bir sözlük yazarı ile imkansız bir aşk yazışması

entry15 galeri0
    ?.
  1. bir sözlük yazarı ile olası bir aşk yazışması ardılıdır, yazılmıştır, kurgulanmıştır,

    hayaldir,olması da istenebilir, nefrette edilebilir.

    edit: bir sözlük yazarı ile olası bir aşk yazışması içine aktarıldığından anlam bütünü bozulmuştur. tekrar düzeltmeye çalışılmaktadır.
    0 ...
  2. 1.
  3. hayal ile gerçek arasında olabilecek bir aşkın yaşanmasıdır

    ve yazıya döküp aktarılmasıdır.

    ihtimaldir, zordur.birbirimizi beğenmek ise en güzelidir.
    0 ...
  4. 2.
  5. yazıya sondan başlanmıştır:
    +
    bana hissettirdiklerine isim koyamıyorum ve haklısın sanırım hiç bir yaşıtımla seninle konuştuğum gibi konuşamazdım.
    sen belli bir yaşanmışlık geçirmişsin belki de bu yüzden senin fikirlerini çok önemsiyorum.
    ve seninle konuşmak isterim umarım bir gün birbirimizin gülümsemesini de görebiliriz.
    0 ...
  6. 3.
  7. ++

    güne seninle başlamak ne güzel, seninle de güzel bence. ŞiiR BiLE YAZARIM ŞiMDi SANA..

    +

    ÇOK NAZiKSiN ( gülücük)
    2 ...
  8. 4.
  9. ++
    hiç gülümsemediği kadar gülümsettiğimi söyledi bir gün bana,

    gülümsemenin zaten kendisine çok yakıştığını, benden dolayı gülümsediği zaman ise içinde karıncalanan duygularının kelebek

    kanat çırpışı gibi hissettiğini anlattı.

    biraz da tenini ısıtabilecek şekilde titreyen bacaklarına bir anlam veremediğini, tanımadığı bilmediği bir adamın kendini nasıl böyle

    etkileyebileceğini, korktuğunu, ancak boğazının kurumasına, teninin terlemesine, geceleri uyuyamamasına bir anlam veremiyordu ki

    rüyasında ne hikmettir bir bedene büründü o hayali sevgili.

    onu istiyordu içinde. içinde derken onun bedeni içinde onun acısını hissederek ona kendi sevgisini verebilecek bir duygu

    bir his verebilmek, hayatın anlamsız kargaşalarından uzakta bir hayat yaşamak arzusu ve eğer bu o olsa ne olurdu.

    neden bunlar böyle değilde, tanıyormuş gibi yaklaştığımız hayattan alamadığımız dersler ile hüzün çöker içimize.

    emin olmam için de yemen de etmişti. ancak yeminlere inanmadığımı unutmuştu yada o kadar bir büyük bir duygu ile anlatmak istiyordu ki

    bana bahsettiği gülümserken o gamzelerinin güzelliğinin üzerine ant içse inanırdım zaten.

    o güzel tarifi ise kendinden güzel bir anlatım ile erkekliğimi uyardı hiç istemesemde bu düşünce de onu böyle masum hissetmek isterken.

    ve sonra o da bu masumiyeti bir tarafa bırakıp yanında "ben" niyetine sarıldığı yastık ile uyuya kalmıştı ve rüyasında

    dokunan adamı düşündü o sabah kalktığında

    ve gül reçeli kahvaltısı ısmarladı kendisine tarihin eski yolculuklarına göndermeler yaparak...

    rüyasındaki son sözleri hatırladı çayını yudumlarken:

    "madem isterdin dur ben sana birazcık tarif edeyim;
    şöyle ki sol yanağımdakı sağ yanağımdakinden daha az,
    daha içten gülümseyince görülen gamzem bile çıktı şiirini okurken".

    rüya mıydı, gerçek miydi ? anlayamadan hayatına devam etti, bilinmeyen yolculuklara.
    0 ...
  10. 5.
  11. ++
    bir daha düşün bence şimdi akranların ile mi yoksa benim ile mi daha yoğun ve farklı şeyler konuşabilirsin? duygulanabilirsin?

