çağdaşlık bu değil, laiklik, modernlik falan da bunlar değil.
saati kolunu ısırarak tahmin edenlerin yaşadığı bi ülke hayallerdim hep. çocukça olsa da güzeldi. tertemiz anılarımı kumbaramda saklarım ben, ihtiyacım olduğunda da döker bakarım hepsine birer birer. hiçbir karesinde yer almadığım mutlu aile fotoğraflarından da nefret ederim, anılarım bunların dışında işte.
bugün yine kasvetle, korkularla uyandım güne. gün gerçi çoktan bitmişti çoğu insan için ama benim için yeni başlıyordu desem yeridir. kalktım ve odam buz gibin olmuş, taşak çatlatan soğuğu vardı afededersiniz. yatalak valideciğim katalitiği açmamış, başım ağrır diye beni düşünmüş. sordum neden açmadın 'aman siktir et heğri, iki battaniye örttüm üstüne' dedi. battaniyeyi yorganın üstüne örtmüş iyi ki, yoksa çok huylanırım. dişime falan deyince kanım donuyo ya. kalktım direk; yatalak valideciğim 'kahvaltın hazır badem yüzlüm, adonisini yesinler ya gel bakim' dedi.
'ya lan bak anne sabah sabah naletleşiyom bulaşmayın bana bıktım heğri' diyerek kahvaltı etmeyeceğimi dolaylı yoldan anlatıp, sinirli olduğumun altını çizdim. kahve yaptım ve bir uzun parliament çıkardım karizmatik şekilde. mutfak dolabından yansımama bakarak; ' vay be sokağa çıksan seni anında yerler olm' dedim. napiyim allah böyle güzellik vermiş övünmeyelim mi bea?
geldim bilgisayarımın başına oturdum, elimde sigara yanımda kenarda kahve. akşamdan içtiğim sigaraların kokusu sinmiş ciğerlerime. tabii ki ana sayfam uludağ sözlük. bence siz de yapın. hemen açtım baktım ki özel mesaj gelmiş. tüm irriteliğiyle yanan kutuma tıkladım.
gelen mesaj; merhaba...
iyi bir dindariyatrist ve gönül adamısın. öyle de büyük bi kalbin var ki yane inanılmas. benim biçok problemim var. birtakım cinsel açlıklar çektim vakt-i zamanında. bunun bedelini ise bir sözlük yazarı erkekten çocuk aldırarak ödedim. beni kirletip attı, ben onu iyi bi erkek sanmıştım yhaa. bebişim beni halleder misin? işimi yani.
yüreğim el vermedi. hemen cevap attım. tamam hanfendi halledeceğim sizi dedim ve telefonunu verdi. uzatmayacağım telefondaki muhabbetimizde 20 yaşında ve izmirli olduğunu vurguladı ve her ne kadar izmirli olsa da, benim kalbimin her insana açık olacağından falan bahsetti. yufka yürekliliğim tuttu ve hangi erkek yazardan çocuk aldırdığını sordum. bugün istanbul'da imiş. tesadüfe bakın ki avcılar da imiş hem de. hemen gel dedim buluşalım.
hemen özel günler için sakladığım baksırımı, hakim gömleğimi giydim ve arabamı garajdan kaptım, gül kokumu, hacı yağımı falan sürdüm neyse işte.
hülasa, buluştuk en nihayetinde. tanışmıştık bu yüzden tanışma faslını geçtik. sordum ona;
hbbia: sözlüğe nasıl düştün?
izmirli kız: bilmiyorum ya düştüm işte bi şekilde canımcım benim ya.
hbbia: ne kadar oldu çocuk aldıralı?
izmirli kız: 1 hafta oluyor ya. çok kötüyüm ben ya aşkım, bebişim, of kaslıymışsın gerçekten.
hbbia: anlıyorum, tövbe edelim haydi diyerek pastanede tövbe ettirdim ve devam ettim; sözlükte birtakım
cinsel açlık çeken çok erkek var, gel bakiyim sen şöyle.
