bir kızı tavlamak için kardeşiyle kanka olmak

entry1 galeri0
    2.
  1. otogara gidip nereye gideceğini bilememek'in devamı olaraktan:

    uyandığımda bursa'daydım.
    karşımda dev gibi bir yazı ''tarihi ve kültür başkenti bursa'ya hoşgeldiniz'' yazıyordu. iner inmez kafamdaki ilk düşünce bursa'da iş bulmaktı, param bitiyordu ve işsiz olarak memlekete'e dönmek istemiyordum. otobüsten iner inmez şehiriçi otobüslerinin olduğu tarfa yöneldim. 38a yazan otobüse bindim. yolculuk sırasında amcamın eski bir dostunun bursa'da yaşadığı aklıma geldi, amcam hep anlatırdı dostunu ne desem yapar beni hiç kırmaz diye bende amcamı arayıp bana yardımcı olmasını düşündüm. 20 dakikalık yolculuktan sonra şehrin merkezinde indim, telefonu çıkarıp amcamı aradım. amcam açar açmaz ''lan çakal iş bulamadın mı daha ne sürtüyon gurbet ellerde'' diye bana çıkıştı. amcama sakin bi dille istanbul'da iş bulamadığımı bursa'da olduğumu ve arkadaşı aracılığıyla bana iş bulmasını istedim. amcam tamam az sonra ben seni ararım diyerekten telefonu kapattı. şehrin içinde biraz yürüdükten sonra kaya dershanesi yazan binayı gördüm ve camında güvenlik alınacak yazıyordu. kimseye sormadan içeri girdim ve orta boylu zayıf biri hayrola hemşerim nereye baktın dedi. bende iş için geldiğimi ve kiminle görüşmem gerektiğini sordum. o da şurdaki kapıya gir bi sor dedi. kapıyı çaldım içeri girdim durumu aynen anlattım o da bana nerde oturuyosun dedi. bende şehirdışından geldiğimi kalacak yerim olmadığını söyledim ve o da bana bak yeğenim bize bir de gece bekçisi lazım hırsızlık falan çok oluyor buralarda dedi gece de burda kalırsın çift maaş veririz sana dedi. evet her şey olumluydu bursa'ya gelir gelmez iş bulmuştum.

    hemen işe başlamıştım, hiçbir şey yoktu sadece gelenleri yönlendiriyordum. sıcak bi öğlen sonrası hayallere dalmışken birden kapıdan dünyanın en güzel kızı girdi evet oydu benim evleneceğim kız, benim için yaratılmıştı simsiyah saçlar, bembeyaz ten ve kendine özgü bi masumluğu vardı. bana yaklaştı ve müdürün odasını sordu, konuşamadım ve elimle işaret ederek gösterdim. dilim tutulmuştu resmen 5 dakika sonra müdürün odasından çıktı ve bana gülerek tam dershane kapısından dışarı çıkıyordu ki geniş omuzlu uzun boylu biri nerden kaldın sen diye hesap soruyordu bu güzel kıza. ama böyle olmamalıydı. bu kızın sevgilisi olmamalıydı bu hikaye de melis hikayesine dönmemeliydi ve o gece hiç uyuyamadım daima onu ve yanında gelen adamı düşündüm belki de bir daha göremeyecektim ama yine de 3 saniyelik bi görüşmeyle aşık oldum.

    bir gün sonra yine bir öğlen sonrası bu kız yanındaki adamla beraber tekrar dershaneye geldi kız tekrar müdürün odasına girdi ve ben bir şey yapmalıydım. ayağa kalktım ve benden bir iki yaş küçük olan bu adamın yanına gittim. merhaba hemşerim kimi baktınız dedim. o da bana kardeşim bu dershaneye yazılacak birader dedi onu bekliyom. sevinçten havalara uçacak gibiydi sevgilisi değildi kardeşiydi, hemde kız benim çalıştığım dershaneye gelecekti hergün. hemen kardeşiyle muhabbet kurmalıydım. memleket neresi kardeşim dedim bursalı olduğunu söyledi biraz muhabbet ettikten sonra birbirimize ısındık ve adını sordum pseco dedi. gerçekten ısınmıştım pseco'ya hem kardeşi de güzeldi iyi bir kayinço olabilir diye içimden geçirdim. sonra biraz daha muhabbet ettikten sonra bursa'ya yeni geldiğimi burada çevrem olmadığını söyledim, o da hemen bugün halısaha maçı yapacaz adam eksik dedi gel hem oynarsın hem ortama alışırsın dedi. ben de sevinerek tamam dedim pseco'nun telefonunu aldım ve akşam 9 için sözleştik. kendimle gurur duyuyordum sevdiğim kıza giden yolda ustaca ilerliyordum.

    hemen çalıştığım yerden avans alıp tozluk, tekmelik, halısaha ayakkabısı, şort falan aldım çünkü belki de ismini bilmediğim sevdiğim kız da gelebilirdi ve mükemmel oyun anlayışımla ve artislik hareketlerimle kızı gönlünde ayrı bir yere oturabilirdim. akşam oldu ve maçın yapılacağı halısahaya gittim benden başka kimse gelmemişti ekildiğimi düşündüm, hemen pseco'yu arayıp nerde olduklarını sordum 5 dakikaya geliyoruz dedi, daha da heyecanlandım. keşke o adını bilmediğim sevdiğim kız da gelir dedim ve o sırada spor beyaz bir şahin yaklaştı halısahaya çelik cantlı ve siyah camlıydı. ve evet bunlar onlardı. pseco hemen arabadan inip bana el salladı, yanında kızkardeşi yoktu birden yıkıldım. sonra takım arkadaşları bana bakıp bu ne hal kanka dediler tozluk tekmelik falan. sinirlendim tam sikerim maçınızı da sizi de diyecekken başka bir arabadan 5 kız indi ve bi tanesi pseco'nun kardeşi yani benim sevdiğim kızdı. adının tool olduğunu öğrendiğim züppe kılıklı biri aha selinler de geldi dedi. pseco'ya selin kim dedim, kızkardeşim dedi, adını öğrenmiştim şimdi sırada güzel futbol ve bu futbolla kızın gönlünü kazanmak vardı. takımlar eşleşti pseco'yla ayrı takımlardaydık. neyse benim olduğum takımın kaptanı olduğu anlaşılan ağır abi senin mevkiin nersi birader dedi. forvet diye yalan söyledim çünkü mahalle maçlarında beni kaleci yaparlardı. neyse bakalım bi görelim dediler forvet de oyuna başladım. pseco karşı takımın defansında oynuyordu ve sık sık karşı karşıya gelecektik. maçın başlarında bizim takım çok güzel oynuyordu defanstan çıkarıp bana veriyorlar, ben de rakibe kaptırıyordum hatta birkaç topu da bilerek pseco'ya kaptırdım bana kızmasın diye. neyse bizim defanstan uzun bi top atıldı ve benim önüme düştü. içimden bu golü atarsam hem selin'in hem de bizim takımın gönlünü fethederim diye düşündüm, gerildim ve büyük bir hızla yopa vuracekken pseco ayağını uzattı ve pseco'ya vurdum. pseco acı içinde yerde kıvranıyordu ve saha kenarından selin kardeşine yaptığım faul sonrası bu ne ya hayvan gibi oynuyorlar diyordu. bu arada bizim takımın kaptanı birader biraz defansta oyna sen dedi. her şey olumsuz gidiyordu sakat numarası yapıp oyundan çıkmayı bile düşündüm ama bu seferde beni bir daha maça çağırmazlar diye vazgeçtim. maç yeniden başladı ve rakip takım defansımıza bi top şişirdi ve kafayla uçarak karşıladım. maçta yaptığım ilk ve tek olumlu hareketti ve herkes bravo diyordu. herkesin kalbini tekrar kazmıştım, ayağa kalkıp profesyonel olduğumu göstermek amacıyla galatasaraylı servet gibi burnumun birine kapatarak sümüğümü çıkardım, bana iğrenerek bakıyordu. bu da olmamıştı neyse maç bitti, ortalama bir oyunla maçı bitirmiştim. maçtan sonra bir kafeye gittik, selin de geldi muhabbet, gırgır, şamata her şey vardı. birkaç kişiyle daha samimi oldum ve telefon numaralarını aldım. her şey olumluydun bursa'yı sevmiştim ayrıca sevdiğim kızla aynı ortamdaydık sanırım burada kalıcı olacaktım sanırım, kalacağım yere dönüp, bir de rakı şişesinde balık olsam diye içimden geçirip selin'i de düşünerek uykuya daldım.

    http://fizy.com/s/1jbywf

    devamı için:hoşlanılan kızın nefret ettiği kişi olmak
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük