hiç bir erkek arkadaşımla oynarken eğlenemediğim kadar eğlendiğim, keyif aldığım hadise. özellikle de güldüğünde kızarlar ya işte o insanı nirvanaya ulaştırır.
8,5 saat sonra kız oyunda uzmanlaşır.
s: aaa gene gol attım berke can 11-0 çok eğlenceliymiş bu oyun
b: bu ne lan böyle böyle oyunmu olur.
s: berke can r1 ve üçgene bas havadan ara pası atarsın
b: kes lan banamı öğretiyosun oyunu
s: heralde 11-0 çakan benim hahah çok eğlenceliymiş çok sevdim
b: su can isminde hayır yok zaten bak kurban olim ariflere bahsetme yendiğinden tamammı
şeklinde sonuçlanacak olaydır kimseye tavsiye etmem iki paralık pes itibarımız var oda zedelenmesin.
kızın öğrenme kapasitesine bağlı falan klişesinden ziyade işin komik bir yanı var. maç sırasında gol olur taç olur faul olur ve bunların tekrarında hatun kişi "ohaaa be yea gene mi gol oldu " gibi bişey söyler. içten içe koparsın, "yok canım o tekrarıydı " demek istersin ama diyemessin.
öğretmeye başlamadan önce gerçek bir futbol maçına götürülmelidir hatun kişi. avrupa takımlarına karşı maçlar şiddetle önerilir.
asıl amaç oyunu öğretmek değil, önce oyunu sevdirmek olmalı.
hem sevdirip, hem öğretirseniz hayatınızın geri kaln kısmını mutlu bir şekilde tamamlayabilirsiniz. tabi ne kadar hayatınız kalır o zamana kadar bilinemez.
bır kızın peste en zor öğrendiği/öğreneceği iki şey; şuta az basmak ve pası yönlendirebilmektir heralde.
heyecan anında sonuna kadar basarlar çünkü kale boş olsa bile. yönlendirmeden attıkları her pasın yerini bulmayışının sorumlusu da kumandadır.
bir de ilk başlarda uzun bir süre ara pas tuşunu kullanmazlar. *
daha evvelden öğrenmemişse hiç kalkışılmaması gereken eğitim sürecidir. zira sizden çok sonra öğrendiği için, oyunlarda hep bir fark olacak, sizin için monotonluğa, onun için zulüme dönüşecektir. tabi iyilik yap denize at anlayışıyla gerçekleştirilirse saygı duyulacak iştir.