bundan 3 sene önceydi. Türkiye'de alternatif müzik diyebileceğimiz türde müzik yapan tatlı güzel cıvıl cıvıl sesli bir kadının evine gittim. benim lakabım küçüklüğümden beri kedidir ve kedileri severim. bir gün bu kadın bir tane yavru kedi için sahip aranıyor diye tweet attı. ben de o sıra bir arkadaşım için yavru kedi arıyordum. tweetine mention attım, dedim ben alabilirim. neyse numaramı attım dm'den ve 5 dakka sonra aman allahım o cıvıl cıvıl sesli kadın beni arıyor.
- eeee, efendiim.
- x bey?
- evet benim.
- merhaba ben de .... .... . kedi için aradım sizi. ne zaman almaya gelebilirsiniz?
- istediğiniz an gelebilirim. müsaitim
- öyleyse bu akşam gelirseniz görüşebiliriz.
- tamam iş çıkışı gelebilirim. eviniz neredeydi ?
- kabataş iskelesinin karşısındaki şöyleli böyleli şu aradan girince göreceğiniz bina.
- peki tamam iskeleye geldiğimde ararım sizi tekrar.
ben iş çıkışı bir arkadaşımı da arayıp böyle bir şey olacağını söyledim o da atladı benimle geldi.
evlerini bulduk zili çaldık tokalaştık bu şirin tatlı kadınla. evde bazı canlı performanslarında gördüğüm gitaristi de evindeydi. zaten karşı komşusuymuş. neyse oturduk kediyi aldım ben, kafese koydum. sormaz mı canımın içi ne içersiniz diye, biz salaklıktan tabi çay dedik fakat önümüzdeki sehpada rakı ve meze vardı. alkol kullanmıyor musunuz diye sordu dedik evet ama ayıp olmasın şimdi dedik. ne ayıbı der gibi bir bakış attı sonra. neyse biz de bir duble attık eh artık biz de kalkalım dedik. sonra benim arkadaşım boş ağızlık yapıp imza istedi. o da yeni albümünü imzalayıp bize verdi. eve gidene kadar şaşkındık baya. sürekli birbirimize "lan biz şimdi bu kadının evine gidip rakı içip sohbet mi ettik, way hoummmuaa goyiim". diyorduk. işte böyle bir anı. sonrasında özel hususi olarak bazı konserlerine ücretsiz gitme şerefine de nail oldum. şimdi ise arada derede o başka kedileri sahiplendirmek için bana danışıyor öyle konuşuyoruz.