sözükteki herkesi birer köşe yazarı ya da edebiyatçı olmadığı için normal sayılabilecek bir durumdur. ya da herkes şatafatlı cümleler kuramayabilir; okurken "gayet günlük dil kullanmış bu" bile diyebiliriz. belki de sözlük yazarlığı bazılarının kafasında olduğu kadar büyük bir statü olmayabilir, bu da çok doğaldır. olması gerekenin bu olduğunu bile iddia edebiliriz.
illa birine ithamlarda bulunulacaksa bu hedef yazarlar değil o yazarları (ya da yeni yetme it kopukları(!)) yazar yapan yönetim olmalıdır; "üç beş cümle kurdum köşe yazarı oldum" cuların üzerinden ego tatminini yapacakları sıradan sözlük kullanıcıları değil.
(bkz: maharet oda kadar bilip, kapı kadar anlatabilmektir.)
ama bu demek değildir ki: hiç bilmeden saçmalamak 1 yaşındaki çocuk gibi ezberlediği kelimeleri sıralayıp cümle oluşturmak iyi bişey. azla çok şeyi anlatabiliyorsa saygı duyulmalıdır.
(bkz: lafı gediğine oturtmak)
Yazar olarak pek çok kusurum olduğunu biliyorum. Çünkü öncelikle ben kendim, hiç hoşnut değilim kendimden. Kendi kendimi tarttığım bazı anlarda, çoğu kez, sözcüğün tam anlamıyla, anlatmak istediğimin ancak yirmide birini anlattığımı, ya da belki de hiç anlatamadığımı gördüğüme inanmalısınız. Beni kurtaran şey, Tanrının bir gün bana o kadar güç ve esin göndereceği ve benim de kendimi daha noksansız anlatabilceğim, kısacası, yüreğimdeki ve hayal gücümdeki her şeyi ortaya koyacağım konusunda beslediğim alışılmış umuttur. *
bazen ufak cümleler bile çok şey anlatır. entel dantel cümleler kurup okuyucuyu sıkmaksa yazarlık koyum öyle yazarlığa. sade ve samimi anlatım biçimi her şeyden önemlidir. ha canım isterse yazar mıyım 3 sayfa yazı yazarım. yazarın bileceği iştir. okumaya gönlü olmayan sittirsin.
kendilerini bir bok zanneden ve bu bokun içine dalıp da üstüne pişkin pişkin ağzından salyalar akıtarak "ehehe olm aha tek cümlelik entry girdim, hayatın anlamını özetledim" diyen aklı evvellerin yaptığı "kolay yazarlıktır."
kardeşim; ergenim; liseli vardı ya ah o liselim; bu kadar basit mi ulan yazma eylemi. tek cümlelik entryler girmeyi herkes becerir. yaz birkaç saniyede ekle butonuna bas sonra da çık orda burda "sözlük yazarıyım lan ben" geyiklerinin baş malı ol. hiç denedin mi bildiğin bir şey hakkında 15 cümleyi bir araya getirip, yazıp, anlamlı bir bütün oluşturmayı? denememişsin ki tek cümle yazarak kolaya kaçıyorsun. uzun ve dolu yazmanın zorluğunu gör hele; mantık bütünlüğünü sağla, ilkokul komposizyonlarındaki gibi giriş-gelişme-sonuç bölümleri oluştur. sonra gel zarıl zarıl ağla bu başlıkta.
ulan! hani liselisin tamam. atıyorum başına yıllardır bela olan matematik hakkında entry gireceksin. kalkıp "bir türlü beceremediğim başımın belası ders" dersen sikertirler böyle formata uygun entryi. lan rezil herif; beynini mikiyor matematik, hocaya ayar oluyorsun, matematik temelin zayıf; dersi sevmediğin halde hala neden bu dersi aldığını düşünüyorsun da bunları neden yazıya dökemiyorsun? 2 seçenek var: ya hayvani bir üşengeçlik var. hatta üşengeçlik o kadar üst seviyelerde ki; tuvalete gitmeyi bile erteliyorsun. ya da; iki cümleyi bir araya getirecek kapasite yok sende.
haaaa! "her entryini de destan gibi yaz ulen yoksa yolarım saçını başını" diyen de yok sana. arada bir; bildiğin, hobi olarak gördüğün veya önemli gördüğün herhangi bir konu üzerinde yaz, yardır anasını satayım. biraz aş kendini ulan.
"sözlük"te başlığın açıklaması* önemli olduğundan doğru olanı yapan yazardır. geri kalanlar sadece yorumdan ibarettir. geri kalan sadece eğlence içindir.
başkalarının paragraflarla anlatabildiğini yeri geldiğinde tek satırla anlatabilen yazarın durumudur. he bir satır cümle ile yazar olup kötü olanlarda yok değil midir, vardır tabi. *
yazılan konuya göre yapılabilecek bir eylemdir. örneğin sözlükte nice anket var, e anket için bir cümle bile bazen fazla olabiliyor. bilmem anlatabildim mi? *