sözlüğün bilinçaltı veritabanını oluşturmak için kullanılabilecek başlıktır.
ilk rüya da benden.
üç veya dört yaşında gördüğüm * ve hala unutamadığım rüyadır. evin bütün eşyaları tavandadır ve bir kadın elektrikli süpürgeyle odayı temizlemektedir, olayları hatırlamasam da görüntüler hep canlı kalmıştır.. *
iki yaz önce* yine uykunun bünyeyi yendiği saatlerin birinde bir rüya musallat olur. bomboş bir sınıf, sınıfın en sonundaki masada ben, iki masa önünde o zamanki sevgili oturmakdatır. tam karşıda hocanın varlığı hayal meyal görünmektedir. bir anda çok şiddetli bir gök gürültüsü duyulur, camlar içeriye doğru şiddetle patlar ve tam o anda bir refsleks ile öne doğru uzanırsın ama nafile. gözlerinden iki damla yaş akmış uyanmışsındır. ve rüya biter.
ilginç olanı ise o sabah gidilen yerde seni bekleyen sevgilinin gözlerini yere düşürerek bu aşk burada bitti deyip gitmesidir.
dün gece hayatımın en anlamlı rüyasını gördüm kanımca. "sabaha karşı hava hafiften aydınlanıyor bi arazideyim, etraf bomboş sadece bi kuyu ve kuyunun başında bi ağaç, dalları kuyunun içine doğru sarkıyor. merak edip kuyuya bakma gidiyorum, dipsiz kapkaranlık en derinlerden gelen nokta gibi görünen bi ışık var sadece. biraz daha eyiliyorum daha derinleri görmek içn, bi anda aşağıya düşücekken sarkan ağaç dallarına tutunuyorum. dallardan bal damlıyor yüzüme ama ben o damlayan baldan tat almıyorum, miğdemi bulandırıyor. yukarı çıkmaya çalışıyorum ama başaramıyorum belli bi süre bunun için çalışıyorum ama olucak gibi değil kendimi yukarı çekemiyorum, sonra kendimi bırakıp kurtulmaya çalışıyorum ama onuda başaramıyorum, dallar koluma dolanmış bırakmıyorum, öylece kalıyorum orda. biraz zaman geçtikten sonra kuyunun etrafında sesler duyuyorum, hayattan konuşuyorlar, ne kadar sıkıcı olduğundan yaşamın bi anlamı olmadığından. benden bahsediyorlar, ismim geçiyor onu duyabiliyorum ama ne konuştuklarını anlıyamıyorum, seslenip kurtulmak istiyorum ama sesim çıkmıyo. en son kolumu dallardan kurtarıp aşağıya bırakıyorum kendimi, o dipsiz kuyuya. belli bir süre aşağıya doğru gidiyorum tam o ışık artıyo, uyanıyorum. ne ışığı tam olarak görebiliyorum ne de aşağıya düşüp ölebiliyorum"
şimdiki hayatımı rüyada gördüm. yaşamamın bi anlamı yok ama ölümde çözüm değil.
izmir varyantan bisikletle aşağı iniyorum, frenler patlıyor ve tekerlekler yerden kesiliyor, konak vapur iskelesi üzerine doğru kalkış izni almadan uçuşa geçiyorum. içim bi hoş olarak tırsmış bir vaziyette uyanmıştım.
uyandığımda nerdeyse hep rüyalarımı unutmamama ve tabirlerine inanmamam rağmen asla unutamayacağım ve sonrasındaki yorumların hep çıkmasıyla '?!' diye kalmamama sebebiyet veren rüyamda ;evdeyim ve salon penceresinden 1-2 saniye -öyle olduğunu tahmin ediyorum- dışarıya baktıktan sonra karşı apartman başta olmak üzere önce civarında, sonra diğer mahalleler,karşıyaka,şehirde bulunan tüm evlerin sapır sapır gözümün önünde yıkılmasıydı...hayatımda görebileceğim en korkunç deprem manzarasıyla karşı karşıyayım ve en sonunda bizim evde yıkılıyor ve ben molozların arasından elimde beyaz bir kitapla kalkıyorum!!!yaşadığımı geçtim o kitap hep benim elimde falan...böyle saçma sapan ama ilk dakikaları sinir bozucu şekilde gerçekçi olan bir rüyaydı.ve evet unutamıyorum,korkunçtu...