    deneyim dediğimiz şey; zaman ile yaşadıklarımızın üstüne kattığı şeylerdir. bazen bunu bire bir kendin yaşamak zorunda kalırsın. bazen de ;bir deneyimlisinden tecrübe edinir, işine gelirse bir zaman kullanırsın.
    şimdi inan senin olduğun bir zaman diliminde ben de olmak isterdim, ancak o zaman alacağım zevk ile şimdiki aldığım zevk benim için aynı olacaktı.
    şimdi ki gibi rahat ve yakın hissedecektim kendimi sana karşı, senin aksine.!
    ama sen benimle görüşmeye devam edersen aramızda yaş farkı kalmaz, önemli olana; beyinlerin frekansına önem vermeye başlar ve mutluluğu bu noktada zevk ile aramaya devam edersin.
    belki ömür boyu ben senin yüzünü görmeyeceğim, bilmeyeceğim senin gülüşündeki tebessümü!
    ancak ben bileceğim ki sen diye biri var, sen oldun bir zaman bu hayatta.
    sen bir zaman geldiğinde önceliklerin benden uzakta bir yere odaklandığında üzülmeyeceğim yanımda olmadığın için,
    sevindiğim şey ise senin de bir dünyan olduğu gerçeğini unutmayacağım, sen de unutmaz isen bu dünyada bir insan vardı ve ben onun ne kadar yüzünü görmesem de o benim bir parçam, o benim adını koyamadığım duygularımın türk dilinde ki telaffuzu dersin,
    gözlerimden öpermiş gibi düşünürsün.
    soğuk grimsi bir metalin hissini alır gibi.

    kalırsın sağlıcakla bir daha hiç görüşülemeyecekmiş gibi.
    0 ...
  12. 6.
  13. +
    haklısın galiba, senin deneyimlerin, benim daha haberim olmayanlardı. ondan dikkatimi çekti yazdıkların.
    0 ...
  14. 7.
  15. anlamak istemek, tanımaya çalışmak için büyük kelimeler harcamış bir insana atıfta bulunmaktır.
    bir nevi tüm gösterdiği emeğe hakarettir.

    bu sebepten dolayı ve görüştüğü sürekli duygularını saklarken kendisi tüm
    açıklığı ile kurgusallığa büründürdüğü duyguları aktarabilmiş ve biraz samimi duygu beklemektedir.

    duygu yüklü bir insanın içinde ki duyguları, yaşanmamışlıkları, yaşamak istediklerini anlatabilme çabasında kendisine bu atıf ile haksızlık edildiğini anlatmaya çalışılmıştır.

    okunmayan mektuplar okunmuştur.

    biraz kurgu, biraz gerçek, biraz istek, biraz arzu, biraz yazarlık biraz kendini sorgulama biraz karşı tarafı sorgulama sonuçta bizi biz yapan değerlere ulaşabilme çabasıdır kendimizi anlatabilmek.

    size, sana, ona bir şekilde kavuşulur, kavuşulmaz, ancak fazlası istenmemişken sizden sohbet etmenin güzelliklerini bacaklarınız arasında aramayan bir erkektir bunları yazan.
    0 ...
  16. 8.
  17. büyük bir sessizlik gecesi, soğuk kemiklere kadar işlenmiş ve sis.

    yaptığımız tüm ayıbın üstünü örter. kendimize duymak istemediğimiz gerçeklerden öte yalan da

    olmayan o acımasız,tekrarı olmayan zevkin zirvesini verir içimize.

    sessizlik, sen yoksan yanımda, bir anlamsız gece daha geçirmeme sebep olur, bu sisli havada bir başıma.

    var olmadığın zamanları düşesim gelir hayatımdan, sen olmadığımda yanımda.

    bir mecaz, bir hiciv, bir ten, bir buluşma noktası senin deltanda ıslak zemin,

    ve kayarken temkinli, kontrolsüz içinden bir duvara çarparım, bu ne zevktir ki acıması gerekirken mutluluk veren his.

    bir çukur, küçük ve narin nemli zeminde, üstünden geçtim ki tepeler var önümde ortada bir vadi.

    rahatça kayarak boğaza doğru giderim bir yudum rakı içmeye, kayarken tüm ıslaklığına,

    yağmurlar yağar üstüne, ve elmacık kemikleri elma gibidir, ısırırım.

    biraz mahçup, biraz bakir, biraz kaybetmişliğimiz de işin içinde, ne masum bir tepe, ne bakir bir delta,

    ne ulaşılmamış bir vadi kalmadı derken, sabah oldu ve ne sis ne soğuk ne yağmur seni bana getirdi tekrar.
    1 ...
  18. 9.
  19. - bak gözlerime bana yaşamayı tarif et.
    0 ...
  20. 10.
  21. ve son---

    büyük bir sessizlik gecesi, soğuk kemiklere kadar işlenmiş ve sis.

    yaptığımız tüm ayıbın üstünü örter. kendimize duymak istemediğimiz gerçeklerden öte yalan da

    olmayan o acımasız,tekrarı olmayan zevkin zirvesini verir içimize.

    sessizlik, sen yoksan yanımda, bir anlamsız gece daha geçirmeme sebep olur, bu sisli havada bir başıma.

    var olmadığın zamanları düşesim gelir hayatımdan, sen olmadığımda yanımda.

