akşam, ne kadar boktan yazdığımı, böyle yazdığım sürece kimsenin beni sallamayacağını söyleyip durdu. artık yeterdi. intikamımı almalıydım.
ertesi gün, ilk uçakla onun bulunduğu şehre gittim. otele yerleştim. mesaj attım. "aynı şehirde olmak bile bana yetiyor" dedim. neden geldiğimi sordu. "daha iyi yazabilmek için" dedim. laptopumu getirdiğimi söyledikten sonra, msn'de rahat iletişim kuramadığımı işi pratiğe dökmem gerektiğini anca bu şekilde anlayabileceğimi söyledim ve yanıma gelmesini istedim. bir saat sonra odanın kapısı çalındı...
sonra ne mi oldu?
"ben butonumu" sıvazlarken ona, insanların fikirlerini çalarak yazmanın hırsızlık olduğunu anlattım. ağzı dolu olduğu için pek tepki veremedi.
"ben butonum" içindeyken ona, kimin daha iyi yazdığını sordum. "şükela, şükela" diye inliyordu. sanırım artık üstünlüğümü kabul etmişti.
o günden sonra beni hep oyladı, övgü dolu sözler söyledi.
evet, artık ben de iyi yazıyordum.
sözlük yazarıyla sevişmek, aslında iyi yazıyor olduğunu kanıtlamanın yalnızca bir yoludur.