yerde sakatlık geçiren bir oyuncu için top taca atılmıştır. karşı takım fairplay denen zımbırtı için topu orta saha civarından rastgele kaleye doğru dikmiş ve gol olmuştur. herkes şaşkındır. yanlışlıkla gol atan takım gol sonrası santrada kaleyi boşaltır ve durumun eşitlenmesine izin verir.
9-10 yaslarindayken babamin bizi goturdugu kirsehirspor-usakspor macinda arkamizdaki bir adam mac boyu hakeme ve usaksporlu oyunculara kufrediyordu. ikinci yarinin ortalarina dogru adam babama "hangisi bizimkiler hemserim, yesilliler mi kirmizililar mi?" diye sordu. bir sure sonra da ettigi kufur yuzunden olsa gerek polis tarafinda stattan cikarildi.
benimle ilgili olanı 2000 yılında istanbul'da oynanan * beşiktaş-milan mücadelesinde yaşanmıştır. yanımda bir arkadaşla birlikte maça dakikalar kala yetişmişiz, henüz bilet bile almamışız. yeşil kart kuyruğu gibi olan bilet sırası, bir uyanıklıkla ön taraflardan araya kayarak bertaraf edilmek istenir. amma arkadan gelen:
-hooop noluyoz, bir beşiktaş taraftarına yakışır mı? sıra arka tarafta beyler, olmuyor böyle bik bik...uyarısıyla bir an afallıyoruz. bizimki hemen bir uyanıklık düşünür ve:
-abi ilk defa maça geliyoruz,* adana'dan sırf bu maçı izlemek için geldik* dese de ordan dallamanın tekinin "sen ne diyosun kardeşim ben barcelona'dan geliyorum" demesiyle oha olduk.
a : nerede kaldın lan.. gg: ya mınakoyim aramada takıldım. a: çekirdek aldın mı g.t? gg: bozuk yoktu skcem.. a : hay senin suratına.. gg: maç başladı mı ulan? a : yok özet gösteriyolar mınagoyyim.. gg: ?!?! a : körmüsün lan!! gg: bağırma mınakoyim tamam..
gençlerbirliği'nin avrupa'da estiği dönemler. ankara'da maç gençlerbirliği-valencia.
biz de gittik aldık atkılarımzı, daha önceden bursa ve istanbul tribünlerine alışığız. burada ise durum bambaşkaymış.
önce hemen hoparlörden ankaralı namık, ankaralı turgut gibi güzide şarkıcıların eserleri sıralandı. kelli felli, takım elbiseli adamlar falan işi gücü bırakıp, vucutları kendileri kontrol edemiyormuşcasına ankara havalarında oynamaya başladılar. ama surat ifadeleri çok ciddi, umut sarıkaya'nın dediği gibi sanırsın anayasa taslağı hazırlıyor. ifade o. ama eller havada bir takım acayip bacak hareketleri.
müzik kesiliyor. adamlar anında oturuyor. işten güçten muhabbet ediyorlar. müzik başladığı anda zıplayarak kalkıyorlar.
böyle bir stadyum dolusu adam düşünün, hepsi aynı şekilde.
neyse sonunda maç başlayacak, o sırada ispanya'da bir terör olayı olmuştu galiba saygı duruşu dediler. sessizlik hakim.
o sırada bir amca nasıl çıkarıyorsa o kadar sesi tek başına sahayı inletmişti "hayyydii genççler" millet gülmeye falan başlamıştı.
yani ankaradaysanız ve maça gidiyorsanız dumur olmaya hep hazır olmalısınız.
oturmuş çekirdeğinizi çıtlatıp maç saatinin gelmesini beklerken nerden gelmeyen bir su şişenin sırtınızda patlamasıyla sırılsıklam olmanız. "tamam ulan uzaktan uzağa kavga ediyorsunuz, kızdın adama su atacan da isabet yeteneğin yoksa o kalabalıkta ne atıyorsun suyu" şeklinde dumur dumur bakakalırsın kalabalığa kafanda "acaba bu öküzlerden hangisi attı şişeyi?" soru işareti eşliğinde.
yanlış maça gelmek.
ankara'da atatürk spor salonu ile stad yanyanadır. aynı anda hem ankaragücü'nün hemde ted kolejin maçı vardır. spor salonun kapısına basketbol seyircisi olma ihtimallerinin çok düşük olduğu her hallerinden belli olan iki tip gelir ve ellerinde futbol maçı biletleri ile içeriye girmeye çalışırlar.
artvin hopaspor, trabzon türk telekom' u ağırlamaktadır. maç esnasında trabzonlu oyuncu artvinli oyuncuya gereksiz bir faul yapar. artvinli oyuncu bu faule karşılık trabzonlu oyuncuya kafa atıp burnunu kırar ve kırmızı kartla oyundan atılır. trabzonlu oyuncu acilen sağlık görevlileri tarafından sedyeyle ambulansa taşınır. yarı yolda kendine gelen trabzonlu oyuncu kafayı kaldırıp parmağını sallayarak kırmızı kart görüp oyun dışına çıkan artvinli oyuncuya küfür eder. artvinli oyuncu bu parmak hareketini görünce acayip dellenir ve tam da sahayı terkedecekken vazgeçip trabzonlu oyuncuyu dövmek maksadıyla ambulansa doğru koşar. ancak kendisi yetişene kadar sedyeyi taşıyan sağlık görevlileri trabzonluya tekme tokat girişmeye başlamıştır bile.
not: oldu bu olay ama link bulamadım, bulsam da veremedim gibi.
not2: yardimci olmak isteyen ne çok futbol fanatiği varmış, artık moderasyon affetsin. *
not3: evet üstsüz değilmiş. http://www.youtube.com/watch?v=CxfYeg-wuhY
elazığsporgalatasaray maçında durum 1-2 galatasaray lehinedir ve hakem ali aydın son dakikada elazığspor'a penaltı verir. ve elazığsporlu futbolcu effa sevinçten hakem ali aydın'a sarılır.
fenerbahçe ile trabzon arasında oynanacak olan maç için arkadaşla sözleşilir. 19.00'da başlıcak maç için 17.00'de stat da buluşulur. bilet kalmamıştır. karaborsacı abiye yazılınır. uzun pazarlıklar sonucunda 2 tane bilet alınır. * bilete bakmadan telsim tribünü sırasına gidilir.* sıra koşuyoluna kadardır. kesin maçı kaçıracağız diye düşünülür. derken saat 18:45 kapıya gelinir. biletçi bileti kapıya sokar ve "bu bilet migros tribünü için" der. * migros tribününe gidilir sıra coşmuştur. saat 19.37'de maça girilir. *
geçen hafta oynanan galatasaray - fenerbahçe karşılaşmasında yaşanılan olaydır. maç biter, herkes çok mutludur. eski açıkta fenerlilere yakın olan bi elemanı 3 kişi sırtına alır, eleman kollarını yana açarak tek bacağını havaya kaldırır ve kocaman bir orta parmak işareti yapar. tribün komple dumur.
sahaya cikan onbirlerin siraya girip, 40-50bin kisi onunde hakemlere sirayla tecavuz etmeleri ve teknik direktorlerin yandan bagirarak oyuncularina pozisyonlarla ilgili direktif vermeleri ve boylelikle hipne hakem soyleminin gercek olmasi. daha dumur bir durum dusunemiyorum.
yıl 2000 günlerden 17 mayıs. kopenhag'da yaşıyorum o zamanlar. son yılım. şans bu ki uefa finali kopenhag'da oynanacağını öğreniyoruz önceden. takımlar falan belirsizken biletler alınıyor falan. şans bu ki galatasaray çıkıyor finale. maç başlıyor. biz tarafsız seyirciler için ayrılan bölümdeyiz ama herkes galatasaray'lı orada. arkada bir adam sürekli küfür ediyor, ara sıra da benimle maçı yorumluyor. hemen arka sıramızda. maçın 60. dakikaları falan. annem daha fazla dayanamıyor adamın küfürlerine ve azarlamaya başlıyor. bir de bakıyorum ki eleman "raşit çetiner" sus pus olmuş.