Bir kac saatin ardından inanılmaz pişmanlıkla sonuçlanacak eylemdir. Şerefsizlikten başka bir şey de değildir. Ortada kalırsınız. Nerden mi biliyorum? Yaptım.
daha isteseniz de dönmeyecek kızdır aradan zaman geçer de fikriniz değişirse söylediklerinizi size aynen iletecek kızdır.
yazık ki kalp kırana yazık ki o erkeğe güvenene.
duruma göre değişebilir bu konu hakkında ki düşünceler.husus eğer ihanet ise o kız terkedildiği için değil de libido sarsıntısı geçirdiğinden ağlıyordur boşverin.
Duruma göre tartışılacak eylem.
Kızımızın ihanetini gözüne soktuğunuzda ağlama krizine girdiyse ve siz de gürültü etmeden çekip gittiyseniz, helal olsun.
ağlayana değil ağalatana bak. bak o şerefsize nasıl da halinden memnun. gelin olmuş gidiyorsun derdik eskiden, şimdi erkeklere götünü dönmüş gidiyorsun diyoruz...
yarak, kürek, yürek sahibi bir adamın yapmayacağı iştir.
dün kızılayda gördüğüm bir çift üzerine bu yazıyı kaleme alıyorum. dizi kıvamında aşk-meşk ilişkilerinden pek haz etmem. öyle aşkitom falan yüksek dozda aşk tozları bana ters. ters mers de tükürdüğümüzü yalıyoruz genelde. orası ayrı bir konu. o yüzden büyük laf etmemek, lokmaları bir bir dizmek lazım boğazımızdan aşağı. yürüyordum yine, gökhan kırdarın serseri mayını tarzında. gökhan kırdar da o da yalan oldu bu arada. kızılayda karanfil sokaktan geçerken, bankta oturmuş bir çift gözüme takıldı. kızın suratından düşen bin parça, akşamın karanlığında ahmet haşim e nazire yaparcasına kızıl saçları üsküdar camları gibi ışıl ışıldı. yaklaşıp sormak istedim, pantenele mi yıkıyorsun saçlarını. ya da rejoice. o pürüssüz düz saçlarının kokusunu derin derin içime teneffüs etsem ne olurdu ki. tabi bu ayrı bir başlığın konusu. kızlarının miski amber kokan saçlarını teneffüs etmek. kızın saçlarını gözlerimden, gözlerimi de kızın kızıl saçlarından alamadım işte. adımlarımı yavaşlattım. durdum diyelim biz ona. öylesine durunca kimse size dönüp bakmıyor rahat olun. hani bazen kalabalıkların arasında tedirgin olup adımlarınızı hızlandırırsınız durduk yere. işte o anlarda el frenini çekin, kenara çekilin gelip geçenleri izleyin, rahatlarsınız.
kıza baktım, bir şeyler anlatıyor. ne yaptım ben sana diye soruyor üzüntü ile. siyah gömlekli çocuğun sırtı bana dönük ne dediğini duyamıyorum. bir ilişkiyi bitirmenin evresinde anlaşılan. artık seni istemiyorum, bırak beni, ya yeter düş yakamdan, ya da ben başkasını seviyorum mu? acaba.. bunlar bir ihtimal ama gördüğüm her ne dedi ise o masum kız derinden sarsılmış. akşama göz yaşları içinde melekler şehri filmini izleyip, bir kilo nutellayı kaşıklamak ister gibi bir herhalde. yapacaktır eminim. göz altları panda kıvamında kararmış, üzüntü dolu bir hale bürünmüş. palyaço kılığına giren kızlar gibi asalet sahibi bir kız o derece. bakışlarını çocuğa, yukarı doğru çevirdi. siyah kot pantolonun içindeki iki bacağını birleştirdi, ellerini de bacaklarının arasına aldı. havanın soğukluğundan değil... üşüyor gibi büzüştü. yalnızlığından küçüldü iyice. başını önüne eğdi. gücünü tüketti. tamam dedi. git beni yalnız bırak fıslıtısı ağzından döküldü. çocuk; kollundan tuttu iyi misin der gibi. kız omzunu silkti git dedi, beni yalnız bırak. çocuk hiç bir şey demeden yürüdü gitti. üzüldüm. kızın yanına gidip teselli etmek istedim. ama dilim varmadı elim gitmedi. kızı ağlayan gözlerle orda bıraktım. aba pikniğe girdim bi buçuk iskenderimi yedikten sonra ordan ayrıldım.