kızlar nedense iyi erkeklerle arkadaş, kötü erkeklerle ise sevgili olur. bu genellemeye bakarak söylenebilir ki, kızı etkilemek isteniyorsa yavşak olunmalıdır.
kesinlikle en etkili yöntemdir, ismide ''kendini pazarlamak'' dır. eğer bu sistemi uyguluyorsanız dikkat edilmesi gereken bir kaç küçük detay vardır.
1. baştan kaybetmeyi göze alacak şekilde uygulanması gerekir, uygulanan kişinin varlığınızdan ve azıcıkda olsa siz ile ilgilendiğine emin olunması gerekir.
2. telepatik algılama ve duygusal zekanızın yüksek seviyede olması gerekir ki, uygulanan kişinin siz onla alakadar olmadığınız anda onun sizin ile alakadar olup olmadığını sezmek önemlidir.
3. özgüveni ne kadar yüksek tutarsanız spontane gelişen vücud dilinize o kadar iyi yansır ve olası rakip müdahalelerini uzakdan hamleler ile önleyebilirsiniz.
4. en önemlisi uygulanan mekan, zaman çok önemlidir. anlık karşılaşılmış şahıslarda çoğu zaman başarısızlık getirsede uzun vadeli çalışmalarda kullanılması gereken çakal değil, kurt yöntemidir.
şöyle ki erkek dediğin atılgan olacak hoşlanıyorsa belli edecek bir bakış olur, gülümseme, işve-cilve allah ne verdiyse artık.
öyle burnu kafdağında kasmaktan bakmayan bir adamla uğraşılmaz.
(bkz: kız triplerini yapan erkek modeli)
karşı tarafın ilgi alanındaysa er kişisi, işe yarar bir davranıştır. yalnız kız iplemiyorsa ve erkek iplendiğini sanıyorsa içine sıçışların en böyüğü ile karşıkarşıya olduğundan bihaberdir bu yavrucak, yazık.
+bak şimdi cansu'ya mesaj atıcam hemen cevaplayacak.
msj : cansu naber ya..
(15 dakika geçer)
-attı mı mesaj lan?
+yok abi işi var herhalde. atar ama birazdan.
(tırılıp tırılıp)
+hah! attı. bak bak ne demiş. 'iyidir senden naber?' demiş. bir de gülücük yapmış. huhuuuv..
+biraz geç cevap veriyim de havalara girmesin olm.
(15 dk sonra)
msj : iyidir ya. bardayız, eğleniyoruz. ortam şahane!
(mesaj gönderildi.)
+heh gitti.. şimdi kıskancından patlayacak.
3 dk..
-msj geldi mi?
10 dk..
-ne yazdı olm?
60 dk..
-hşş.. hah. uyumuş mal.
çok işe yaramayacak bir yöntemdir. En azından bir kere kız, erkeğin ona baktığını görmelidir ki etkisi olsun. Çoğu kez de bir kere bakmak da yeterli olmayabilir. Kız, erkeğin onunla hiç ilgilenmediğini düşünüp kendisi de erkekle ilgilenmekten vazgeçebilir.
En iyisi gidip doğrudan konuşmaktır.
(bkz: biraz cesaret)
her kız yemez bunu yazarcanlarım eğer bu taktiği kullanacaksanız bir kez daha düşünün zira kızla ilgiden bunaldığı gibi ilgisiz de yapamazlar şeklinde tavsiyelerde bulunulması gereken taktiktir.
kızların geveze erkekleri değil de gizemli ve de cool erkekleri daha çekici bulduğu kesindir.Az konuşmak,öz konuşmak entellektüel birikim ve zeki esprilerin yanına gizemde katılırsa buna hayır diyecek kız çok azdır.Çünkü kızlar zor elde edilen ve uğraşılan erkekleri güçlü görür.Ve bir kız içinde güç çok önemlidir.
kadınların " ay bakmıyo demek ki seviyo, ay aramadı demek ki hoşlanıyo " gibi ottan boktan nasiplenmelerini göz önüne alarak strateji yaratmış gençtir.
itme hareketiyle çekme yöntemi. kızın arkadaşlarıyla konuşup kızı dışlamak. kız yalnız kaldığını hissedince zaten kendiliğinden gelecektir. şahsen benimsemediğim bir yöntem türkiye' de kız başına düşen abaza sayısı haddini aşmıştır. sen olmasan bir diğeri kullanılıp atılacaktır. direk yazmak en mantıklı seçenektir.
hiç bakmayarak etkilemeniz zordur. en az 1 kere göz göze gelinmesi şarttır. ama bu süre 1 saniyeyi geçmemelidir. abazanvari bir şekilde yiyecek gibi bakarsanız teşhisi koyarlar ve tüm şansınızı kaybedersiniz. biraz daha masum görünmeli, o göz göze gelişten sonra bakmayarak ilgisini çekmeye çalışmalısınız. kız kendisini gördüğünüzü bilmeli, ancak sonraki bakışlarında sizin ona bakmadığınızı görüp, cool tavrınızın farkına varmalıdır.
kıza göre etkisi değişecek durumdur.örneğin zaten güzel olduğunun farkında ve çevresi tarafından da güzel bulunan bir kız ilgiye doymuş olduğundan umursamaz davranmak, ilgi çekebilmek için bir yol olabilir.ama en azından burada sizin de üstünkörü de olsa öncesinden onun küçük bir dikkatini çekmiş olmayı başarabilmeniz gerekir..yani bu teknik belki sonraki safhalarda kullanılabilir..
