bir pazar sabahı ölmek

entry1 galeri0
    2.
  1. pazar günlerini, "istirahat" çağrışımına rağmen sevmiyorum sanırım. fazla kasvetli gelmiştir bana hep... favorim, cumartesidir öteden beri. okurken bunu çok da yadırgamazdım açıkçası. bir de çarşamba günlerini sevmem. çocukluğumun büyük bir kısmını geçirdiğim, fatih'teki kiralık evin hemen önünde pazar kurulurdu. ne alman kale, ne dokuz aylık oynayabilirdik. çarşambaları, en güzeli sokaktaki bir apartmanın merdivenlerinde oturup da kendimizce eğlenmeye çalışmamızdı. garip bir şekilde başarırdık da bunu. insanın, kendisine olan inancı, yaşı ilerledikçe köreliyor sanırım hayal kırıklıklarının çoğalmasına paralel... neyse çok uzatmayalım.

    pazar günlerinin laneti çocukluğumdan başlar. o zamanlar evimizde "her imkân" olmadığı için ve ebeveynlerimin "hasta olmam" telaşı ile pazar günleri birnevi "banyo günü" olmuştu. tabi yaş biraz ilerleyince onun yerini "günlük duşlar" aldı falan. pazar gününün, kendi ritüelleri de vardı. sabah fırından sıcak ekmek alınır ve ailecenek kahvaltı yapılırdı. hava şartları müsaitse pikniğe gidilir, ya yoksa da ekibi toplayıp da okul bahçesinde "mahalle maçı" yapılıp da cami'deki musluktan kana kana su içilir. gün içerisinde, tüm bunları yaparken "ne kadar eğlenirsek eğlenelim" akşamın çöküşüyle beraber bir hüzün gelip de zihnimizin kapısına dayanırdı. akşam yemeğine evde olup, yemekten hemen sonra "bizimkiler" izlenirdi. "sevim kooooş" fena yer etmiştir aklımda bir de "babacım" diyen o maşuk papağan. dizi bittiği anda banyo yolu tutulur ve sonrasında star'daki "parliament pazar gecesi sineması" kapsamındaki bir film eşliğinde uykuya dalınırdı.

    yıllarca pazar günlerini böyle geçirdik ve alıştık "ertesi gün" sendromlarını yaşamaya. pazar günü hep "arada kalmış" ve piç bir gün olmuştur. hatta bu "arada kalmışlık" durumu, takvim edilişine bile fena yansımıştır pazar gününün. misal bizim için haftanın yedinci günüdür pazar. ama ecnebilere göre haftanın ilk günü... eğer günün birinde azrail, karşıma çıkıp da "canını hangi gün alayım?" diye soracak olsa kuvvetle muhtemel ve hatta tereddütsüz "pazar" derim. o kadar kasvetli geliyor bana, o kadar katlanılmaz ve o kadar ölünesi. gerçi, sonbaharı henüz atlatmış olduğum hergün ölümün, koynuna giresim var ama sokakların boş, havanın şaşkın, dükkânların(eskiden olduğu kadar değilse de) kapalı olduğu bir günü tercih ederim. ölürken dahi, kimseye rahatsızlık vermemek, bir görüntü kirliliğine sebep olmamak isterim.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük