sözlüğün bilinçaltı veritabanını oluşturmak için kullanılabilecek başlıktır.
ilk rüya da benden.
üç veya dört yaşında gördüğüm * ve hala unutamadığım rüyadır. evin bütün eşyaları tavandadır ve bir kadın elektrikli süpürgeyle odayı temizlemektedir, olayları hatırlamasam da görüntüler hep canlı kalmıştır.. *
rüyamda dört tane tinerci tarafından saldırıya uğradım. yanımdaki iki kişiye siz kaçın dedim. kaçamadılar. onları korumak için ileri atıldım fakat koruyamadım. şerefsizler iki kişiden birini bıçaklamıştı. rüyadan bu bıçaklanan kişiyi kurtaramamanın pişmanlığı (çaresizliği) ile uyandım.
dün gece hayatımın en anlamlı rüyasını gördüm kanımca. "sabaha karşı hava hafiften aydınlanıyor bi arazideyim, etraf bomboş sadece bi kuyu ve kuyunun başında bi ağaç, dalları kuyunun içine doğru sarkıyor. merak edip kuyuya bakma gidiyorum, dipsiz kapkaranlık en derinlerden gelen nokta gibi görünen bi ışık var sadece. biraz daha eyiliyorum daha derinleri görmek içn, bi anda aşağıya düşücekken sarkan ağaç dallarına tutunuyorum. dallardan bal damlıyor yüzüme ama ben o damlayan baldan tat almıyorum, miğdemi bulandırıyor. yukarı çıkmaya çalışıyorum ama başaramıyorum belli bi süre bunun için çalışıyorum ama olucak gibi değil kendimi yukarı çekemiyorum, sonra kendimi bırakıp kurtulmaya çalışıyorum ama onuda başaramıyorum, dallar koluma dolanmış bırakmıyorum, öylece kalıyorum orda. biraz zaman geçtikten sonra kuyunun etrafında sesler duyuyorum, hayattan konuşuyorlar, ne kadar sıkıcı olduğundan yaşamın bi anlamı olmadığından. benden bahsediyorlar, ismim geçiyor onu duyabiliyorum ama ne konuştuklarını anlıyamıyorum, seslenip kurtulmak istiyorum ama sesim çıkmıyo. en son kolumu dallardan kurtarıp aşağıya bırakıyorum kendimi, o dipsiz kuyuya. belli bir süre aşağıya doğru gidiyorum tam o ışık artıyo, uyanıyorum. ne ışığı tam olarak görebiliyorum ne de aşağıya düşüp ölebiliyorum"
şimdiki hayatımı rüyada gördüm. yaşamamın bi anlamı yok ama ölümde çözüm değil.
izmir varyantan bisikletle aşağı iniyorum, frenler patlıyor ve tekerlekler yerden kesiliyor, konak vapur iskelesi üzerine doğru kalkış izni almadan uçuşa geçiyorum. içim bi hoş olarak tırsmış bir vaziyette uyanmıştım.
yanıma geldin umursamadan etrafındakileri. dur dedim durmadın sarıldın öptün sonra elimden tuttun bekle dedim arkamı döndüm yoktun. o kadar karanlık olduki etraf bir anda. ne bir yıldız ne ay vardı gökyüzünde. koştum kimse yoktu. koştum durdum. ışık sandığım değildi. durdum. başka bir ışık olmalı dedim korktum koştum. evet uzakta bir iki bina ısığı vardı binaların yanına geldim içeri girip kapıyı çalacaktım telefon etmek için. soğuk binalarda ufacık loş pencereler vardı. kapı yoktu. etrafında dolandım yoktu işte korktum...
korkuyorum dün gece gördüm bu rüyayı.ayrılacağız biliyorum. ama ben delirmekten korkuyorum. sensiz işte aynı rüyadaki gibi karanlıklarda kalmaktan korkuyorum. yolumu kaybetmekten ölmekten korkuyorum.
tamam ayrıldık ama ne sen öldün ne ben. ha delirmedim diyemem bir yıldır ilaç kullanıyorum. ama herşeyi zamana bıraktım. daha güzel günler gelecek ümit ediyorum...
bundan 3-4 sene önce gördüğüm bir rüya. gece gece okulun koridorlarında geziyordum, en üst kata çıktım ve birden aşağı atladım. atladığım yerde garaj var ve garajın içinden müslüm gürses çıkıyor.* başlıyor şarkı söylemeye ben kulağımı kapatıyorum, adam üzerime üzerime gelerek şarkı söylemeye devam ediyor. sonra bağırarak uyandım. **