üstü dökük yanlar saçlı, beyaz atletli davul göbekli, bıyıklı çizgili pijamalı, voleybol oynamaya çalışıp beceremeyen sonra topa ayağıyla zıban diye vurup ağacın dalları arasında topu mahkum etme başarısı gösteren dayılar.
bu dayılar olmazsa olmazıdır bir pikniğin.
dezavantajları şekil itibariyle estetik kaygılara yol açsa da, top oynamanızı baltalamış olsalar da
mangalı yakma ve etleri pişirme yetenekleri pikniğin selameti için son derece önemlidir.
70' lerde çubuklu pijama, 80' lerde eşofman, 90 larda lise ve üniversite gençliği ve milenyum sonrası tüm amelelerin buluştuğu noktalardır piknik alanları. artık eskisi gibi gidilmez ve sevilmez.
pikniğin olmazsa olmazları her zaman unutulan şeylerdir.
tuz ve bıçağın unutulması piknik adeti gereği bi zorunluluktur artık.
tuzu almayıp yediğiniz etlerden hiç bir tat almamanız kaçınılmaz bi gerçektir.
bıçak almayıpta o domatesleri salatalıkları tüm tüm dişleyip yemek zorunda kalmanız ise pikniğin en keyif kaçırıcı yönü olabilir belki ama bu böyledir yani. her zaman tuz ve bıçak unutulur, alınmaz. untumayıpta alan dışlanır ,ayıplanır, bi daha onunla pikniğe gidilmez. tuzsuz ve bıçaksız piknik yapma durumunu böylede benimsemişizdir yani. bizimle bi bütün olmuştur.
et amınagoyim et etsiz mangal mı olur? nasıl yazmazsınız. herşeyi ayarlayabilirsiniz. mangal yerine iki taş dizip etraftan topladığınız odunlarla mangalı yakabilirsiniz. ama et olmazsa ne pişireceksiniz. sizi esefle kınıyorum. ve ceylan budumdan bir koca ısırık daha alıyorum.