Şarap iç, sarhoş olmak ne hoş,
Sevgilin de varsa, sarılmak ne hoş
Er geç sonu yokluk madem bu dünyanın,
Yok say kendini, bak var olmak ne hoş... "
demiş bir rubaisinde... Kendisi kadar olmasa da şarap da benim tutkularımdan.. Eminim birçoğunuz çok seviyorsunuz... Şarap kültürü son yıllarda ülkemizde oldukça hızlı bir gelişim göstermekte... Firma sayısında artış, üzüm kalite-çeşitlilikte iyileşmeler, bağbozumu etkinlikleri...
Bu etkinliklerden birine geçen sene şarap dostu bir insan olarak ben de katıldım... Bir web sitesi aracılığıyla düzenlenen bu gezide Kırıkkale ilinin (hala Ankara'nın ilçesi diyesim var ya neyse) Kalecik ilçesindeki Chateau fabrikasına gittim..
Bir Holdingimiz (saolsunlar) Fransızlarla işbirliği yaparak özel şaraplık Fransız üzümlerini getirtmiş.. Ve bu üzümler fabrikanın (mini fabrika) etrafındaki bağlara ekilmişti.. Bu hayatta-şunu-şunu-yapacağım listeniz varsa o listeye şaraplık üzümü bağından yeme maddesini de ekliyin hemen... Tabi ki adı üstünde Kalecik’e gitmişim Kalecik Karası tadımı olmadan dönülmez..Hem bağdan hem de şişeden tattım...
Şarap üzerine sohbetler, geziyi düzenleyenlerin şarap ikramları, ilçe belediye başkanının – kendisinde Eski Cumhurbaşkanımız Demirel’in havası vardı :)- ilçenin şarapçılıkta gösterdiği gelişmeyi anlattığı heyecanlı konuşma ve dönüş yolunda şarabın ve sıcak havanın verdiği tatlı uyku hali...
Herkese tavsiye edilir... Gerçi yöremizde Ankara'da bir şarap firmasının gezileri başlıyor yakında... Ama en iyisine giderim ben kardeşim diyorsanız, Tekirdağ taraflarında yapılan bir gezi var onu öneririm...