bir gecenin karanlığında sevdiğine açılamayan delikanlı, beyaz atlı prens edasıyla yine sevdiğinin yanına koşmaktadır. hatun kişisi bir şey istemiştir ve delikanlı da hiç düşünmeden kabul etmiştir. istek yerine getirilmiş ve delikanlı bunun mutluluğu ile hatunun yanına gider yanağına konan ufacık bir buse ile sevinçten uçar. ama uzaklardan gelen bir araba hatunun yanında durur. çıkan adam hatunun beline sarılır ve arabaya binerek çeker gider. delikanlı titremektedir... sevdiğinden aldığı küçük bir öpücüğün mutluluğu ilemi? yoksa hatunun ellerinden kayarak gitmesinin hüznüylemi...
- asım noldu sana titriyorsun hasta falan mısın?
+ yok mine, seni seviyorum sevgiyi ifade etme tarzım bu.
- sesli moda geçsen?
+ hieyyyyyt seviyorummm uleeeen.oldu mu?
- hım anlıyorum. sen sevme beni ya boşver.
+ ?!?'+?!
bir bilinmez neden titrer bilemez insan soğktan titrer gibi ama içinde sıcak bir telaş vardır gözlerine bakamaz insan elini tutsa kalbi yerinden fırlarcasına çarpar bir simiti ikiye bölemezsiniz o an dünya durur ve siz ayrı bir yerdesinizdir düşünemez konuşamazsınız ve yanınızdan gittiği an özlemeye başlarsınız...tekrar görmek için bir saniyeliğine olsa bile günlerce beklersiniz,geçen zaman diliminde hayalinizde ona kuracağınız cümleler vardır ama karşılaştınız yine söyleyemzsiniz susarsınız...çok basit gibi görünen üç harftan oluşan bir adı vardır tarifsiz ve anlamını hiç bir şekilde ifade edemiyeceğiniz AŞK tır adı ulaşılmaza giden yol...
bunu yapan insan başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi olmak yerine içi buz dolu küvete girmiş gibi olur utandığında da. sevdiği kızdan " seni seviyorum berksancan " ı işittiği zaman " brrhhhhh " der. sanıldığı gibi kalpsiz, duygusuz soğuk bir insan değildir ama duygularını bu soğukluk çerçevesinde yaşıyordur. ama olur olmadık yerde, zamanda titrememesinde yarar olacaktır. kahvede falan da sevinir maazallah sonu olur. titreye titreye gider.
