bir kızın yaşamı

entry32 galeri1
    1.
  1. rastgele bir şarkı açmış. yaşadıkları aklına gelmiş, dibe indikçe indiğini fark etmiş. kimi zaman kendisinden nefret etmiş kimi zaman da bir başkasından. bir fotoğraf karesinde yaşadığını bilirmiş, bilirmiş ama duyuramamış hiçbir şeyi. hani bir fotoğraf vardır; o fotoğraflar gibi doğruca karşısındakine bakarmış, samimiyetsizce ancak. ama en azından bakarmış. merak etmiş ve kendisine bir soru yöneltmiş:
    nerede bıraktım kendimi?
    bir gün her gün elinde tuttuğu o aynayı kırmış o. kendisini kurtarabilmek için bileklerine saplamış. yıllar sonra olayın geçtiği eve taşınan kişi bir mektup bulmuş ve okumuş onu.

    `böyle gitmemeliydim, biraz oturmalıydım yanımda, bir kimseyle oturduğum kadar oturmam gerekirdi. ağlamamam gerekiyor. ama nafile ya her defasında daha da berbat ettim her şeyi. bir aynam var kendimi saatlerce izlediğim. her gün ağlarken, çıldırırken ve daha nice kötü şeyleri yaparken kendimi, kendime daha da çok acındırdığım bir ayna.
    rastgele bir şarkı açtım şimdi. yaşadıklarım aklıma geldi, dibe indikçe indiğimi fark ettim. kimi zaman kendimden nefret etmiş kimi zaman da bir başkasından. bir fotoğraf karesinde yaşadığımı da bilirim, bilirim ama duyuramam da hiçbir şeyi. hani bir fotoğraf vardır; o fotoğraflar gibi doğruca karşıma bakarım hep. samimiyetsizce ancak, ve merak etme ben de nefret ederim kendimden. ama en azından bakarım. merak ettim bir şeyi,
    nerede bıraktım ben kendimi? karar verdim bazı şeyler için şimdi. beni tanımasan da üzerimden yıllar geçtikten sonra bu eve geleceğini de biliyordum. bunu yazıyorum çünkü tek mirasım bu ve saklamanı istiyorum. kimse anlamadı beni. senin de anlamanı beklemem ama olur da ya saklarsan eğer, seninle bir gün karşılaşacağımıza söz verebilirim. neden söz verdiğimi sorma, bunu yapmayacağını biliyorum. tam yanımda bir ayna var. aynaya arada bakıp buraya bunları yazıyorum. bir kahve lekesi var köşede, bilerek yaptım. hani 40 yıl hatırları olur diye. içmemiş de olsak içmiş gibi olalım diye. aynayı paramparça ettim kendimi özgürleştirebilmek için. kırıldığında kendimi ölmüş gibi hissettim. ama ölmediğimi biliyorum ve herkes gibi yaşayan ölüyüm de demeyeceğim. benden çalınan gülüşleri bulmaya gideceğim bileklerimi keserek. birisi söylemişti her şeyimin orada olduğunu. bunları okudun şimdi, benim mirasım senin oldu. ilk kahvemi de seninle içtim ve ayrıca benden sonra ilk defa sen o evde yaşamaya başladın. farklı insanlarız ama yaşadığım şeyleri sana veriyorum tam şimdi.`
    o an evin yeni sahibi o mektubun sahibinin yalan söylemiş olmasını istemediği için saklamayacağım dedi ve eski yerine bıraktı. o an fark etti, o yıllarca cilt cilt kitap okumuştu belki ama ilk defa bir hayat okuduğunu fark etmişti. kitapları okumayı bıraktı ve sadece o hayatı okudu, her gün başka bir kitabı okurmuş gibi.
    8 ...
  2. 2.
  3. empati kurarsak daha iyi anlarız.
    0 ...
  4. 3.
  5. Haklıydı.
    Belki de ilk defa hiç haklı olmadığı kadar çok haklıydı ancak dinleyen yoktu ve ona düşen görevse susmaktı.
    Sustu. Susmayı sevdi.
    Hayır, Susmayı Sevmek zorunda bırakıldı.
    6 ...
  6. 4.
  7. Düşüşüydü sözlerin, dudaklardan kelime kelime.

    Oysa yaşamak sol yanında, son olmayan gülümsemelerinde gizliydi.

    Susmamalıydı gözleri, konuşmalıydı.
    4 ...
  8. 5.
  9. Henüz çok küçüktü.
    Okuldan eve dönen kız, kapının önünde bir şeylerin olduğunu hissetmiş gibiydi. O hissin ne olduğunu bilmiyordu ancak sanki bir şeyler vardı.
    Sessizdi. Sessizdi ama gürültülüydü de.

    Kapıyı çaldı.
    Bekledi, bekledi.
    Açılmadı.
    Tekrardan çaldı.
    Sonunda babası açmıştı.
    Adam sinirliydi sanki, soğuktu, dingindi. Yüzü sararmıştı.
    Neydi bu?
    Kızının yüzüne bakmadan geri döndü.
    Kız, içeri geçtiği gibi çantasını kapının hemen yanına bırakıp babasının ardından ilerledi.
    Sordu, annesi neredeydi?
    içeride bir yerdedir cevabını aldı adamdan. Kızının yüzüne bile bakmamıştı. Telefonuna bakarak söylemişti bunları. Alışıktı kız daha öncesinden. Sorun değildi.
    Yalnızca bu, sorun değildi.

    Küçüktü.

    Koridordan geçerken banyonun kapısında kırmızı lekeler gördü.
    Soluk Kahverengi renk, küçük küçük kırmızı renkle kirlenmişti.
    Kurumuştu. Sarı ışığın altında güzel görünmüyorlardı. Kırmızı rengi severdi.
    O günden sonra da sevemedi.

    Küçüktü.

    Koridorun hemen karşısındaki Odaya çarptı gözü, hemen oraya girdi, annesini gördü. Kadın, köşede, koltuğun hemen yanında, duvara sinmiş bir şekilde yere oturmuş boşluğa bakıyordu Sağ tarafa doğru.
    Kız kalakaldı. Hemen yanına gitti ve ne olduğunu sordu ancak bir yanıt alamadı. Annesi kızının yüzüne bile bakmıyordu. Bir bileği kesikti Ancak kurumuş kandan görünmüyordu; Kan yavaşlamış, durmuş gibiydi. Çok derin değildi ancak uzun sayılırdı kesik. Hemen çaprazdaki Odaya geçip dolabın kapağını açıp en alt kısımdan bir kumaş parçası buldu ve geri dönüp Annesinin eline sardı. Acaba kızar mı diye düşündü içinden ancak sorun etmemişti.
    Olmasındı.

    Kız küçüktü.

    Tut dedi.
    Annesi kızına dönmedi bile.

    Kız küçüktü.
    Annesi kızına dönsündü.
    Dönmedi.

    Kız biraz daha oyalandı ve sonunda bir şey olmayacağından emin olup kalktı.
    Banyoya gitti.
    Jilet.

    Kız, küçüktü.
    Görmesindi.
    Gördü.

    Küçük elinin yüzük parmağının köşesine baktı.
    Bir gün yanlışlıkla kesmişti sağ elinin parmağını.
    Çok kanamıştı o gün eli, Annesine korkudan söyleyememiş soğuk suyun altında bekletmişti. Bir kumaş parçasını kesmiş gizlice eline sarıp düğümlemişti daha sonrasında. Bunu anımsadı küçük kız.
    Hiçbir şey anlamıyordu. Ev çok sakindi ama savaş alanı gibiydi! Kız savaş alanında donakalmıştı sanki.

    Annesi bileğini kesmişti.
    Ama Yaşıyordu, bunun için içi rahatlamıştı.

    O kızın, Yıllar sonra bunları hatırladığında içinin rahatlamasına yandı canı. Sağ elinin yüzük parmağına baktı kız teker teker hatırlarken geçmişi. iz küçülmüş ve soluk bir renk almıştı ancak Kız için büyüktü.
    Kız unutsundu.
    Kız, unutamadı.
    Geçmişte kısılı kaldı.

