sana dün gece ve az evvel uyandığım bu gün neler oldu anlatıcam! dün akşam ayşen'e gidecektim ya hani, işte hakikaten de gittim. ama ondan öncesi ve anlatmam gereken başka şeyleri yazacağım şimdi. ayşen'e ay yükseldiği sıralar gittim. yolda 5-6 lavuk gördüm, hepsi içiyodu. hepsi sonra afedersin mal gibi bağırıyorlardı. meğer içtikleri şeydenmiş, bir tanesi beni çağırdı. arkadaşlarına da ulan kedi içer mi gi lan dedi, duydum. gittim o lavuğa, diğer kolpalar da arkadan gülüyorlardı. böyle bir bardak verdiler, içine sarı bir şey döktüler, köpürüyor filan. onu içtim. bunlar ben içtikçe güldüler, sonra o eleman ahahaha içiyo lan dedi, o öyle diyince tabi içicem lan dedim, devam ettim. ben onlardan daha delikanlıyım çünkü. içtim işte! günlük boğazım bi garip oldu, karnım bi yandı.. anlatamam. ama böyle bir yandan da içim gıdıklanıyor. ulan herifler gitti, kafam bi milyon. yolu şaşırıyorum, arabaları zor görüyorum. bana verdikleri neyse a.k, içerken bi zevkliydi, sonra boka sardı. ayşeni bulamadım o sıralarda, düşün yani. o içtiğim neyse günlük, tekrar içesim var dertlerimi unutuyorum. hehe. neyüse ayşen'in oraya gittim, iki seslendim, uyuyormuş kızdı. ne bağırıyorsun ulan dedi, sarhoş musun sen dedi. sarhoşluk ne ayşen bana anlatsana dedim. ama böyle yavşak yavşak konuşuyorum. o da anlattı, sahibim de içerdi dedi. sonra bana bir iki ot yedirdi. kustum bi de a.k ! of onun yanında olacak şey mi? fakat o anaç davrandı, takmadı bunları. saatlerce konuştuk ayşenle. benim anlatacak pek hikayem yoktu, yine de bir iki komik olayım vardı. ona satanistleri anlattım. çok güldü. ilk cinsel ilişkimi ve fare yemeye tiksindiğim zamanları anlattım. utandı filan. ben hala yiyemiyorum fare dedi. sanırım acıyor onlara ve midesi de kaldırmaz diye düşünüyormuş. çok tatlı lan dedim. yemesi lazım fare über bişey. ah be günlük, şu lan lafını da atamadım ağzımdan. hatuna lan dedim düşünsene. o gece sabaha kadar oturduk, yanyana uyuduk. sonra o benden evvvel uyanmış, sen akşamdan kalmasın dur ben sana simit getireyim dedi. gitti getirdi. simitten de kurtuluş yokmuş, sevmeyi öğrenicem. kahvaltımızı ettikten sonra ben dönmem gerektiğini söyledim ve çöplüğe geri döndüm sözlük. yalnız, dünki lavukların elinde duran şişeden çöplükte buldum. dibinde ne kadar varsa hepsini yaladım. 6 şişe falandı. böyle yine bi hoş, yine bi ruhum cilalanmış gibi hissettim. dertler gitti, çocukluğumu hatırladım. uyumuş kalmışım işte. uyandım da sana yazdım hemen. kafam bi ağrıyo sorma gitsin! lan o otlardan da yok burda. ooooof offff! canım o şeyden tekrar tekrar çekiyor. önce whiskas sonra bu. günlük benim iradem zayıf oldu, alkolik oldum, bağımlı oldum, sorunlu oldum bi de aşık oldum napıcam!?
not: cemil'i de unutmuyorum a.k. öyle sarhoş marhoş oldum diye sanmasın ki hesabını kesmiycem. aleme sarhoşluğumla madara oluyor olabilirim ama onu da oyuncak edebileceğimi herkes biliyor, sen de bil günlük.
Edit: Maalesef hikayenin başını yazan yazar kişisi, entarilerini uçurdu. bu yüzden devamını getirdiğim hikaye piç oldu. şimdi siz bilmiyosunuz cemil kim, satanistler kim, kedi neci. doğaldır, bilmeyin. pezzo soprano yazar kişisi o entaricikleri geri getirirse herşey çok daha güzel olacak ama.*
whiskas denen illet aklımdan bir türlü çıkmıyor. bunu bizim lavuklara anlattım, onlar ne olduğunu bilmiyorlarmış. ayşen var dediler, o evvelden ev kedisiymiş, sahipleri hamile kalınca dışarı atmışlar. şerefsiz a.k bu insan denen mahlukun hepsi. şerefsiz dedim de, aklıma cemil geldi. onun da kalemi kırılacak günlük, kulağımı unutmuyorum. neyse, ayşene sorarsak en iyi o açıklarmış bu whiskas durumunu. ayşen genelde yeşil alanlarda takılıyor, parkları seviyormuş. haliylen biz de onu parklarda aradık. ama ne geziydi ha, bu gerizekalı insanoğlunun veletleri, parklarda öpüşüp duruyolar. acaba ayşen de mi yolun yolcusu bir kedi olmuştur, yolda onu ararken, hep bunları düşündüm. hem hamile iken dışarı atılması falan, içim acıdı be günlük. ben sokaklarda doğdum, yerimi hiç yadırgamıyorum. ama ayşen o hamile haliyle ne zor günler geçirmiştir kim bilir.
hızlı geçiyim buraları, ayşen'i bulduk. belki benle yaşıttı yahut bir yaş falan küçüğümdü. yaşımızın artık hafiften ileri olmasına rağmen güzel sayılırdı. bembeyaz tüyleri ve yeşil gözleri vardı. sadece kuyruğunda ve boynunda lekeli kısımları vardı. buradan babasının ankaralı olduğunu anladım. annesi de sanırım sokak kedisiymiş. ayşen sanki kötü günler geçirmemiş gibi mutlu davranmaya çalışıyordu, benimle tanıştığında sadece biraz çekingen davrandı. ben de çocuklarının ne durumda olduğunu sordum, öyle konuşunca kötü bir niyetim olmadığını anladı ve çekingenliği kalmadı. 4 yavrusundan 1 tanesini yaşatabilmiş, yaşayan yavru da onu terk etmiş. sokaklara alışmış, zorluklar kalmamış. üstelik her gün kendisini besleyen bir adamcağız da varmış. whiskas'ı anlattı sonra. kediler için özel üretim bir yemekmiş whiskas. içinde balık filan varmış, vitaminleri bolmuş. düzenli olarak yersen ayı gibi olurmuşsun. bir de yedikten sonra su içmek gerekirmiş. ondan sonra zıkkım midede şişer ve bizi uyku basarmış. meredin bütün hikayesini dinledim, canım çekti yine. canımın çekmesi de içinde kedinin beğeneceği ve sevdiği herşeyin bulunmasındanmış. nerede bulabileceğimizi sordum, marketlerde satıyorlar dedi. meğer insanoğlu evde beslediği kedi için özel alırmış onları. adını daha evvelden çok duyduğum para denen kağıtla alınıyormuş. ulan benim çöplükte bi beş milyon yazılı kağıt var, onunla alınır mı ki günlük? bilemicem neyse, ayşen bunları anlattı. sonra biz mahalleye döndük. aklım çok karıştı. insanoğlu kediler için özel alıyormuş. ulan ben bu insanı bildim bileli şerefsizdir, niye öyle bir şey yapsın ki? yoksa günlük bazı olaylar var da ben mi bilmiyorum? halbuki gazeteleri okuyorum yerlerden. allah allah. acaba bilmediğim yerlerde kediler insanlara üstün mü çıktı? of hiç sanmıyorum, aptallaştım. herhalde şu ev kedileri yesin diye sahipleri alıyordur. bu fikri kabul etmem gerek. mama dedikleri şey işte. ama kabul edemiyorum ki günlük! insanoğlunun eline bakan kediler olduğunu kabul etmek istemiyorum! biz asiliz ve atalarımız gibi vahşiyiz, onlar insanların kedileri değiller! onlar sadece çıkarları için insanlarla takılıyorlar! bizim ev kedisi necmi balkondan öyle anlatmadı mı? iki kuyruk sallıyom sırtımı kaşıyolar demedi mi? yok sözlük, yok. biz gururumuzla ve asilliğimizle yaşarız, o kadar kepaze değiliz. inanmayacağım bu duruma. ademoğlunun mekanı değil dünya, hem onun, hem benim mekanım. o sadece şeklini değiştiriyor, ben de istesem değiştiririm belki. ne var? neyse düşünmeyeceğim daha fazla. ayşen'i ziyaret edeceğim bu akşam. bilmiyorum ama içimde bir his, ona git diyor. haydi hayırlısı.