mal erkek olmak demektir. ay canim o mu kiyamam ya erkegi olmaktir. bir erkegin görevi guven kazanmak degil guveni suistimal etmektir. yoksa su hatunlar kime asik olacak baska turlu?
bi yerde hayatın yarısını sevdiceğe vermek demektir. fedakarlık etmek, hatta bazen kendine kızsan da, ailenden bile fedakarlıklar ederek, vaktini, naktini ona harcamaktır.
he ama günü gelince o seni terkeder. zaten türk erkekleri hep rerörerö, türk kızlar prensestir. masal dünyasında yaşayan tüm prenseslere sesleniyorum, öpüldüğümüzde prens olan kurbağalarız, unutmayın.
hayalindeki güven dolu erkeği birlikte olduğu erkeğe uyarlar. erkek güven vermese bile kız ona güven duymak ister. başını omzuna dayadığında içine huzur dolduğunu hissetmek ister. aslında kızlar küçüklükten beri korunmaya, kollanmaya alışıktır. bir dönem babaları, abileri sağlar bunu, sonra sevgili yerini alır. psikolojik olarak güvene programlanmış bünyeler işte. yadırgamamak lazım. güven vermek, huzur vermek lazım.
ne farkeder ki? cennetten gelme ''nuri'' olsan yine de eksik bişeyler vardır, bir kadın için. yaptığınız bin olumlu hareketin için de muhakkak bir tane olumsuz bulur çıkarır. ve bu önüne mutlaka beklemediğin bir anda gelecektir.
güven duyulacak kusursuz bir erkek hala varmıdır sorusunu akla getirir.nitekim günümüzde kadın-erkek ayrımı gözetmeden insan olan herkes için bu şüpheyi yaşıyoruz..koşulsuz şartsız bir başkasının güvenini kazanmış insanların varlığına inanmak zor..hele bu kişi bir erkekse..
bir erkeğin başına büyük bir belayı aldığı vakittir. hepimiz biliyoruz ki; bir kızın güvendiği adam olmak, o kızın bütün dertlerini üzerine almak demektir. örneğin; baba, bir kızın dünya üzerindeki en güvendiği erkektir. kızını dövmeyen dizini döver sözünü bir babanın söylediğini bilmem hatırlatmaya gerek var mı? eğer mevzubahis kız sevdiğiniz kız ise ok. no problem. hatta nema problema. erkek bu kızın sarhoşluktan kendi kusmuğunda boğulacak halini bile evine hiç gocunmadan taşır, yüzünü yıkar, üstünü değiştirir, yatağına yatırır, üstünü örter, alnına bir tane de öpücük kondurur. bel altı düşünceler aklının ucundan bile geçmez.
amaa...
eğer ki; mevzubahis kız, ilişki daha kafanızda olgunlaşmadan size güvenmeye çalışıp, bu yükü de size hissettirirse, o zaman akıllar karışır, ne bok yicem ule ben'ler başlar, sıkıntılar baş gösterir panpalarım. evet, güven veren bir yapınız olabilir, ama birinin size güvenmesi bir yüktür, güzel bir yüktür ama yine de yüktür. bu yükün altında ezilen adama çağan ırmak, ıssız adam adını takmıştır. güven, beraberinde beklentileri de getirir. zaten işin yük kısmı da bu beklentilerdir. kendi hayatınızı yaşarken, bir yandan da size herhangi bir konuda güvenen insanın beklentisini karşılamak durumunda kalırsınız ki o güveni kaybetmeyesiniz. insan, yapısı gereği değer verdiği insanların güvenini kaybetmek istemez. o yüzden, güven kaybetmektense, o güveni hiç kazanmamak en iyisidir. güven kazanmadıysanız, o güveni kaybetmezsiniz ve en güzeli, o güven kazanılmak için her daim bir köşede durur. kaybedilen güveni tekrar kazanmak için çin'e gitmeniz gerekiyorsa, kazanılmamış bir güveni kazanmak için çorum'a gidersiniz. ha, bu durum da mesafeli bir duruş gerektirir. yani, ne kadar yakınlık, o kadar güven hesabından ilerlersek, fazla yakınlık sıkıntı yaratır sonucuna ulaşabiliriz. bu sefer de ilişkideki istediği yakınlığı bulamayan kız tarafı yine arıza yaratır. bu arıza, her şeyin çok iyi gittiği bir şekilde de tezahür edebilir, ama bir gün fazla güven vermemeye çalıştığınız kız arkadaşınızı, başkalarının kollarında gördüğünüzde, bu arızanın temelini geç de olsa anlamış olursunuz.
e şimdi bu kadar anlattın anlattın maturin efendi, kısaca diyorsun ki; olay iki ucu boklu değnekten ibaret? evet efendim, bu durum iki ucu boklu değnektir, hatta dört ucu boklu bijon anahtarıdır. peki o zaman bu kadar insan nasıl birlikte oluyor? şöyle efendim, insanlar türlü nefsi ihtiyaçlarını karşılamak için rol kesiyorlar, yalan söylüyorlar, duruma adapte oluyorlar vs. günümüz ilişkilerinin bir çoğunda bu böyle. nedir bu nefsi ihtiyaçlar? seks, dertleri paylaşacak, dizine oturup ağlayabilecek, karşısında çocuklaşılabilecek birini bulma ihtiyacı, "herkesin sapı var neden benim yok?" durumu, ruhsal boşluk durumu vs. vs.
esasında bütün gönül ilişkileri bir ihtiyaca dayanır. hayatı karşı cinsle birleştirme bile bir ihtiyaçtır. insan, yapısı gereği yalnızlıkla lanetlenmiş * bir varlıktır. ve hayatı boyunca yalnızlıktan kurtulmaya çalışır. en sonunda yine yalnız başına ölür.
nereden nereye geldik... kısaca; erkekler! hemcinslerim! panpalarım! brothers! i am calling!! from the valley of the kings! bir kızın güvenini kazanmaya başladığınızı hissediyorsanız, çok dikkatli olun. çünkü, oldukça derin ve bir o kadar da karanlık sulara dalış yapmak üzeresiniz..
