bu başlığı aslında ''bir makine mühendisinin içler acısı hali''veya ''bir makine mühendisinin dramı''olarak da açabilirdim,ancak bu yazının konusu olacak kişinin hala hayata sarılmak için bir çabası olduğunu görünce vazgeçtim.
geçtiğimiz günlerde bir kaç aydır giydiğim ayakkabımın altının yırtıldığını görünce,yaptırmaya karar verdim.ancak antalya'da en yakın ayakkabıcı nerede bilmiyordum.bu düşünceler içerisinde kafamı dağıtmak üzere bir alışveriş merkezine gittim.
alışveriş merkezinin arka tarafında,bir oda büyüklüğünde alanda bir ayakkabı tamircisi gördüm.sevinmiştim.zira evimin bu kadar yakınında bir ayakkabıcı tamircisi bulmam beni sevindirmişti.
hemen eve gidip ayakkabılarımı aldım ve o alışveriş merkezindeki ayakkabı tamircisine geri döndüm.
kendisinin alanı zaten çok küçüktü,bu nedenle eğer içeride 3 kişi olursanız yeni gelen müşteriler bir süre kapıda bekliyor,sonra da sabırsızlığı dolayısı ile gidiyordu.
bu nedenle ağabeyin geliri çok fazla değildi,ancak gene de o mutluydu.
neyse,ayakkabılarım da ki sorunu gösterdim,ne zaman olur dedim ve saat 15:00'a doğru gel dedi.
ben de tamam dedim,gittim gezdim,ancak zaten alışveriş yapmayı sevmediğim biri olduğum için benim alışveriş işi saat 14:30 gibi bitti.ben de alt tarafı ayakkabı altı yapışacak canım dedim ve ayakkabı tamircisinin dükkanına geri gittim.
''benim ayakkabılar vardı ''dedim,hafiften soru sorar gibi bir hava ile.
ayakkabılarımı gösterdim,bunların altını yapıştıracağım dedi.bende bekleyeyim madem dedim ve küçük bir tabureye oturup,yaptıklarını izlemeye başladım.
zira kendisi işini çok özenli ve titiz yapıyordu.izlemesi çok zevkliydi.
kendisi de her 13 yaşında öğrenci olan bir bireye söylenen klasik sözü söyledi:''sende tatildesin,rahatsın''
bu kalıplaşmış cümle,onun hayatını ve ilginç yaşam öyküsünü,ayrıca ülkede ki işsizliğin ne denli büyük olduğunu öğreneceğim,büyük bir muhabbetin küçük bir giriş cümlesiydi.
ben de evet,okul bitti tatildeyim,güzel gidiyor dedim.söylediğimde belki de biraz hani isyankarlık ve okulu sevmediğim gibi bir ima sezmiş olabilir ki,eğer sezdiyse bunda da haklı.zira benim yaşlarımda bir öğrenci okulunu pek sevmiyor.hele ki okul saat 6:00'da başlıyorsa.
ben de okulu seviyorum,ancak sabah uyanması ve kalkması çok zor ve zahmetli dedim.''neden ya ben 9:00'da fişek gibi kalkardım yataktan'' dedi.
ben de okulumun saat 6:00'da başladığını ve ben kalkarken daha günün bile ağarmadığını anlattım,o da bu sırada mesleğini büyük bir özen ile icra etmeye devam ediyordu.
o da kendisi küçükken sabah kalktığında neler olduğunu,belki de annesinden istediği sevgi ve ilgiyi alamadığını anlattı.
buradan bakınca ilginç durmuyor,ancak bazı anlatamayacağım özel içerikler ile birlikte ilginç bir geçmişi vardı.
bundan sonrası ise ülkedeki işsizlik sorunun ne kadar büyük olduğunu anladığım ve belki de ''dan''diye kafama vurduğu kısım.
kendisi üniversitede makine mühendisliği bölümünü okuyormuş.hatta gayet de başarılıymış ancak hayat ona da yapacağını yapmış ve bir takım kötü olaylar geçirmiş,bu nedenle de okulu bırakmak zorunda kalmış.ancak şu anki bilgisi gayet yeterli düzeydeymiş.
tabii şimdi diyeceksiniz ''oğlum,herif kendi bırakmış,işsizlik ile ne alakası var ?''
ben bu soruya şöyle cevap veririm.
kendisinin bilgisi şu an bir yerlerde güzel bir statüde işe girebilecek düzeydeymiş,ancak ülkede ki işsizlik durumundan dolayı,kendisi de istediği mesleği yapamamış ve ayakkabı tamircisi olmuş.
peki bu meslekten sıkılmış mı veya istediği meslek olan makine mühendisliğini okuyamadığı için hayattan bıkmış mı ? hayır.
kendisi gayet güzel bir biçimde işini icra ediyor ve büyük bir özenle çalışıyordu.hatta ''kolaya kaçmayı sevmiyorum''diyerek bu işi ne kadar zevkle yaptığını anlatıyordu.
bizim bu konuşmamız sırasında da ayakkabılarımın işi bitmişti.bunları 2-3 gün giyme dedi,ben de tamam dedim ''çok güzel bir sohbetti''dedim ve o dükkandan ayrıldım.
ayrıldıktan sonra,
''kendisinin geçirdiği kötü olaylar neticesinde,hayatın bize bazen kötü süprizler hazırlayabileceğini.''
ve ''bir insanın isterse nasıl hayata 4 elle sarılabileceğini''
''ülkemizdeki işsizlik sorununun ne kadar büyük olduğunu''
anladım.
o gün ve o ayakkabı tamircisi bana büyük bir ders olmuştu,artık her şeyi daha iyi anlamıştım.