    bir mecaz, bir hiciv, bir ten, bir buluşma noktası senin deltanda ıslak zemin,

    ve kayarken temkinli, kontrolsüz içinden bir duvara çarparım, bu ne zevktir ki acıması gerekirken mutluluk veren his.

    bir çukur, küçük ve narin nemli zeminde, üstünden geçtim ki tepeler var önümde ortada bir vadi.

    rahatça kayarak boğaza doğru giderim bir yudum rakı içmeye, kayarken tüm ıslaklığına,

    yağmurlar yağar üstüne, ve elmacık kemikleri elma gibidir, ısırırım.

    biraz mahçup, biraz bakir, biraz kaybetmişliğimiz de işin içinde, ne masum bir tepe, ne bakir bir delta,

    ne ulaşılmamış bir vadi kalmadı derken, sabah oldu ve ne sis ne soğuk ne yağmur seni bana getirdi tekrar.
    1 ...
  22. 11.
  23. kısa bir öykü başlangıcıdır:

    bir bahar mevsimi, daha geldi derken , nereden çıktı bu kar dedim içimden.

    o sırada be kapı zili çaldı ve sen.

    evet sen ve soğuktan olsa gerek, senin kırmızı al yanakların.

    seni bana getirdi bu havalar, tam da sıkıntı basacakken içimi...

    hoş geldin derken içeri gel demeyi unuttum birden...

    hoş geldin.

    ancak sen bana gelmek için erken değil miydin?

    ben bu kar yağan hava da; bir kadeh kırmızı şarap, az biraz peynir, çerez ve meyve sunmak isterdim.

    diğerleri tamam da sen bir kadeh içtikten sonra ya bu masumiyeti kaybedersen. -zaten ben seni isterken bir de-

    seni ben ;

    "sen hayatım da olduğun için sevdim", dedim ya senden " benim ömür boyu görmesem de bir daha hayatımda, kal orada, kalbimde

    bir aşk, beynimde ise seni büyütmüş bir sevda gibi...

    devam eder bu...
    0 ...
  24. 12.
  25. geçen hafta kahvaltı sözümüz vardı, yine bir pazar sabahıydı, tek fark o zaman açık havada güzel bir kahvaltı yapabilme umuduyla

    yola çıkmıştık. ne oldu da buluşamadık, şimdi ki gelmen sanırım bir özür gibi. ancak korkutur benin hep: bir özür gibi yapılan

    ziyaretler, aşar amacını, özür den ziyade artık bir sonra ki aşamalar geçilerek hızlı adımlar ile ilerlenir duygular.

    kahvaltı ya dönelim : sen, ben, tanımlanamayan duygular, tanımlanamayan aşk,biraz reçel, gül reçeli olsun, biraz yumurta, bel ki

    sucuk, bal, tereyağ, az biraz da soğuk ve kar mı, yağmur mu ? belli olmayan bir hava durumu.

    tek bilinen senin üzerinde ince bir bluz, hafif bir dekolte ve abartısız bir makyaj. tarif ettiğim gibi giyinmiş ve gelmişsin.

    bu sabah sanırsam birimizin en çok istediği ve diğerimizin bundan sonra hep isteyeceği bir duygula doğru ilerleyeceğiz kahvaltıdan

    sonra...

    devam eder bu...
    0 ...
  26. 13.
  27. evet daha fazla görüşebilmek erken mi bilmiyordum.

    içimde sana olan duygu masumiyetini yitirir diye korkuyorum:

    "gerçekten erken mi bilemem ama görelim sürekli bence birbirimizi", heyecan şuan da beynimde değil.

    bacak aramda. arzulanmanın, istek duyulmanın verdiği his ile sabah sabah tüm duygularımın uyanmasına sebp olmuştu.

    ben onun masum gamzelerine aşıkken, o bana kalbinden koparıp verecek tüm anahtarlarını duygularının.

    bazen yazmak değil, klavye ile dokunmaktı şimdi senden istediğim, ve ben sana dokunayım derken kendime dokunmuşum seni bu kadar

    arzuladığımı bilmez iken.

    devam eder bu...
    0 ...
  28. 14.
  29. bu kadarına bir erkek evladı dayanamazdı,

    her şeyin ilk olacağını anladığında ise ;

    hem bir suçluluk, hem bir utanma ve yüz kızarıklığı, hem de yüksek bir enerji doldu içimde.

    istememek imkansızdı.

    onun kuytuluklarına ulaşmak istemek, kendinden başkasının dokunmadığı yerlere dokunmak,bunu düşünmek bile hayal iken,

    ben çay almak için gittiğim mutfaktan döndüğümde gördüklerim ile artık sözün bittiği yere gelmiştik.

    devam eder bu...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük