salaklık değildir, kapitalizmdir. paran varsa gider beyaz fırında orgazm ola ola yersin, yoksa sokaktan alırsın bütün gün miden yanar, kendine de, fırıncıya da küfredersin.
bu kadar basit bir şeydir bu. aramızda parası olup da açık parfüm alan var mı? veya mesela bmw'ye binmek varken dacia'ya binen?
insan ekonomik özgürlüğü dahilinde standardını hep yükseltmeye bakar. bu hem kendi keyfi, hem de egolarının tatmini içindir. zaten böyle olmasa kapitalizm diye bir şey olmazdı.
işin gastronomik tarafıyla ilgilenenler de beni anlayacaktır. mesela mc.donalds'ta 10 lira verir ufak bi hamburger yer çıkarsın, gbk'de cebinden 50 lira çıkar, bi daha ne zaman giderim diye düşünür durursun.
kısacası o adam iyi bir şey yiyebiliyor diye ona kızmak saçmalıktır. merkez sağdan bir partinin yüzde 50 oy aldığı ülkede poğaça neden 4 lira diye sormak saçma zaten.
kimsenin ne poğaçadan, ne benzinden, ne internetten şikayet etmeye hakkı yok. sonuç olarak bütün bunların fiyatı direkt veya endirekt olarak iktidara bağlı.
bir aşçı olarak konuşmam gerekirse iyi yemek dünyanın her yerinde pahalıdır aslında. önce bunu anlamak lazım. ister poğaça olsun, ister brioche.
Sıcak bir yaz günü deniz kenarında hafif esen gölge bir yerde ben poğaçaya 10 lira da veririm. Özet: para ambiyansa verilir, objeye değil. Apple ürünü kullanan insan sayısı bu durumu destekler.
valla açıkçası aylık gelirim 8000tl üzeri olsa bekar olsam o poğaçadan 10 tane alırım giderim en pahalı stack houselarda yemeğimi yerim,sonra akşamda mavi jeans a gider alışverişim yaparım üstümü şöyle iyice bir sıfırlarım en sonundada gider 2-3 taksite bir iphone 5 alırım,diğer ayda kredi çeker 5000 tl taksitle olmak üzere altıma sıfır bir audi a4 çekerim...