    Jileti küçük çöp kovasına attı.
    Bir havluyla kapıya yakın olan kanları sildi.

    Kız yapmasındı, silmesindi. Banyo demir kokuyordu. Nefes almasındı.
    Yapmıştı. Nefeste alıyordu.

    Annesinin yanına gitti.
    Korkuyu iliklerine kadar hissetmişti.
    Kız ağlayamadı.
    Ağlasındı.
    Ağladı.

    Ne oldu anne dedi sessizce, fısıldayarak belki de. Bu kısmı hatırlayamıyordu.
    Annesi bir şeyler söyledi. Anlamamıştı.
    ileride, biraz daha büyümüş olduğunda hafızasını zorladı ancak o kısmı yine hatırlayamadı. Belli başlı şeyler vardı ancak kesik kesikti her şey.
    Kesik kesik.
    Kankahverengi. Kanyeşil. Kankesik. Kangeçmiş.

    Kız küçüktü.

    Annesinin yanına oturdu. Bekledi. Annesi uyuyakaldı. Ne yapacağını bilmediği için yalnızca beklemişti bir şey olmasından korkar hâlde. Bir şey olsa düzeltebilecekmiş gibi bekledi. Beklemişti.

    Bunlar olduktan sonra nasıl toparlanmışlardı? Bu olaydan sonraki günlerde ne olmuştu? Babasıyla konuşmuş muydu o gün?
    Hatırlayamadı.
    O yeşil koltuğu bile hatırladı ama bunu hatırlayamadı.
    Geçmişte anlamlandıramadığı bir şeyin daha karşılığını öğrenmişti.

    Kız küçüktü.
    küçük kız, büyüdü.
    5 ...
  10. 6.
  11. Geçmişinde ona zarar veren ne varsa teker teker yok oluyordu sanki ancak kızın hâlâ canı yanıyordu.
    Madem gideceklerdi, neden zarar verdiler diye düşünmeden edemedi.

    Değmedi. Susmasına, nefretine değmedi.
    Tek değdiği şey delip geçtiği o kalpti, geçmişti.
    O da onu tüketti, bitirdi.
    6 ...
  12. 7.
  13. insanlar, çocukluğunda geleceğin bu kadar yaşamaya değer olmayacağını bilmediklerini söylerlerdi.

    O çocuk, bunu da biliyordu.
    Zorunda bırakıldı.
    4 ...
  14. 8.
  15. Pi'nin yaşamına eş değerdir.

    Kızlar da pi gibi, küçücük bir sandalın içinde, vahşi bir kaplanla koca okyanusu aşmaya çalışır.
    2 ...
  16. 9.
  17. aklıma mükremin geldi.
    genç ve güzel bir kız olmak çok zor üstelik gebeyim.

    onurum annem babasız yavrum.
    parol kafa yaptı aq ss.
    1 ...
  18. 10.
  19. iyiydi ancak Mutlu değildi. Gerçi mutlu olmaya da çalışmıyordu ve yorulmak da değildi aslında mevzu. Mevzu, Her şey tekrardan başa sararken verdiği emeklerin boşuna gitmesiydi.
    Geçecek şeyler için geçecek şeyler yapmaktı aslında.

    Uğraştığı kadar yoruldu. Yorulduğu kadar tökezledi ve tökezlediği kadar da yere çakıldı. Bunu ona yapan herhangi bir insan da değildi.
    Bunu yapan bizzat çocuğuna iyi davranması gereken bir anneydi, bir babaydı;
    bir aileydi.

    O kız çocuğu, herhangi biri diyemeyeceklerinden zarar gördü ve Gördüğü zararları da sevmek zorunda bırakıldı.

    Ancak bu sefer hayır, yapamadı.
    7 ...
  20. 11.
  21. Bir roman kavramı kadar yalnızdı. Etrafında devrilen dünyalar inşa edilen hayaller varken yalnızdı. Yapayalnızdı şu kocaman dünyada.

    Oysa umutlarını hatırlasa ve biraz olsun kendine inansa.. çok hem de çok güzeldi kalbi paramparça olsa da..
    2 ...
  22. 12.
  23. 13.
  24. genç bir kız olmak çok zor olmalı.
    0 ...
  25. 14.
  26. Öz annesi değildi ancak ona anne gibi davranan bir kadına sahipti kız.
    Sahipti ancak, Artık Sahip de değildi.
    Bir geçmiş zaman.
    Bir maziydi.

    Kadın, kızına çok iyi bakmıştı. Beraber büyümüşlerdi hatta neredeyse kızla. Ona annelik yapmıştı annesi yanında değilken. Kızı için çabalardı, gülümsetmeye çalışırdı onu, sevgi verirdi.
    Vermişti.

    Kız hayatındaki görebileceği ve yaşayabileceği çoğu ilki kadında görmüş ve kadınla yaşamıştı. Bir lunaparka gittiğinde aklına gelirdi, sevginin verdiği acı denince aklına kadın gelirdi, korumak denince tekrardan kadın zihnine sızardı. Yediği yemek aklına onu getirirdi.
    Kız fark etti, sanırım annesini kaybetmişti.

    Büyüdükçe birbirlerinden uzaklaşmak zorunda kalmışlardı ancak tekrardan yan yana geldiklerinde öyle bir sarılırdı ki kadın, kız mutluluktan ağlayacak gibi olurdu. Ayrı geçirdikleri günler yok olurdu, Güzelleşirdi.

    Güzeldi kadın sonra, o kadar güzeldi ki;
    Gülüşü çok güzeldi kadının.
    Kızın bedenini saran o elleri çok güzeldi.
    Kalbi çok güzeldi kadının.
    Artık o da acı verici geliyordu.

    Bıraktı sonra kızını bir kavga uğruna.
    Kız her şeyden habersizken, kadın bıraktı kızını kızın haberdar bile olmadığı bir kavgadan sonra.

    Kızsa tekrardan kadının gelip sarılmasını beklemişti; bir umut, dedi; Bir umut bırakmaz beni o.
    Bırakmıştı.
    Kız da bir kimsesiz gibi hissetti ve Umutları çöp oldu.

    Kendi çocukları olmuştu kadının. Öz çocukları. Sevgi verebileceği yeni kişiler vardı.
    Kız, kadın için ölmüştü. Öz annesinin söylediğini gerçekleştirirdi belki kadın. Mezarına bile gelmezdi.

    Kadın güzeldi ancak kalbi kız için atmıyordu artık.
    Kızın yaşamında bir yeri kalmamış, bir başkasının yaşamında yer edinmişti.
    Her şeyse o noktada son bulmuştu.
    7 ...
  27. 15.
  28. 16.
  29. kız ile kadın mı düzüşmüş anlamadım.

    Sex education gibi düşünüyorum neyse.
    0 ...
  30. 17.
  31. Kızın çağrısına dönmemişti annesi. Gurur yapıp tekrardan arayamamıştı da.
    Sorana da ben aradım ve bana düşeni yaptım, gerisi kendisini ilgilendirir demişti hiç umuru değilmiş gibi.
    ancak zoruna gitmiş. Öyle bir zoruna gitmiş ki hemde sevdiğinden nefret eder olmuş.
    Utanmış. Bir başına hissetmiş.

    Bir şeyler daha bitmiş işte.
    Bitsindi.
    5 ...
  32. 18.
  33. o kız artık bıkmıştı her gün ona bakanlardan ve de arkasından konuşulanlardan. bir sexting sonrası hiçler'e demişti ki, ölmeden önce düşündüğü son şey seksti.
    kemoterapinin pençesindeki kirli zevklerimiz yüzünden.
    0 ...
  34. 19.
  35. ...Yaşıtlarının sorunlarına sahip olamamış sonra hiçbir zaman.

    Birisine aşık olup da o tarafından reddedilmemiş mesela,
    Reddedildikleri ailesiymiş.

