halı sahada mahsur kalmak. yatılı olarak okunan düzce'de yılbaşı akşamı dersaneden tanışılan imam- hatiplilerle maç ayarlanır. bizim takımdan bir arkadaşın rakipten birine küfür etmesi sonucu maç içinde gerginlik, maç sonunda soyunma odasında ise müthiş bir kavga çıkar. zar zor taraflar ayrıldıktan sonra imam hatipliler düzcede ne kadar psikopat varsa çağırır. eli sopalı onlarca adam halı saha dışında bizleri beklemektedir. ancak hepimiz de düzceye dışarıdan gelen bizler sahadan çıkmayız. okulun müdürüne haber veririz. ardından müdür gelir, elemanları zar zor ikna eder. gündüzlü bir arkadaşımız da yanında taşıdığı kuru sıkıyı bizim arkadaşın birine verir. yürüyerek biz okula dönerken imam hatipliler yine peşimize takılır. arkadaş silah falan çeker. koşarak okul yurduna yetişilir. bu olay ertesi günde dersanede etkisini gösterir. araya iki okulun idarecileri ve imam-hatipin sayılan öğrencilerinin girmesiyle olay ancak çözümlenir.
bizi bu kadar korkutan ve halı sahadan çıkmamamıza neden olansa imam-hatiplilerde öz babasını bıçaklamaktan dolayı cezaevinden daha birkaç hafta önce çıkmış birinin de bulunması. ayrıca düzcelilerin nasıl psikokat olduğunu yaşamayan bilemez.
en yakın arkadaşın sınıf kapısından içeri "laaağğğnn bizim sınıfta ineğin biri geometri yazılısından 99 almış, kim ki o?", diyerek girmesi ve 99 alan öğrencinin kendisi olduğunu öğrenince "yaaa niye 100 alamamışım" diyerek vızıklaması akabinde sınıfın dumura uğramasıdır.
bir din kültürü hocasının derse dükkanı ( fermuarı ) açık girmesi ve sınıftaki dikkatli bir öğrencinin bunu farkedip hocaya söylemesi bu hocayı dumura uğratır.
fotokopi makinesi alacağız diyerek 8 sene önce kişi başı 6 lira para toplanması. bundan sonra sınav kağıtları için fotokopi parası verilmeyeceğinin vaat edilmesi. toplanan paranın hesaplanışı. 1500 kişi * 6 lira = 9000 tl. bunun yeterli bi para oluşu ama 4 ay sonra okul tekrar açıldığında öğrencilerden tekrar fotokopi parası toplanışı. balık hafızasını iyi değerlendirme örneğidir. dolandırıcılık örneğidir. lisede geçmesi dumur eder.
slaytları bilgisayar atma, kontrol etme işi bize verildiği bir gün hemen hemen son lise son sınıf öğrencileri bulunmaktadır konferans salonunda, içeri müdür yardımcımız girer kendisi matrak bir adam olunca bizde mehter marşı çaldık hani anlayışlı adam güler geçer bizde komik adamlar olarak anılmaya devam ederiz diyerekten, tüm kolonlarda inliyordu. lakin nerden bilelim yeditepe üniversitesinden gelen ekipte hemen arkasında.
sınıfta, her öğrenciden bir ses çıktığını düşünün.
o kadar gürültülü bir ortamda, bi arakadaşın; "orospu" kelimesinden sonra çıt çıkmayan bir sınıf!
üstüne alınan bir hoca.
"hocam allah belamı versin size söylemedim" diyen bir öğrenci.
ve sene sonu biyoloji'si "sıfır" olan o öğrenci.
pentagramlı bluzunuz yüzünden beden dersinin ortasında tüm müdür yardımcıları ve müdür tarafından çağırılıp bahçe ortasında şu dialoğu yaşamaktır.
wib=worldisblack
mdr= ehue.
mdr: olum bu ne lan?! bak bak bak kuru kafada var bak
wib: niye ki hocam?
mdr: olum seni polisler götürür lan dışarda götürürler lan seni bu ne?
wib: hocam nesi var?
mdr: olum anan baban bişi demiyo mu sana lan ha?
wib: yok hocam niye desinler?
mdr: satanismisin lan sen! git çabuk değiştir bunu bi daha da bunla okula gelme!
wib: peki hocam (koşarak uzaklaşılır.)
bahçede top oynamanın yasak olduğu lisede, boş derste top oynayan enerjik gençlerin* rehberlik hocasının ön kapıdan kendilerine doğru geldiğini görünce korkmaya başlaması. buraya kadar herşey normal giderken, hocanın bir anda maradona kesilip gol atılana kadar bizle gayet randımanlı bir şekilde top oynaması.
aşık olduğun insanın başkasıyla birlikte olması. sonradan aslında sana aşık olduğunu itiraf etmesi.
senin için onu terk etmesi ve herkesin seni suçlaması.
üzerinden 7-8 sene geçtiği için hatırlamak biraz zor.ingilizce dersi lise 2, Başkan benim başkan yardımcısı da bir kız, ne yapmışsa ne etmişse sinirlendirmiş beni,bana beni gayet bozacak, beni rezil edecek bi laf söyleyince herkes sustu benden cevap bekliyor, ayağa kalkıp küçük orospuuu diye bağırınca 5 saniyelik bir sessizlik arkasından bütün sınıfın kahkahası.kız yerin dibine girdi müdürün yanına gitti. ben durur muyum müdür çağırmadan senaryomu yazayım müdürün yanına uçayım.neyse müdürün yanına girdim zoraki bir şekilde ağlayarak.çok üzgünüm sınıfta en sevdiğim insana bu şekilde hakarette bulundum falan filan,müdür başta olmak üzere hocaların çoğu sevdiğinden kızla aramızı buldu gönderdi.kız hala yaşıyor mu bilmiyorum.
beyaz pantolon giymiş koridor nöbetçisi ( bizim zamanınımızda lisede koridor nöbetçisi öğretmenler olurdu tenefüslerde.) öğretmenin altına sıçması neticesinde beyaz pantolonda sapsarı bir leke olması.bunu fark eden okulun psikopat öğrencisinin koridorun başına geçip "lan millet mini mehmet altına sıçmış beyaz pantolonu boka bulamış" diyerek bağırmasıdır.
mehmet hoca bir kaç hafta rapor aldı ortalarda görünmedi.
ders lise 1 coğrafya dersidir. blok olarak 2 saat üstüste hiç durmadan tam bir kafa ziken hoca eşliğinde devam etmektedir. yazar kişi okuldan önce 2 tane bira içmiştir. dersin ortalarına doğru çişi gelir haliyle;
-hocam tuvalate gidebilir miyim?
+otur yerine, ne tuvaleti bu, çocuk musun sen vs vs.
-ok.
yazar kişi sırasına oturur. sınıfın sağ tarafındaki duvara doğru dönerek çaktırmadan çişini yapar*. bir süre sonra sınıf kokmaktadır. insanlar hareketlenmeye falan başlar. bitakım sesler. yazarın kafası güzeldir.
ingilizce dersi... hoca sırasında oturmuş yazılıları okuyor. önümde oturan x ve y ise ergenlik çağının getirdiği duygularla sağa sola hareket çekmektedir; ama öyle böyle değil resmen havaya sıkıyorlar. ben ise arkadaşımın sırtının arkasına saklanıp bir hareket çektim. * önümde olan şeyleri görmeyen benim hareketimi gördü sadece *. yanına çağırdı azarladı. tenefüs zilinin çalmasıyla hepimiz koptuk. **
(bkz: bu da benim anım)
emekliliği gelipte geçen ama emekli olmayan, bir okadar da ipne* edebiyat hocası derste yazılıları okumaktadır. birden; "bu isimsiz kağıt kimin?" diye bağırmaya başlar, ses çıkmaz...
okumaya devam eder, kağıda 60 verir. bütün kağıtları okuduktan sonra sınıfa notları açıklar, herkes ismini yazmıştır, isimsiz kağıt sahipsiz kalır.
bi kaç dakika sonra anlaşılır ki o kağıt hocanın hazırladığı cevap anahtarıdır...