dününü hatırlamayan, ve bu unutkanlığa kendilerini de dahil eden, tüm günün en güzel dünüdür palyaçolar. bazen de renkleri solmuş, alacaklı birer ihtiyardırlar. aslında takındıkları yabancı duygularla herkes birer palyaçodur. her palyaço bir çocukluktur, bir çocuk oyunculuğunda.
bir palyaço yalnızlığı düşlersin, suskunluk renginde serinliği, serinlik kıvamında sessizliği olan. bir palyaço yalnızlığı düşlersin, ve düşersin renklerine. herkesin hatırına, hiçkimsenin hatırlamadığı hatıralar vardır bir palyaçonun hatırında. ve yaralıdır her biri, denizini kaybetmiş kentler gibi, bazen de havalı kentine gelmiş denizler gibi. bir palyaço yalnızlığı düşlersin, suskunluk renginde serinliği, serinlik kıvamında sessizliği olan. bir palyaço yalnızlığı düşlersin, ve düşersin renklerine.
bilirsin artık, herkes kendi düşünde kendi, kendi gülüşünde yabancıdır. hiç de yabancı olmadığı hayatlara yaralıdır. işte bu yüzden, tam da bu yüzden, hiçkimse'nin hatırlamadığı hatıralar hatırınadır bir palyaço'nun hatırladıkları. düşünde gülüş, gülüşünde düş olmayanların inadınadır, bir palyaço'nun tüm inandıkları.
henüz taşınmış bir hüzün tazeliğinde, bir palyaço hatıralarıdır okudukların. bir palyaço'nun en çıplak yaralarıdır. ve ne zaman bir palyaço ağlasa, tesadüfen bir mutluluk gelir, farkedilmeyen hüzünler taşıyan. ne zaman bir palyaço ağlasa, yağış beklenir, ansızın bir çocuk büyüyüverir.
bir palyaço düşlersin, her renginin faili şiir olan. bir palyaço yalnızlığı düşlersin, suskunluk renginde serinliği, serinlik kıvamında sessizliği olan. bir palyaço yalnızlığı düşlersin ve gülersin renklerine, ağladığını hiç unutmadan...
Bu gece yine sahnede olacağım. Makyajımı yapıp insanları güldürmeye çalışacağım. içimdeki fırtınalardan kurtulup insanları neşelendirmek zorundayım. Ben bir palyaçoyum... Her zaman mutlu olduğum sanılır... Sahnedeyken ağladığımı karanlıkta kimse görmez. Her gece en ön sırada oturup beni izleyen bir kız var. Aşığım ona... Hayallerimde, kabuslarımda, gözlerimden akan damlalarda hep o var. Dün geceki oyundan sonra bana kırmızı bir gül verdi. Sahneden indikten sonra makyajımı silip yanına gittim. o palyaçonun ben olduğumu söyledim. Yüzüme baktı ve "ben sana değil, sahnedeki hüzünlü palyaçoya aşığım" dedi... Bugün sahnedeyim. Yine en önde o var. Kendimi bir hiç gibi hissediyorum. O beni değil, lanet olası palyaçoyu seviyor. Buna dayanamıyorum. Dışarda sağanak yağmur var. Gök gürlüyor sahnedeyim. Işıklar söndü karanlıktayım... Sadece onun gözlerini görüyorum. ipi boynuma geçiriyorum. Artık yokum... Ağzımdan akan kanlar yere damlıyor. insanlar ağlıyor. Çığlıklar içinde kayboluyorum. O geldi yanıma. Kırmızı bir gülü kanıma bulayıp avucuma koydu. Şimdi herşey bitti. Artık ne o var, ne düşlerim, ne kâbuslarım. Yalnızım...