zor olsa da yapılması gerekilen iştir. zira milliyetçiliğin/kavmiyetçiliğin/ırkçılığın tarihteki tekamülü bilinmeden, şuan ne ifade ettiği de bilinemez.
daha da beteri bir kemalistle tarih tartışmaktır ki düşman başına. Kendi yazdıkları ve tamamen kendilerine göre yontup oynadıkları tarihi gerçekmiş gibi anlatırlar.
edit: tartışmak bile tarışma konusu olamazmış hatta.
yorucu bir iştir insanın sinirleri çelik gibi olacak ki ağzını burnunu kırmadan mütevazi şekilde anlatabilsin hele birde bu kişi kendisini ülkücü reyis(z) olarak tanımlıyorsa bence hiç uğraşmaya gerek yoktur bırakın yaşasın o kayıp zaman yeni nesilleri kurtarmaya bakınız efendim.
(bkz: bir sakirt gördünce otur ve derin derin nefes al)
kasapla anatomi konuşmak gibidir. milliyetçiliği ya da milleti kadim bir kavram olarak görürler. oysa ilk milliyetçi hareketler fransız ihtilaliyle yeni yeni nüvelenmiştir. bizde ise bu tarih 20. yüzyılın başlarıdır. ha bazıları milliyetçiliğin türklerde yıllardan beri var olduğunu söyleseler bile gülüp geçiyoruz efendim. inanmayan gitsin biraz tarih okusun; hangi imparatorluk kayıtlarında türklerden "etrak ı bi idrak" araplardan kavm i necip diye bahseder öğrensinler bir. ilk milliyetçilerin bir kısmı ise türk bile değildir. (bkz: ziya gökalp)
birazcık ilber ortaylı, ozan eröz okudukları takdirde beyinleri milliyetçi bakterilerden arınıp daha sağlıklı ve objektif düşünmeye başlayacaklardır.
türk dediğin nedir ki;
orta asyada çin özentisi
anadoluda önce fars sonra arap özentisi
şimdi de batı özentisi.
milliyetçilik fransız ihtilali ile başlamamıştır. öğretilen resmi tarihi kutsal kitap gibi benimseyen ahmaklar öyle zanneder. fransız ihtilali ile başlayan ulus-devlet kavramıdır. ilk milliyetçilerin türk olup olmadığını irdeleyenler ve söyleyenler ırkçı dedikleri insanın dahi yapmadığı şeyi yaparak kendileri ile çelişmektedirler ki, milliyetçiliği anlamamalarından kaynaklanmaktadır bu durum.
türklüğü küçümsemek ve özentilik ile tasvir etmekse tutarsız ideolojilerinin bir tepkisidir, bir ermeni ırkçısı yada yunan ırkçısı ile aynı sözleri sarf ederek bir kez daha kendileri ile çelişirler.(#14239956).
hep çelişirler.
bir boka yaramazlar.
bir milliyetçi ile elbette tarih tartışılır. bilgisiz birisiyle tarih tartışılmaz. kendi milletinin tarihini bilmeyen milletsiz bir kişinin dünya tarihinden haberi olması beklenemez.
milliyetçiliğin ne olduğunu bilmeyenlerin, karşılarında iki lafı bir araya getirip konuşamayan, tek bildiği aynı şeyleri tekrarlayıp tartışamayan herkesi milliyetçi diye yaftalaması, kaarşısındakini dar görüşlü diye nitelerken aslında kendisinin de meselelere at gözlüğüyle baktığının farkında olmamasıdır.
normalde önyargılar nedeniyle oldukça zordur. lakin milliyetçi var, milliyetçi var; mesela osman turan gibi bir üstatla karşı karşıya iseniz bırakın sadece tartışmayı, bir dünya yeni bilgi de edinebilirsiniz.
zaten neticede tarih de kayıkçı kavgası konusu değildir, bilgiler üzerinden ve hakaretlere yer vermeden tartışılırsa zaten fikirler değişmese de bilgi düzeyleri yükselir, mutabakat olmasa bile daha bilinçli bakış açıları oluşur. önemli olan önce bilgiyi edinmek, sonra yorum yapmaya çalışmaktır. kafanızdaki önyargılar üzerinden tarih yazmaya ve öğrenmeye çalışırsanız havanda su dövmekten pek kurtulamazsınız.
milliyetçi tabii kötü birisi olduğundan, ayrıeten de gerizekalının önde gideni olarak gösterildiğinden, kendisiyle tarih tartışmak abesle iştigaldir, etkisini yaratmayı amaçlayarak ortaya atılmış bir bir tartışma eylemi.
tabii bu söylemin içerisinden, inanılmaz bir "megalomani- kendi üstün görme" , "herşeyi daha iyi bilme iddiasını" da görebiliyoruz. bu da tabii ki sığlık göstergesi bir durum.
ayrıca tarihten kasıt ne? bazı tarihi konular hakkında bir sürü tarihçi, yani gerçek tarihçi ihtilaftayken, birinin ak dediğine diğeri kara demekteyken, tarihin hangi konusu, ne açıyla tartışılacakmış, ve neden milliyetçi kötü bir etiketle görülecekmiş? sebebi neymiş? sen başkasına tukaka dediğin anda kendin tukaka olursun.
çoğunlukla sizin argüman ve örneklendirmelerinizi hiç duymuyormuş gibi ezberden konuşur, üstüne kendilerini haklı bulmaya devam ederler. tartışma sırasında, doğruluğundan emin oldukları dogmaları ne kadar hızlı ve ne kadar şaşaalı biçimde art arda sıralarlarsa o kadar kazanmaya yakın olduklarını zannederler.
tartışma, onlar için, yeni fikirleri değerlendirecekleri, farklı akıl yürütme süreçlerini sınayacakları ve gerçeğe biraz daha yaklaşmaya çalışacakları bir olgu değil, kısa yoldan karşısındakini toplumun çoğunluğu, yani "ortalama bilgi ve zeka" nezdinde gözden düşürmeye yarayan basit bir araçtır.
tabi milliyetçiler dışında, perspektifi dar, açık fikirli olmayan, araştırma ve tartışma kültüründen nasiplenmemiş, dogmatik vs. herkes için, ister islamcı, sosyalist,liberal vb. olsun, geçerlidir bu durum. türkiye ve doğu toplumları için daha fazla geçerlidir...
postunu milliyetçiliğe, hamasete dayamış biriyle tartışmak boş bir çabadır. çünkü ne anlatırsanız anlatın o, "ezberlemiş" olduğu hamaseti tekrarlayıp duracaktır. aman diyem, uzak durun böylelerinden.