indiana pacers-detroit pistons maçında, ben wallece ile ron artest arasında kavga çıkması. olaya seyircilerin de karışması sonucu indianalı basketbolcuların seyircilere dalması.
efes-aris koraç kupası finalinde maç sonrası salonu tıka basa dolduran yunan seyircilerin sahaya inip basketbolculara ve bir avuç türk taraftara saldırması. olayın en ilginç yanı maç bitmiş; yüzlerce yunanlı birden sahaya dalmış bir vaziyetteyken bizim taraftarlardan birinin kaçmak yerine üstüne gelen bir gruba uçan tekmeyle dalmasıydı. sonrasında o taraftara ne oldu çok merak ediyorum.
bir futbolcunun hakemin foul verdiği pozisondan sonra hakeme gidip--daha önceden kendi getirdiğ- sarı kart göstermesi ve bunu hakeme vermesi,bunun üzerinede hakemin o sarı kartı alıp kendi cebinden kendi sarı kartını çıkartıp futbolcuya göstermesi.
not:türkiyede yaşanmamıştır...
kanat atkaya bir yazısında bahsetmişti, hangi takımların arasında yapıldığını hatırlamadığım bir maç sırasında bir defans oyuncusu gidiyor golünü atıyor, durum: 1-0, sonra geliyor bu arkadaş kendi kalesine bir gol atıyor, durum: 1-1, sonra bu herif yediği boku düzeltmek adına bir gol daha atıyor, durum: 2-1, yalnız bu insanlıktan çıkmış ajan provakatör o gün maça iyice coşkun geldiği için dayanamayıp kendi kalesine bir gol daha atıp durumu iyice sıçıp sıvıyordu. maç sonucu 2-2.
inönü stadyumunda deniz tarafındaki kaleye penaltı atan oyuncunun topu boğaza göndermesi.*
bunu gerçekleştiren insan evladı için:
(bkz: gökmen özdenak)
15 dakikalık devre arası olmuştur. kapalı üst tribünde arkadaşlarla muhabbet etmek için göbeğe dalınır. en üste çıkıldıktan sonra yavaş yavaş alt sıralara doğru inilirken elemanın teki arkadan bakıldığında bir arkadaşa benzetilir ve olaylar gelişir;
salca: naber lan ali murat (pat kafasına vurdum bunu söylerken)
kafasına vurulan çocuk: (sarhoş olduğu için pek tepki gösteremez, sadece şunu söyler) ne oluyo yaaa
çocuğun arkadaşı: noldu ya hayırdır
salca: ali murat değil mi bu?
çocuğun arkadaşı: yok değil..
salca: haa yanlış vurdum öyleyse
çocuğun arkadaşı: vurma kafasına, kafası güzel zaten...
salca: tamam öyleyse, yanlış anlaşılma olmuş söylersin sen
çocuğun arkadaşı: tamam hoca
tarih: 3 aralık 1996
yer: inönü stadyumu
maç: beşiktaş - valencia
beşiktaş'ın bir uefa kupası maçı. bir abimiz o gün yine sağlam şekilde alkol alıp maça gidiyor. numaralı tribünde maçı izlerken, siyah beyaz olan takımı destekliyor. her atağında ayağa kalkıyor, arka taraftakiler şaşkın "napıyor lan bu manyak" diye düşünüyorlar. sonrasında bir ara kırmızı formalı takımın oyuncusu taç kullanmak için kendisinin önüne geliyor ve bir bakıyor ki o gelen futbolcu alpay. birden düşünmeye başlıyor "aa lan bu alpay ne zaman valencia'ya transfer oldu" diye.. ama sonradan kafaya dank ediyor ve beşiktaş'ın o gün kırmızı formayı giyip, valencia'nın siyah - beyaz forma ile maça çıktığını..
beşiktaş maçının olduğu bir hafta salca yine istanbul'a gitmiştir. ortaköy semtinden tanımadığım bir beşiktaşlı kardeşimizin mücadele ettiği sutopu takımının o gün maçı olduğundan, semtten bir kaç kişi gaza gelerek "hadi maçı izlemeye gidelim" diyerekten sutopu mücadelesinin yapıldığı yere gelinmiştir. amigo harun'un da maça geldiğini gören bizim grup makaraya başlamıştır;
"harun havuza üçlü çektir kartal'a", "harun yüz yüz yüz", "ooooo oooo havuzda hindi baba", "harun su balesi yapsana yapsana yapsana" şeklinde bağırılmasıyla, bizim havuzda mücadele eden arkadaş gülerken su yutmuştur ve boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır..
beşiktaş taraftarı 1 ay önce oynanan kupa maçından sonra, saatlerce stattan çıkmamış, galibiyeti kutlamış, galibiyetin de verdiği coşkuyla, bize ithafen tezahüratlarda bulunmuş, makarasını yapmış, doğal olarak...
"çıkmıyoruz çıkmıyoruz"
"beyaz deyin çıkalım"
"kanarya kanarya sesin çıksın kanarya"
tabi bu tezahüratlardan sonra biz tribünde herkesin morali sıfırın altında...
----------------------
ve büyük gün geliyor...
5 mayıs 2007 beşiktaş-fenerbahçe maçı...
yani şampiyonunun renginin belli olduğu maç...
maçı 1-0 fenerbahçemiz kazanıyor ve maçtan sonra fenerbahçe taraftarının tezahüratları inletiyor dolmabahçe'yi...
"hadi yine çıkmayın sabaha kadar"
"napıyoruz napıyoruz"
fenerbahçe taraftarı: kapalııı kapalııı sesin çıksın kapalııııı...
Mustafa Denizli zamanında Denizli'nin maç sırasında Fenerbahçe takımına fazladan bir yabancıyı dahil etmesi ve bunu fark edemediğinden Fenerbahçanin 3-0 hükmen yenilmesi.
P.S:Maçın normal skoru da 3-0dır zaten.
gol atan futbolcuların, kale arkalarında bir yandan el çırpan bir yandan dönüp duran terlik firmalarının maskotlarına gol sevinci hesabına uçan tekme atması.
inönü stadı'nda oynanan, beşiktaş'ın bir lig maçı öncesi istiklal marşı okunacaktır.
parası yetmediğinden ötürü yeni açık'tan kombine alan öğrenciler, her zaman kapalı tribün hasreti çekmektedir ve kapalı tribüne girmenin çeşitli yollarının ararlar, sonuna kadar zorlarlar.
genel olarak istiklal marşı'nda, herkes saygı duruşuna geçtiği için, bu gençler tam marş okunmaya başlarken demire tırmanırlar, marş esnasında o demirin üstünde kalırlar ve marş biter bitmez kapalıya geçerek hızlıca ortalara kaynarlar. artık kapalı tribündedirler.
atilla isminde bir kardeşimiz vardı. bu sazan kardeşimiz, istiklal marşı başlayana kadar demirlere tırmanamadı ve istiklal marşı esnasında yeni açık tarafında kaldı. marş biter bitmez kendisini demirin üstünde gördüm, "hah atlıyor, helal olsun" diyerek nasılsa yanıma gelir diye düşündüm.
aradan 5 dakika geçti, bundan hala ses seda yok. telefon çaldı, baktım o arıyor..
- alo salca. oğlum beni dışarı attılar ya. güvenlikten elemanlar yakaladı, sızıntı yaptım diye stad dışına attılar. bana bilet ayarlasana, maça gireyim..
+ ulan dimyat'a pirince giderken, bulgurdan olmak dedikleri bu herhalde.. heheheh
