belediye otobüsündeyseniz ve otobüs tıklım tıkanak kalabalıksa, siz de ayaktaysanız, şoförün ani bir fren yapmasından ötürü diğer yolcularla çarpışma, yere düşme, kalabalıkla harakiri yaşama gibi durumlardır.
ağlamak, kötü bir gün geçirmişsinizdir aldığınız bir haber ile dağılırsınız. eve gitmek için otobüse binersiniz boğazınız düğümlenir yutkunmayı bırakın nefes almakta güçlük çekersiniz başlarsınız ağlamaya etraftan peçeteler gelmeye başlar var mı ötesi ilk durakta inip kuytu bir köşeye çekilmekte fayda vardır.
yer:şişli
yıl:2006 veya 2007
dersaneden çıktıktan sonra binilen ve yer olmadığı için ayakta durulan belediye otobüsünde telefonun kulaklığını takmaya çalışırken ışıkta yapılan bir ani fren sonucu otobüsün arka kısmındaki ters koltukta oturulan ablanın kucağına sert bir şekilde düşmek.
otobüs şoförüyle, "düğmeye bastın, basmadın" konusunda yapılan tartışmalar, kavgalar...
siz car car bağırmışsanız ve sonucunda şoför inmenize izin vermediyse, o inemediğiniz sürece herkesin üzerinize dikilen bakışlarıyla kendinizi eriyor gibi hissedersiniz.
otobüste taş diyebileceğim güzellikte bir kızı burnunu karıştırıp koltuğun altına sürterken yakalamak. düşün ben utandım, onun halini tahmin edemiyorum...
karşınızda oturan kız gurubunun size bakıp bakıp gülmesi, havaya girip sizin de onlara bakıp gülümsemeniz, onların aralarında konuşup tekrar gülmeleri, sonra sizin fermuarınızın açık olduğunu farketmeniz.
başınızı cama yaslayıp uyuyarak çevrenizdekilere ağzınızdan aşağı akan fakat bir türlü kopmayan düşmeyen bitmek tükenmek bilmeyen salyanız ile şov yapmanızdır.
ankarada ego otobüsünde öğrenci kimlik kartının üstündeki çay bandrolünden yapılmış sahte ego bandrolüyle şeçmeye çalışırken şöförün bandrole bakıp oğlum bu eski bunu değiştir demesiyle tamam abi hemen değiştircem deyip kan ter içinde yerine geçmek.
ramazanda 3 sek rakı içmek, otobüsün en arka koltuğuna oturmak. sızmak, mide bulantısıyla uyanmak. otobüsün arka tarafına kusmak, insanların ön tarafa doğru kaçışması. şansa kapının açılması, kusa kusa inmek, arkadan gelen otobüse binmek. bütün bunlara rağmen linç edilmemek.
ne tam kış ne tam bahar ama soğuk akşamların birinde trafiğin olması,otobüsün klimasının soğuk üflemesi kaptanın ise klimayı kapatmayı bilmemesi yolcuların donması.
yazın ise klimanın sıcak üflemesi yolcuların leş gibi terlemesi camı açmayı kimsenin akıl edememesi cam açma eylemine kalkışınca ise kaptanın klima etkisini göstermez ki demesi.
izmirde kent kartınızın bakiyesinin bitmiş olması. herhangi bir nedenle ıslanmış olan bir koltuğa oturmuş olmak lanet olası bir durum. cüzdanın içindeki kent kartın basmaması ve arkanızdakilerin ters çevir oğlum cüzdanı basar diyip kuyruk oluşturmaları. otobüsten inerken başı,kolu,bacağı bir yere çarpmak.
bir gün ofisten çıktım saat baya bi geç oldu , 11-12 sularıydı otobüse bindim öyle bir koku geliyor burnumun direğineki sizlıyorum acıdan derken 5 dakka sonra arkamdaki adam üstüme TUBORG VE TEKEL RAKIMIZI kustu .
efendim günlerden bir gün lüzumsuz eve doğru 1 saatlik yolculuğu için kalabalık mı kalabalık
otobüsüne binmiş, değil oturmak, tutacak demir zor bulmuştur. velhasılı balık istifi dizilmiş
onca insanın arasında yapacak bişey de yok. sağındaki yavşağın solundaki kızı kestiğini görür.
herneyse dakikalar ilerledikçe bu lavuk bakışlara müteakip şöföre bişey sorma ayağına lüzumsuz'la
yer değiştirir. bakar ki otobüs çok kalabalık (puşt. gidemeyeceği zaten belliydi) vazgeçer, ne hikmetse
artık tam yanında duran hatunun tam arkasında motoru istop eder. ülen vaziyet içler acısı resmen.
artık tarif etmeye gerek yok. kızdan çıt çıkmıyo, rahatsız olmuş gibi bile davranmıyo. "sikerim banane"
der lüzumsuz. hakkaten de sevişgen çiftimiz baya bi süre öyle yolculuk etti. baya baya da otobüsün ön tarafı...
sonunda yaşlılardan "cık cık cık" diye sesler gelmeye başladı artık siz düşünün!
kız bi sağına baktı ki neredeyse otobüsün yarısı bu erotik macerayı seyrediyo, hatta bazı yaşlılar çekirdek
çitliyo bu sahneyi izlerken, bazı gençlerse bir an önce eve gitsek hallerinde, birden coştu kevaşe.
kevaşe- üüüüüffff! bunaldım. ayyyyh!!!
millet- ???? (iyiydik, bozmasaydın.)
kevaşe- (bana dönerek) şu çantanızı çeker misiniz lütfen!!!
lüzumsuz- nereye çekiyim bi de onu gösterin de önce.(ulan kevaşe yarım saattir elin herfiyle... tövbe! şimdi benim çantam mı dokundu sana)
kevaşe- sıkışıyoruz amaaa! (vaaay! şimdi öyle mi oldu! baya baya çantayı tekmeleyerek ilerledi lan.)
sonuç olarak ihale yine bize kaldı mnakoyum. elin oğluyle uygunsuz vaziyetlere gir. dönüp tek laf etme,
sonra dön bize "çantan şöyle de böylede....bik bik)
bu kadın milletinden korkulur valla!
ha yemedi kimse çanta muhabbetini ayrı.