o an kendimi kaybettim sanki. du bi tuvalete kaçiyim ben diyerek ayrıldım masadan. birtakım hormonlarım var erkeğiz biz de kardeşim. sarı saçlı, mini etekli bir kız düşünün işte. gayet de sevişilir yani. neyse döndüm falan yüzümü yıkadım açıldım biraz.
hepsi yalanmış, benden yardım istemesi yalan, benim iyi niyetimi kullanmak istemiş.
bana ne dedi biliyor musunuz? sırnaştı, adonis kasıma dokunmaya çalıştı, masa altından ayaklarını cinsel uzvuma falan sürttü.
hemen eve kaçtım ama hala ağlıyorum, hüngür hüngür ağlıyorum.
izmirli kız: napcaksın ya dindarlığı, boş iş bunlar gel hayatımısı yaşayalm yane.
hbbia: hanfendi orospuluk yapmayın ben bakirim hee.
yardıma gittik ne gördük işte. benim hayatım da düzenbazlarla uğraşmakla geçiyor arkadaşlar.
hadi ben bi garip kulum, hadi ben safım, hadi beni kandırdın da; inim inim nokia şarjı aratan yüce mevla'yı nasıl kandıracaksın be güzelim. yazık, çok yazık.
başına, her insanın basına gelebilecek bir olay gelmiş bayandır.
benim bu bayandan ve bu bayanı merak eden sözlükçü arkadaşlardan bir isteğim var yalnız. tamam merak edip okumuş olabilirler ama yine de sakin olup hiç bir şey yazmamaları. bakalım ne olacak?
doğarken tepe üstü düşmüş insan modeli. tepe sersemi olanların da can sıkıntısından saçmalamasına bir örnek.
bak ben bile sıkıntıdan saçma saman bir yımırtayı eşeledim. can sıkıntısı neler yaptırıyor insana di mi şekerim.
anlaşılamayan bir ifadedir. izmirli (niye kent ismi vurgulanıyorsa) kadının sözlük yazarında çocuğu mu kalmıştır, kimle aldırtmıştır o çocuğu bu yazardan vb. vb.
giri altına yazılanlar ise hepten bir faciadır.
izmirli tüm kadınlar kaltaktır ana başlığında çocuk aldıran kadınların kaltak olduğunu hatta sevişen tüm kadınların kaltak olduğunu empoze etmeye çalışmıs tespitleriyle her zaman gözümüzün nuru olan çok muhterem hbbia 'nın kendini tatmin etmek için açtığı başlık olmaktan öteye gidemeyecek tespittir.
troll nam mahlukatın yazdıklarını "ay işte milleti gaza getiriyo! tabu deviriyo!" çerçevesinde alkışlayan kitlenin embesilliğini ya da yapan zavallının (her görüş ve inanıştan) aslında muhafazakar bilinçaltının bağırsaklarını boşaltma biçimi olduğunu söylemek ortaya yeni bir şey koymak olmasa da bir çok kıt zekalının ıskaladığı bir gerçeğe parmak basmak açısından gerekli ne yazık ki.
güya trollenen konular hakkında yeni bir sözü olmayan troll, idealize edildiği şekilde varolduğuna inandığı sorunu, uçlarda bir kurmaca doktrinle meselenin her iki taraftan izleyicilerini ajite ederek aktüel hale getirmeye çalışan bir don quixote olamaktan çok uzaktır prensip olarak. ajite edilen konular bireyleri sürmenaj edecek kadar sık ve artık gına getirecek kadar çok tekrarlanmakta troll ve ona sözde tavır koyan kitlenin kitlesel kendinden geçiş sekanslarıyla yaşanan toplu histeri nöbeti, aslında varolan sorun hakkında ortak akıl'a yeni ya da çözüm odaklı hiçbir netice getirmemektedir. yaşanan sadece ve sadece sorunlu bir kişiliğin olabilecek en sapkın (altında çok derin cinsel yetersizlik ve/veya tatminsizlik ipuçları barındıran) şekilde ilgi açlığını gidermesidir.
troll denen yaratık cinsinin yaş, meslek, cinsiyet açısından genel bir profilini çıkarmak mümkün değilse de; mental olarak dışarıya (normal hayatında yakın çevresine yani) vermeye çalıştığı izlenimin aksine duyarlılık kaygısı taşımayan, kurallardan ve otoriteden korkan ama aynı zamanda dev bir egonun altında ezilmiş (kendi egosu veya anne, baba, eş gibi baskısı altında olduğu figürlerin egoları) bencil sosyopatlar olduklarını söyleyebiliriz. bu tipitiplerin en büyük paradoksları ise gerçek hayatlarında savunusunu yaptıkları ideallerin tam zıttındaymış gibi duran trolleme ediminde kullandıkları üslup, fikriyat ve hissiyatın aslında zihinlerinin gerçekten rahat ettiği asıl düşünsel iklim olmasıdır. yani başka deyişle; aslında trollerken gerçektirler. amerikalıların çok güzel özetlediği gibi "bazen her şey göründüğü kadar basittir"...
verişken hatun profili ile muhafazakar kitleleri, cinsellik odaklı muhafazakar eleştirileriyle sözde modernistleri galeyana getiren bir takım kifayetsizin tepkileri okurken ekran karşısındaki gülümseyen ve cinsel şehvet patlamasına yakınsamış tatmin ifadesi taşıyan yüzlerini hayal etmek zor değil. bu yaratıkların sattığı konular bazı değerleri erozyona uğratırken kendileri popüler olmanın keyfiyle mutluluktan uçmaktalar. moral ve etik altyapı içinse büyük ihtimalle bunun bir tür duyarlılık yaratma ve zihin tokatlama eylemi olduğunu savunmaktalar kendilerini şahsen tanıyanlara. ancak ortada dikkatle baktığımızda görünen tek şey kendi bokuyla oynayan ve bunun için aslında yaşı oldukça geçmiş toramanlar. üstelik bunu yaparken dışkının bağırsaktan çıkması için de sabredemiyorlar. parmak içerde ve son boğumuna kadar zorlanmış durumda belli ki... sinirlerin çok yoğun olduğu o bölgenin çok kurcalanması ise doğal olarak "delikanlıyı bozuyor".
bu ailesinin şu ya da bu şekilde şımarttığı, geçim vesaire sıkıntısı çekmemiş, yenmemiş yedirilmiş, giyilmemiş giydirilmi gürbüzlerin keşke değerlere ve "insan"'a saygıları olaydı da "ibne mibne ama bak duyarlı adam" diyebilseydik. ancak duayarlı oldukları tek yer anüs cidarları.onu da burada açıpgelene gidene parmaklatarak buna da sosyal deney ya da duyarlılık arttırıcı edim süsü vermeye çalışarak yaşayıp gidiyorlar. polyanna olmaya çalışırsak burda bu trollüğü yapmasalar komşuların çoluk çocuğuna hallenecek ya da kendi annelerini, sevgililerini, eşlerini kamuya açmaya çalışacak tipler bu gibi tosuncuklar. ama her ne kadar itibar görmeseler de yeterince tekrar realiteyi doğurur bu yüzden erdem sahibi insanların sahip çıktıkları değerlerin üzerinden anal (ona göre zihinsel, bana göre çikolata) mastürbasyon yapmalarından rahatsızım. bir yolunu bulup profesyonel yardım almalarını ve düzgün insanların sahip olduğu değerlerden uzak durmalarını öneriyorum...
son bir söz de bu tip insanlarla özel ilişkileri olanlara;
dost, arkadaş ya da sevgili bağlamında temasta bulunduğunuz bu tipler için ne kadar bahane üretirseniz üretin bu adamlar burada ne yazıyorlarsa o'durlar. ne eksik ne fazla. kendisi ne derse desin sapığı tasvir etmek adına bunca sapıklaşabilen biri hangi uçta olursa olsun normal değildir. dikkatli olun ve uzak durun bence. benden size bir abi tavsiyesi...
sırf bu başlığı açıp altına entry döşendi diye herhangi bir bayan yazar tarafından kadınları aşağıladığı gerekçesiyle ya da iddiasını ispat etmesi istemiyle savcılığa şikayet edilmesi halinde yazarının başını ciddi anlamda belaya sokacak yazıdır. he canım he savcıya da ben trollük yapmıştım aslında dersin. savcıda verir şükunu sana.