    Arkadaşlar arasında oluşan kavgalardan da değilmiş sorunları, objektif düşündüğü düşünüldüğü için kanından olduğu iki insanın arasında kalması ve sonrasındaysa da bu sefer bir köşede bir başına kalmasıymış.

    Annesi babası kızınca beni sevmiyor diye ağlayan diğer aptal, sevginin farkında olmayan insanlar gibi de değilmiş hiç.

    O kız; hep bir değilmiş aslında, hiç öyle olamamış.
    5 ...
  36. 20.
  37. Kız, yere düşünce kalkmayı bilmediğini fark etmiş, bu yüzden çok sürünmüş olsa gerekti; bu yüzden böyle olsa gerekmiş.

    Yaşamı, geçmişten kaçarak veya önüne bir perde çekip perdenin bir köşesinden geçmiş geliyor mu diye kontrol ederek ve sonunda da yakalanarak geçmiş ancak bu sefer geçmişi kabullenerek kurtulacakmış bu durumdan.

    Geçmişten her ne kadar kurtulunmak istenmiş ve geçmişe her ne kadar perde çekilmiş olsa da geçmiş gün gelince bir dağ gibi yola çıkarmış. Buna izin vermeyip geçmişle yan yana kalıp adımlarını takip edecekmiş artık kız.

    iyi hissedebilmek için.
    Miş.
    4 ...
  38. 21.
  39. Kız, öz annesi olmasa da kendisine öz annesinden çok daha iyi bakan bir anneye sahipmiş eskiden. Kızın canı bir şeye sıkılıp da ağlayınca üstünden saatler geçmiş olsa bile kadın anlarmış. Nasıl anladığını bilmezmiş ancak yine de ona sarılınca her şeyin geçtiğini hissedermiş kız. Öz annesinin yaptıklarını o geçirirmiş. Bir kanatsız melek olsa gerekmiş.

    Uzun zaman sonra ağlamış.
    Saatlerce nefesi kesilene kadar ağlamış ama ne gelen ne de köşeden izleyip giden varmış.
    Öyle bir ağlamış ki, öyle bir canı yanmış ki ona ihtiyacı olduğunu hissetmiş.
    Onu özlediğini fark etmiş ve içi özlemle kavrulmuş.
    Canı yanıyormuş.
    Yapayalnızmış sanki.
    6 ...
  40. 22.
  41. “Sözgelimi erkek doğarsan, karanlık bir sokakta ırzına geçilmesinden çekinmen gerekmeyecek. ilk bakışta kendini kabul ettirmek için güzel bir yüze, zekânı saklamak için biçimli bir gövdeye gereksinme duymayacaksın. Sevdiğin biriyle yattığın için hiç kimse ayıplamayacak seni; ağaçtan elmayı kopardığın gün cennete günahın girdiğini söylemeyecekler. Çok daha az yorulacaksın. Üstelik daha da rahat savaşacaksın, Tanrı varsa eğer ak saçlı bir yaşlı kadın ya da genç bir kız olabilir savını ortaya attığın zaman. Kınanmadan itaatsizlik edebileceksin. Gecenin birinde kuyuya düşüyormuşsun gibi bir duyguyla uyanmadan sevecek, sevişebileceksin. Hakarete uğramadan kendini savunabileceksin. Gene de, köleliğin, haksızlığın başka türleriyle karşılaşacaksın..”
    5 ...
  42. 23.
  43. Ölünce omuz bulunması gerekecek bir annesi de yokmuş.
    Olsunmuş, mühim değilmiş.
    2 ...
  44. 24.
  45. 25.
  46. Mutlu olmak onun işi değilmiş.
    Yalnızca kendisine iyi bakacak, iyi hissetmeye çalışacak ve artık mutlu olmak için çabalamayacak, boş uğraşlar vererek kendisini yormayacakmış.

    iyi hissetmekle mutlu olmak arasında bir uçurum kadar fark varmış zaten onun için, iyi olsa yetermiş.
    Hem bir şeyin geleceği de varsa zaten gelirmiş, Geleni beklemeye karar vermiş.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük