bir melek neresinden öpülür

entry3 galeri0
    1.
  1. tarkan başer' e ait şiir kitabına adını veren harika bir şiirdir. şöyledir:
    Bir melek neresinden öpülür ağlatılmadan
    Ya da güneş nasıl aydınlatır kışı, karları eritmeden
    Bir beyazlıktır, görünmez olur kar
    Ne zaman ki şairin kalbi doğar...
    Ne zaman ki şairin dudakları biter meleğin dudaklarında
    Melekler bembeyaz ağlar.
    Binlerce öpücük kök salar...
    Kardelenler kalbinin sıcağından anlar baharın geldiğini
    Ve gözyaşlarını içer daha beyaz açabilmek için
    1 ...
  2. 2.
  3. hayal kurmaktan korkuyorum gerçek olurlar diye
    hazır değilim
    çünkü ben bilmem
    bir melek neresinden öpülür ağlatılmadan

    korkuyorum aşka secde etmeyeceksin
    kovulacaksın cennetimden
    sen gidince cennet tutuşacak hasretinden

    bilmediğim bir dilde unutmak geçiyor seni içimden
    evet seni unutunca
    dünyanın bütün yalnızlarına
    peygamber diye inebilirim

    sevgili dediğimiz
    bizim içimizde yalnız kalabilen tek kişi değil mi?
    eğil yüreğim eğil
    ne zaman ki yalnızlık kral kesilir
    güzeller hep ihtilalle gelir

    biliyorum önce annemi öldüreceksin
    sonra çocukluğumu kurşuna dizdireceksin
    ve ağladığın her damlanın bedeli
    kandan ırmaklar isteyeceksin

    bu öyle bir savaş ki
    ben yenilirsem seni kazanacağım
    sen yenilirsen benim olacaksın
    ikimiz de yenildik en başından,
    ikimiz de kazandık
    adet yerini bulsun diye öldürüyoruz birbirimizi.

    hayal kurmaktan kokuyorum gerçek olurlar diye
    başka birinin hayali değil mi benim gibi yaşıyor olmak
    kaç yolcunun gelmek istediği yerdesin
    en iyisi yerinde durmak
    yolların peşinde ömrünü çürütmektense
    yolları kendine uydurmak

    hazır değilim çünkü ben bilmem
    beklemenin basitliğiyle nasıl durulur cam kenarlarında
    nasıl bu kadar uzak bakılır uzaklara
    ve neden bekleyen kadınların gözleri
    baktıkları yollar gibi tozlu?
    neden yollar dururken tabutu doldurur
    kadını beklemeyi bilmeyen yolcu?

    bir melek neresinden öpülür ağlatılmadan
    ya da güneş nasıl aydınlatır kışı, karları eritmeden
    bir beyazlıktır, görünmez olur kar
    ne zaman ki şairin kalbi doğar
    ne zaman ki şairin dudakları biter meleğin dudaklarında
    melekler bembeyaz ağlar.
    binlerce öpücük kök salar...
    kardelenler kalbinin sıcağından anlar baharın geldiğini
    ve gözyaşlarını içer daha beyaz açabilmek için

    korkuyorum aşka secde etmeyeceksin
    telmihler içinde sana şeytan kalacak
    her düş seni kendinden kovacak
    kibir senin de sonun olacak
    damla damla eriyeceksin, damla damla eriyeceksin
    ve günah gibi insan olduğum sürece beni terk edemeyeceksin

    cennetimden kovulacaksın
    cennet sadece kötülerin mezun olduğu bir okuldur
    sen başkalarına sokul dur
    saydır gövdeme ihanetin mermilerini
    hocayı vuran mezun olur

    sen gidince cennet tutuşacak hasretinden
    güller küle dönecek
    ateşten ırmaklar kıvrıla kırıla yazarken adını
    kaburga kemiğimin hırsızı kadını
    kalbimi çalarken yakalayacağım
    bunu biliyorum çünkü kalbim olmazsa sen üşürsün
    alevden ırmaklarda bile yıkanamazsın
    temizleyemezsin vücudunu aç kurtların terinden
    her dolunayda kurtlara uyan ihanetin kederinden

    bilmediğim bir dilde unutmak geliyor seni içimden
    seni anlatamamak, susup kalmak, dalıp gitmek
    kelimeleri bulamamak istiyorum
    şairliğin lanetinden kurtulmak için ver gözlerini
    onlar ki şiirlerin tanrısıdır hüzünle bakınca
    onlar ki tanrının şiiridir toprak ve suyla bir emre yazılmış
    onlar ki şairini inkar eder
    ve alır başını gider bir mısralık anlamlardan
    destanların yarı yalan dünyasına.

    evet seni unutunca
    destan olabilirsin
    ben kırk günde büyürüm yetişmek için senin yaşına
    kalbine yetişmek için savaşırım kan dökerim
    ne cengaverdir senin kalbin bilirim
    yüzümün kalkanlarını duman ettiğin günlerden
    ve kırk yiğidimi sırf yüzünü gördüler diye
    hayatın anlamlarıyla savaştırırım
    hayal kalman için gerçeklerle
    gerçek olmaman için hayallerle kapışırım
    kırk gün ve kırk gece
    art arda gözümü kırpmaksızın tam kırk kere ölebilirim.

    dünyanın bütün yalnızlarına
    anlatacaklarım var
    aslında herkes delidir
    tımarhanedeki cesurdur maskesini çıkaracak kadar
    yalnızlık aklı çeviren bir surdur
    ama içeriye sallanır gülleler
    kapılar sana kapatılır
    benlik kuşatılır
    o sana taş attıkça sen ona kuş atarsın
    o da yarı yolda uçar gider
    herkes dışarıya çıkmak için savaşır
    yalnızlık bir buyruksa adamı deli eder
    yalnızca ölü kuşlar yalnızlığa değer

    peygamber diye inebilirim
    insanım diye çıktığım dağdan
    ne denizleri yarabilirim musa gibi
    ne isa gibi raks edebilirim
    ama bir gün katıksız güldürebilirsem seni
    bir gün hüzne değdirmeden çıkarabilirsem kalbinin kırkını
    aşkın da bir mucize olduğunu gösterebilirim
    imansızların inanamadığı kitaplara
    şiirler yazabilirim.

    Tarkan Başer
    5 ...
  4. 3.
  5. Ve benim cevabım bir melek günahından öpülür ağlatılmadan.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük