zor iştir. ama ağlarsa bir playboy kimse susturamaz.
Bugünde sensiz bir gecenin ay ışığında, başka bedenlerle sevişiyorum. lise 3 ün Bahar ayında bana siktir çektiğin gün aklıma geliyor. sana hediye ettiğim kolyeyi dilencinin önüne attığın gün. Tam 5 sene geçmiş ardından.
aklıma geldikçe ağlıyorum. Ağladıkça daha da hırslanıyor, başka kadınlardan çıkarıyorum acısını. her kadını sen diye içiyorum. Benim işim seninle değil, hayaletinle, onu da aldatıyorum.
Zor iştir vesselam.
Ama ağlarsa bir playboy, anıra anıra ağlar. Sümkürür nefretini ve biriktirdiklerini...
güneş ak saçlarından yeni ağarıyordu. Güneydeydim birkaç boğazkere şarabı ve onlarca kızla... Bir mekandaydık " dale don dale " çalıyordu. Sonra o göründü ileriden... garson kıza vuruldum. saçlarımı geriye atıp, delici bakışlar attım. Öyle ki gaza gelip tüm coca colayı kafamdan aşağı döktüm ve saçlarımı tempolu bir şekilde salladım. Her zamanki gibi çok yakışıklıydım.
Garson kız yanaştı. Müdürüne dönüp " davay davay " dedi. " davay davay " ne ola ki?
Bir rusa vurulmuştu gönlüm ama dilini bilmiyordum. Do you speak english? Dedim. " no " dedi. " no " rusçada ne demek diye düşünüp, bugta kaldım.
Yanımda ki kızlara dönüp " davay " ne demek diye bağırdım. Kimse bilmiyordu ve ben ağlıyordum. Hemde anıra anıra... Hemde sümküre sümküre...
Tüm kızlardan o dakika ayrılıp, iki dakikalığına yalnızlığı çektim ciğerlerime... Sonra telefona sarıldım. 20 kadın siparişi verip ( 12 si soğanlı 8 i ketçap mayonezli ) telefonu bir hışımla fırlattım...