Metro'da insanın başından geçen olaylardır. az önce internette okuduğum ve gülmekten katıldığım anılardan bir örnek;
Metro her zamanki gibi yine kalabalıktı. Günün yorgunluğundan bunalan insanlar bir an önce kendilerini eve atma telaşı içinde koşuşturuyorlardı.
-Bir sonrakini bekleyelim 3 dakikası var dedim.
-Olur dedi isteksizce..
7 yıl olmuştu bir birimize gönül vereli.
Birbirimizi çok iyi tanıyor, birbirimizin huyunu suyunu çok iyi biliyorduk.
Al işte yine sinirlenmişti bana, daha doğrusu bir şekilde yine sinir etmeyi başarmıştım.
Hoş nasıl kızdırdığımı da hatırlamıyordum.
Çok kızdığı zaman tek kaşı kalkar, gözlerinden şimşekler çakardı.
Böyle durumda yapılacak en iyi şey ya susmak, ya kaçmaktı.
Neyse en azından kaşı şimdi sabitti. Ve üstelemez siniri geçene kadar konuşmazsam kızgınlı-ğı da birazdan geçerdi..
Bindiğimiz metroda boş olan 3lü koltuklardaki yerlerimize otururken, ikimizde sessizdik.
Metronun hareketinden sonra toplasan 10 dakika etmez ama bana bir saat gibi geçen zaman sonunda dayanamayıp, indikten sonra minibüse mi bineceksin, yoksa yürüyecek misin dedim..
Git istemiyorum gelme benimle !
-Neden?
-Nedeni var mı ya git işte!
Derken tek kaşı kalkmıştı.
Anlaşıldı durum ciddiydi.
Sustum yine..
Metroda bulunduğumuz bölümde tek tük ayakta yolcu vardı. Birkaç durak sonra onlarda yer bulup oturmuşlardı. Biz ise halen susuyorduk.
Bir müddet böyle gittikten sonra, metro yeni bir durağa yanaşmak için yavaşlamıştı..
Geçmedi mi kızgınlığın dedim.
-Geçmedi!!
bu sefer ben efelendim.
Eee, iyi o zaman ineyim ben bu durakta!
Hafif bir şaşkınlıkla
-E in
Bak inerim!!
Daha sert ve kızgın bir tonla
!in
Oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru yürürken, metroda durağa girmişti.
Hiç yapmadığım ve yapmayacağım bir işi yapıyor arkama bakmadan çekip gidiyordum.
Helal olsun du bana
O arkamdan şaşkınlıkla bakarken, ben kafamda planımı yapmıştım. Oturduğumuz yerden sola doğru gidince metro camı bitiyor, metronun ara boşluğu geldiğinden inenin nereye gittiği görülmüyordu.
iner inmez diğer kapıdan tekrar binecek, o şaşkın şaşkın indiğim kapıdan dışarı bakarken gelip tekrar yanına oturacaktım. Ayakta yolcu olmadığı için ve karşı 3lüde de boş yer olduğu için bir başkasının yanına oturma ihtimali yok denecek kadar, az denecek kadar hiçti.
Ama ola ki biri oturursa rica eder kaldırır tekrar ben otururum beni tekrar görünce mutlaka tebessüm eder siniri geçer diye düşündüm. Kapı açılır açılmaz planımı uygulamaya koydum. Hışımla inip sol tarafa doğru hızlıca yürümeye başladım.
Diğer kapıdan binip tekrar sağa doğru yürüdüm. Şimdi beni görünce mutlaka gülecek diye düşünürken, beynimden vurulmuşa döndüm. Oturduğu koltuk boştu. Peşimden ineceğini he-saba katmamıştım. Öyle bir an oldu ki iki kapının da tam ortasındaydım. Ama az önce bindiğim yer bana daha yakın geldi. Yıldırım hızıyla dönüp kapıya koşmam bir şeyi değiştirmedi. Kapı kapanmış ben kapıya aşkım diye yapışmıştım.
Ellerim kapının penceresine dayalı bir şekilde metro hareket ederken, sevdiğimin gözleri gülmekten kaybolmuştu.
Planım istediğim gibi olmasa da siniri geçmiş, tebessüm etmesini beklerken, katıla katıla gülümseyişi gerçekleşmişti.
Ve o gün bugündür metroda bana çok kızgın olduğu zaman bak inerim demem yetiyor.