yanıma geldin umursamadan etrafındakileri. dur dedim durmadın sarıldın öptün sonra elimden tuttun bekle dedim arkamı döndüm yoktun. o kadar karanlık olduki etraf bir anda. ne bir yıldız ne ay vardı gökyüzünde. koştum kimse yoktu. koştum durdum. ışık sandığım değildi. durdum. başka bir ışık olmalı dedim korktum koştum. evet uzakta bir iki bina ısığı vardı binaların yanına geldim içeri girip kapıyı çalacaktım telefon etmek için. soğuk binalarda ufacık loş pencereler vardı. kapı yoktu. etrafında dolandım yoktu işte korktum...
korkuyorum dün gece gördüm bu rüyayı.ayrılacağız biliyorum. ama ben delirmekten korkuyorum. sensiz işte aynı rüyadaki gibi karanlıklarda kalmaktan korkuyorum. yolumu kaybetmekten ölmekten korkuyorum.
tamam ayrıldık ama ne sen öldün ne ben. ha delirmedim diyemem bir yıldır ilaç kullanıyorum. ama herşeyi zamana bıraktım. daha güzel günler gelecek ümit ediyorum...
bundan 3-4 sene önce gördüğüm bir rüya. gece gece okulun koridorlarında geziyordum, en üst kata çıktım ve birden aşağı atladım. atladığım yerde garaj var ve garajın içinden müslüm gürses çıkıyor.* başlıyor şarkı söylemeye ben kulağımı kapatıyorum, adam üzerime üzerime gelerek şarkı söylemeye devam ediyor. sonra bağırarak uyandım. **
rüyamda dört tane tinerci tarafından saldırıya uğradım. yanımdaki iki kişiye siz kaçın dedim. kaçamadılar. onları korumak için ileri atıldım fakat koruyamadım. şerefsizler iki kişiden birini bıçaklamıştı. rüyadan bu bıçaklanan kişiyi kurtaramamanın pişmanlığı (çaresizliği) ile uyandım.
Gece yatağıma uzanıp, rüyalarla dolu derin bir uykuya dalmak ve güzel bir gece geçirmek arzusu ile gözlerimi kapattım..
istediğimin gerçekleşmiş olduğunu anladığımda hem rüya görüyor hemde gördüğümün rüya olduğunu biliyordum..
Rüyadan uyandım ama uyandığımda başka bir rüyanın içindeydim ve hala rüya görmeye devam ediyordum...
Bu rüya sona erdiğinde nihayet gözlerimi yatağımda açtım.
Şimdi gerçekten uyandığımdan, birbiri içinde gördüğüm rüyaların neyi ifade ettiğini düşünüyordum.
Birbiri içinde rüyalar görmek, birinden uyandığında kendini bir başka rüyanın içinde bulmak ve rüyayı görürken bunun rüya olduğunu, bitinde uyanılacağının farkına varmak..
bütün bunları gözden geçirirken, yoksa budamı bir rüya diye düşündüm.
Yatağımda uzanmış, herşeyin farkında olduğumu zannettiğim şu anda da, yine yeni bir rüyanın içinde isem gözlerimi açtığımda acaba budefa nerede olacaktım...
Uyandığımda soranlara dünya denilen bir gezegende, herşeyi gerçekmiş gibi algıladığım oyun ve eğlence içinde geçen bir hayatmı yaşadım diyecektim..
sonra belki buda bir rüya olmalı diyecek, gözlerimi tekrar açtığımda nerede uyanacağımı merak edecektim...
bu rüyalar belli ki birbiri içinde uyanışlar şeklinde sonsuza dek uzayıp gidecekti..
Sonunda geçmiş, şimdiki ve gelecek kavramlarının hakikati ifade etmediğini, gerçek varlığımın hangi zaman ve mekan boyutlarında yer tuttuğumu bilemeyeceğimi anladım...
Farkındalığını yakaladığım, zaman ve mekan ortamında yani an'da olmaya an'da kalmaya ve an'ı yaşamaya karar verdim...
Olmuş, olmakta olan, olacak olanı bir bütün olarak izlemeye karar verdikten sonra şimdi bütün rüyalarımı hepsini beraber görüyorum.